Bu gidişle hapı yutacağız
Hatalı antibiyotik kullanımı, dirençli bakteriler yani ‘süper mikroplar’ı çoktan yarattı bile. Sadece Avrupa ülkelerinde her yıl yaklaşık 33 bin, tüm dünyada da 700 bin kişi bu süper mikropların yol açtığı enfeksiyonlardan yaşamını kaybediyor. Sorun bu hızla büyürse 2050 yılından itibaren her yıl toplam 10 milyon kişinin dirençli bakteri enfeksiyonları nedeniyle öleceği hesaplanıyor. Bu tabloya ‘antibiyotik kıyameti’ de deniyor.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Çağrı Büke, “Dirençli bakteri enfeksiyonları önceleri hastanede yatan hastalarda görülen sorunken günümüzde toplum kökenli pnömoni (zatürre), üriner sistem enfeksiyonları, deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında da karşımıza sık çıkıyor” diyor. Eskiden evde ya da ayakta daha dar etkili antibiyotiklerle ağız yolundan tedavi edilebilen hastalar, ilaca gelişen direnç nedeniyle hastaneye yatırılarak, damar yolundan ve en son seçenek antibiyotiklerle tedavi edilmeye çalışılıyor.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve aile hekimi Recep Koç ise “Şeker gibi antibiyotik istiyorlar” diyor ve şöyle devam ediyor: “Ateş düşürmek, ağrılarını kesmek için istiyorlar. Oysa bunların çoğunluğu virütik hastalıklar. Özellikle yaşlı hastalarımız kutu, prospektüs getirip antibiyotik istiyor. Daha önce antibiyotikle birlikte kullandıkları ilaçlar ağrıları dindirmiş. Ağrıları olunca antibiyotiğin keseceğini sanıyorlar. ‘Bacağım ağrıyor, kullandım iyi geldi’ diye geliyorlar. Bir de boğaz ağrılı, grip veya nezle olan daha kapıdan girerken ‘antibiyotik yazar mısınız’ diyor. Biz sakıncalarını anlatınca, ‘Cebinizden mi veriyorsunuz, bu benim hakkım’ diyerek tartışıyorlar. Gerginlik yaşıyoruz bu yüzden. Son yıllardaki kamu spotları, dağıtılan broşürler hem hekim hem de hastalar üzerinde etkili oldu. Gençler daha bilinçli. Ama orta yaşlı ve yaşlılar ısrarla talep etmeye devam ediyor maalesef.”
Sağlık Bakanlığı’nın son yıllarda yürüttüğü etkili çalışmalar sonuç vermeye başladı. 2011 yılında aile hekimlerinin her 100 reçetesinin 35’inde antibiyotik varken, 2017 yılında bu oran 25’e düştü. Özellikle yoğun çalışmaların yürütüldüğü güney bölgesindeki illerde belirgin düşüşler elde edildi. 2011- 2017 yılları kıyaslandığında, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ortalaması yüzde 52.63’ten yüzde 32.81’e, Akdeniz Bölgesi ortalaması yüzde 42.85’ten yüzde 30.81’e indi.
10 reçeteden üçünde var
DÜNYA Sağlık Örgütü’nün Antimikrobiyal İlaç Tüketim Ağı’na dahil Doğu Avrupa ve Batı Asya ülkelerinden oluşan 13 ülkenin antibiyotik tüketimi kıyaslandığında en yüksek tüketim Türkiye’de. Türkiye, OECD ülkeleri arasında kişi başına antibiyotik tüketiminin en çok olduğu ülke. 10 reçetenin en az üçünde antibiyotik var. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı Dairesi Başkanı Eczacı Mesil Aksoy’un verdiği bilgiye göre, 2017’de aile hekimlerince 141 milyon 627 bin 146, diğer hekimlerce de 145 milyon 679 bin 845 adet olmak üzere toplam 287 milyon 306 bin 991 adet e-reçete kaydı oluşturuldu. Dünya Sağlık Örgütü yedi reçeteden birinde antibiyotik bulunmasını makul sayıyor. Ancak aile hekimlerinin reçetelerinin yüzde 24.97’sinde, aile hekimleri dışındaki hekimlerin reçetelerinin yüzde 34.55’inde antibiyotik yer alıyor.
Tamamı için kaynağa bakınız
“100 bin kişiye 186 hekim düşmektedir”
Türkiye’nin uluslararası kıyaslamalarda hekim sayısı açısından geride olduğunu dile getiren Koca, “İstatistikler, hekim ihtiyacımızın daha uzun süre devam edeceğini göstermektedir. Hekim sayımızı OECD ülkeleri ile karşılaştırdığımızda nüfus başına düşen hekim sayısının düşük olduğu dikkat çekmektedir. 100 bin kişiye 351 hekimin düştüğü OECD ortalamasına karşı ülkemizde 186 hekim düşmektedir. Yine OECD ülkelerinde ortalama 100 bin kişiye bin 25 ebe ve hemşire düşerken, ülkemizde ancak son yıllarda 272’ye ulaşılmıştır.” bilgisini verdi.
Bakan Koca, şu anda 894 hastane, 7 bin 950 aile sağlığı merkezi, 2 bin 700’e yakın 112 acil sağlık istasyonu ve 171 Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ile hizmet verildiğini anlattı.