Prematüre bebekler 2 ila 4 yaş aralığında yaşıtlarının boy ve kilo hedefini yakalıyor
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada her yıl 15 milyon bebek, prematüre olarak doğuyor ve bir milyondan fazlası bir yaşını dolduramadan yaşamını yitiriyor. 17 Kasım Dünya Prematüre Günü kapsamında görüşlerini paylaşan Neonatoloji (Yeni Doğan) Uzmanı Dr. Bora Baysal, “Erken doğan bebekler serebral palsili bebeklerin yüzde 45’ini, görme sorunu yaşayanların yüzde 35’ini, işitme ve bilişsel sorunlar yaşayanların ise yüzde 25’ini oluşturuyor” dedi.
Anne karnında büyüme ve gelişmesini tamamlayamadan erken doğan prematüre bebekler, tüm dünyada canlı doğumların yaklaşık yüzde 11’ini oluşturuyor. Türkiye’de her yıl 180 binden fazla bebeğin hayata erken başladığını belirten İzmir Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Neonatoloji Uzmanı Doktor Bora Baysal prematüre kavramının kendi içinde de sınıflandırıldığını anlattı:
“Erken doğan bebeklerin yüzde 84’ü 32 ila 36, yüzde 10’u 28 ila 32, yüzde 5’i ise 28. gebelik haftasından önce doğuyor. 28. gebelik haftasıyla yaşamın ilk 28 günü arasındaki zaman dilimi ‘perinatal dönem’ olarak isimlendirilir ve insanın hayat döngüsünde hastalığa ve ölüme en yatkın olduğu zaman dilimidir. Prematüre doğum bu riski daha da artırmaktadır. Prematüre bebeklerdeki ölüm oranı zamanında doğan bebeklerden 6-8 kat daha fazladır. Genel olarak yaşam beklentimiz 25 hafta ve üzerinde doğan bebeklerde artıyor. 23 ila 25. haftalar ise ‘gri zone’ olarak tanımladığımız yaşam şansının oldukça zayıf olduğu haftaları tanımlıyor. 25 haftanın altında doğan bebeklerin ne yazık ki yaklaşık yüzde 50’sini kaybediyoruz.”
Erken doğumun başlıca nedeni: rahim ve zar enfeksiyonları
Prematüre doğumların pek çok nedeni olabileceğini vurgulayan Uzman Doktor Baysal, özellikle rahim ve zar enfeksiyonlarına dikkat çekti:
“Bebekle, anneyle, rahim ve zarlarıyla ilgili pek çok neden prematüre doğuma neden olabilir. Günümüzde erken doğumun en sık nedeni rahim ve zarlarının enfeksiyonudur. Bebekle ilgili nedenler arasında; bebeğin herhangi bir nedenle anne karnında strese maruz kaldığı durumlar, çoğul gebelikler ve bebeğin hastalık halleri sayılabilir. Rahim ve zarlardaki anatomik bozuklukları, enfeksiyon, hipertansiyon ve bazı kronik hastalıkların yanı sıra genetik nedenler de erken doğuma yatkınlık yaratan nedenler arasında sayılabilir.”
“Erken doğan bebeklerin uzmanların kontrolünde olması çok önemli”
Erken doğan bebeklerin gelişim eksikliği nedeniyle pek çok sağlık problemi yaşayabileceğini vurgulayan Baysal, kısa vadede yaşanan sorunların bebeğin tüm hayatını etkileyebileceğini belirtti:
“Erken doğan bebeklerin beyindeki ısı kontrol merkezleri ve cilt bütünlükleri henüz tam olgunlaşmadığı için bu bebeklerin vücut sıcaklıkları düşmeye meyillidir. Bu nedenle doğum odasından itibaren vücut sıcaklıklarını koruyan önlemlerin alınması gereklidir. Yine metabolizmaları da yeterince olgunlaşmadığı için ve de şeker depoları henüz oluşmadığı için hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğü görülebilir. Kan şekeri düşüklüğünün uzun sürmesi kısa vadede hayatı tehdit edebileceği gibi uzun dönemde nörolojik gelişimle ilgili birtakım sorunlara yol açabilir. Ayrıca, erken doğan bebeklerde solunum sistemiyle ilgili rahatsızlıkların görülme sıklığı yüksektir. Akciğerlerin normal çalışması için çok elzem olan ‘surfaktan’ ismini verdiğimiz bir proteinin sentezi bu bebeklerde zayıftır. Prematüre doğan bebeklerde en sık görülen solunumsal rahatsızlıklardan biri ‘respiratuar distress’ sendromudur ve genel hatlarıyla surfaktan proteininin yetersiz olmasıyla ilişkilidir. Prematüre doğan bebeklerde doğumsal kalp hastalığı sıklığı da artmaktadır. Anne karnında bebeğin yaşamını sürdürmesi için gerekli olan ancak doğumdan sonra süregelmesi halinde yaşamı tehdit eden, kalbin ana damarları arasındaki bir bağlantının devam ettiği ‘Patent Duktus Arteriosus’ isimli hastalık bu bebeklerde çok sık gördüğümüz kalp problemlerinden biridir. Yine bu bebekler düşük tansiyon değerlerine sahip olarak doğabilirler. Bebekler, bağışıklık sistemlerinin henüz olgunlaşmamış olması, cilt bütünlüklerinin oluşmamış olması nedeniyle enfeksiyona da daha yatkın olurlar. Beyin damarları matürasyonunu tamamlamadığı için bu bebekler herhangi bir travma olmaksızın beyin kanamasına meyillidirler. Beyin kanamasının derecesi arttıkça ne yazık ki ileriki dönemde ortaya çıkabilecek nöro-gelişimsel sorunların riski artmaktadır. Sindirim sistemleri de gelişmemiş olan bu bebeklerde ‘nekrotizan enterokolit’ dediğimiz bağırsak hastalığı görülebilir. Bu hastalık, safralı kusma, kanlı dışkılama, karında şişkinlik gibi tehdit edici durumlara da yol açabilmektedir. Yine prematüre bebeklerin göz damarlarındaki olgunlaşma bozukluğu nedeniyle ‘prematüre retinopatisi’ dediğimiz göz hastalığı görülebilir. Bu nedenle bebeğin eksper bir göz hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilip takibe alınması önemlidir. Kısa vadede bahsettiğim bu sorunlar bir prematüre bebeğin tüm hayatını etkileyebilir. Bu nedenle erken doğan bebeklerin bu işin uzmanlarının olduğu merkezlerde doğması çok önemlidir.”
“Erken doğan bebekler yetişkinlik döneminde nörolojik problemler yaşayabilir”
Erken doğumun uzun dönemde nörolojik sorunlara neden olabileceğini söyleyen Baysal, bilişsel becerilerde azalma, ince ve kaba motor becerilerinde gecikme, serebral palsi, görme ve işitme gibi duyusal fonksiyonlarda bozukluk ve çeşitlik davranışsal sorunlar yaşanabileceğine dikkat çekti:
“Erken doğan bebekler serebral palsili bebeklerin yüzde 45’ini, görme sorunu yaşayanların yüzde 35’ini, işitme ve bilişsel sorunlar yaşayanların ise yüzde 25’ini oluşturuyor. Prematüre bebeklerin yetişkinlik döneminde insülin direnci, hipertansiyon, iskemik kalp hastalıkları, obezite, üreme bozuklukları, nöro-gelişimsel, davranışsal ve fonksiyonel nörolojik gerilikler görülebilmektedir. Kronik böbrek yetmezliği ve hipertansiyon, büyüme gelişme geriliği, bozulmuş akciğer fonksiyonları da prematüre bebeklerin uzun dönemde karşılaşacağı sorunlar arasında sayılabilmektedir. Erken doğan bebeklerin tekrarlayan hastane yatışları diğer bebeklere göre daha sıktır. Yeniden hastane yatışlarının en sık nedenleri arasında solunum sistemiyle ilgili problemler, özellikle RSV isimli bir virüse bağlı enfeksiyonlar, astım, reflü gibi sindirim sistemi problemleri sayılabilir. Bunun dışında ‘bronkopulmoner displazi’ gibi kronik akciğer hastalıkları, görme ve işitme problemleri de hastane yatışlarının sık nedenlerindendir.”
“Streoid tedavisi, erken doğumu önleyici tedavilerin temelini oluşturuyor”
“Prematüre bebeğin hayatta kalmasını sağlayabilecek en önemli yöntem prematüre doğumların engellenebilmesidir” diyen Neonatoloji Uzmanı Doktor Bora Baysal, prematüre doğumu öngörmek ve engellemek için yapılan çalışmaları aktardı.
“Gebelik haftası ve doğum ağırlığı azaldıkça ne yazık ki ölüm ve hastalıktan etkilenme oranları da yükseliyor. Öte yandan tıp dünyasındaki gelişmeler sayesinde bu bebeklerin yaşama tutunma şansları da her geçen gün artıyor. Bir prematüre bebek ne kadar geç doğarsa ve hastalıklardan ne kadar az etkilenirse hayatta kalma şansı da o derece artar. Ancak burada vurgulamak gerekir ki anne karnında prematüre doğumu öngörülen 23-34 gebelik haftasındaki bebekler için annelere uygulanan steroid tedavisi doğum sonrası görülebilecek pek çok komplikasyonu önleyebilmesi açısından çok önemlidir ve bugün önleyici tedavilerin temelini oluşturmaktadır. Yine bu bebeklerin olabilecek en kısa sürede anne sütüyle tanışmaları ve özellikle yoğun bakımda geçen süre boyunca minimum invazif tedavilere maruz kalmaları çok önemlidir.”
Erken doğan bebeklerin genelde 2-4 yaş aralığında yaşıtlarının boy ve kilo hedefine ulaştığını belirten Baysal, bu durumun ekstrem küçük prematüre doğan bebeklerde gerçekleşmeyebileceğini de söyledi:
“Hem erken bebeklik dönemindeki tedavi yaklaşımları, hem de taburculuk sonrasındaki takip ve kontrolleri erken doğan bebeklerin yaşama tutunmalarında önemli yer tutuyor. Bu nedenle bu bebeklerin prematüre bebek takip ve tedavisinde özel eğitim almış olan yenidoğan hekimlerinin ellerine doğması ve takiplerinin ihtiyaç duyulan klinik dalları da içerecek şekilde multisistemik şekilde yapılması öneriliyor. Biz de Türk Neonatoloji Derneği uzmanları olarak, prematüre doğum sonrası uzman gözetimine dikkat çekiyor ve farkındalık çalışmaları yürütüyoruz. Erken doğan bebekler genel olarak 2-4 yaş aralığında yaşıtlarının boy ve kilo hedefini yakalarlar. Ancak ekstrem küçük prematüre olarak doğan bebeklerde bu yakalama gerçekleşmeyebilir. Doğum odasından itibaren ne kadar doğru müdahalelerle tedavi edilirlerse yaşayacakları sağlık sorunları azalır ve hayat konforları artar. Yine erken bebeklik döneminde yaşanılan sağlık sorunları ne kadar az ise bebeğin ileriki hayatını normal olarak yaşama şansı da o kadar yüksektir.”