Tüm dünyada önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan hipertansiyon ülkemizde her 3 erişkinden 1’inde görülen yaygın bir hastalık. Üstelik son yıllarda gençlerde görülme sıklığı giderek artıyor. Türkiye’de 35 yaşından genç her 10 kişiden 1 -2’sinde hipertansiyon tespit ediliyor. Ancak hipertansiyonun gençlerde görülmeyeceğinin düşünülmesi nedeniyle belirtilerin göz ardı edilmesi ve kan basıncının düzenli ölçümünün yapılmaması gibi etkenler hipertansiyon tanısının konulmasını geciktiriyor. Acıbadem International Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Gülay Yılmaz, özellikle gençlerde görülen hipertansiyonun genellikle böbrek hastalıkları gibi başka bir sağlık problemi nedeniyle oluştuğuna dikkat çekerek, “Altta yatan hastalığın tedavisi yapılmadıkça, kan basıncının düzenlenmesi ve uç organ hasarının önlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle hiçbir yakınması olmasa bile 17 yaşından itibaren her gencin yılda bir kez kan basıncını ölçtürmesi gerekiyor. Böylece sinsi seyreden hipertansiyon atlanmayacak, erken tanı sayesinde yol açtığı komplikasyonlar önlenebilecektir” diyor.
Nedeni böbrek hastalığı olabilir!
Günümüzde sistolik (büyük) kan basıncının 140 mmHg’den ve diyastolik (küçük) kan basıncının da 90 mmHg’den yüksek olması ‘hipertansiyon’ olarak kabul ediliyor. Hipertansiyon; esansiyel (primer) ve sekonder (bazı hastalıklara bağlı gelişen) olmak üzere ikiye ayrılıyor. Gençlerde daha çok görülen sekonder hipertansiyonun en yaygın nedeninin böbrek hastalıkları olduğu uyarısında bulunan Nefroloji Uzmanı Dr. Gülay Yılmaz, sözlerine şöyle devam ediyor: “Böbrek hastalıkları arasında en sık görülenler; böbrek damarlarının darlığı, böbrek damarlarının iltihabı, akut böbrek yetmezliği ve kronik böbrek yetmezliğidir. Hipertansiyona sebep olan hastalık tedavi edilmediği takdirde de son dönem böbrek hastalığıyla sonuçlanabiliyor. Oysa geri dönüşümsüz olsa da, tedavi ile kronik böbrek hastalığının ilerlemesi yavaşlatılabiliyor, son döneme gidişi önlenebiliyor. Bu nedenle özellikle gençlerde hipertansiyon tespit edilmiş ise mutlaka sebebi araştırılmalı ve tedavisi yapılmalıdır”
Belirtiler nedene göre değişiyor!
Hipertansiyon sıklıkla sinsi seyreden bir hastalık. Belirti verdiğinde ise en sık baş ağrısı ile kendini belli ediyor. Bu nedenle baş ağrısının ‘strestendir’ düşüncesiyle ihmal edilmemesi yaşamsal öneme sahip. Ayrıca halsizlik, yorgunluk, çarpıntı, görme bozuklukları ve bulantı sorunları gelişebiliyor. Nefroloji Uzmanı Dr. Gülay Yılmaz, gençlerde yaygın görülen sekonder hipertansiyonda ise altta yatan hastalığa bağlı belirtilerin ön planda olduğuna işaret ederek, “Örneğin, böbrek hastalığı olanlarda halsizlik, iştahsızlık, bulantı, yüzde ve vücutta şişme, idrar miktarında azalma, idrarda renk değişikliği ve köpüklenme, kansızlık ile kemik ağrıları başlayabiliyor. Tiroit hormon bozukluğu sorunu yaşayan hastalarda ise kilo artışı, saç dökülmesi, uyku bozuklukları ve kabızlık gibi sorunlar daha sık görülüyor” diyor.
HİPERTANSİYONA KARŞI 5 ETKİLİ ÖNLEM!
Hipertansiyonda yaşam alışkanlıklarının düzenlenmesi büyük önem taşıyor. Nefroloji Uzmanı Dr. Gülay Yılmaz, kan basıncının ideal değerlerde kalması için almanız gereken önlemleri şöyle anlatıyor:
Tuzsuz beslenin
Hipertansiyondan korunmak için dikkat etmeniz gereken en önemli alışkanlığınız tuzu azaltmak olmalı! Yapılan çalışmalara göre, günlük tuz alımını 3 gram azaltmak kan basıncını 1,2 mmHg düşürüyor. Kan basıncınızın ideal değerlerde kalması için günde 5-6 gramdan fazla tuz almayın. Bunun için yemeklerinize tuz serpmeyin, işlenmiş ve paketli gıdalardan da uzak durun.
İdeal kilonuza ulaşın
Çağımızın önemli bir sağlık sorunu olan obezite hipertansiyonun önemli bir sebebini oluşturuyor. Öyle ki obezite sorunu yaşayan her 4 gençten 1’inde hipertansiyon tespit ediliyor. Boyunuza ve yaşınıza göre ideal olan vücut ağırlığına ulaşmaya çalışın. Vücut kitle indeksinizin 18,5-25 kg/m2 arasında olması ideal ağırlıkta olduğunuzu gösteriyor. İdeal kilonuzu korumak için sağlıklı beslenmenin yanı sıra düzenli egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirin. Haftanın 3-4 günü 20-30 dakika yürüyebilir, koşabilir, yüzebilir veya bisiklet sürebilirsiniz.
Akdeniz tipi beslenin
Akdeniz tipi beslenme alışkanlığının kan basıncının düşmesinde etkili olduğu yapılan çalışmalarda kanıtlanmış. Taze sebze ve meyve, lifli gıdalar, haftada 2-3 gün kuru baklagiller ile balık tüketerek kan basıncının ideal seviyede kalmasını sağlayabilirsiniz. Salam, sosis gibi doymuş yağ içeren ürünlerden ise kaçının. Ayrıca kalorisi yüksek ve rafine şeker içeren pasta, kek ile hazır meyve suyu gibi ürünlerden de uzak kalmanız çok önemli.
Sigara ve alkolü bırakın
Sigara kan damarlarının daralmasına ve damarı koruyucu tabakanın bozulmasına yol açarak kan basıncını yükseltiyor. Yapılan çalışmalara göre; sigara içen hipertansif hastaların kalp krizinden ölme riskleri 3 kat, inmeden ölme riskleri de 2 kat artıyor. Alkol hem doğrudan etki ile hem de kullanılan ilaçlarla etkileşerek kan basıncını yükseltebiliyor. Ayrıca, alkolün yanında tüketilen ve tuz içeriği yüksek olan kuruyemiş ile çeşitli besinler nedeniyle de kan basıncı yükselebiliyor.
Stresten kaçının
Stres sempatik sinir sistemini aktive ederek kan basıncının yükselmesine neden olabiliyor. İyi uyku, gün ışığı ve stresle baş etmek için destek almak kan basıncını düzenleyebiliyor.