Bugün burada, bizlere dayatılmak istenen zulüm yönetmeliğine, sağlıkta şiddete, mobbinge, hak kayıplarına ve karşılaştığımız tüm adaletsizliklere dur demek için bir araya geldik. Bu meydanda toplanmamızın sebebi yalnızca mesleki haklarımızı savunmak değil, aynı zamanda sağlık sistemimizin onurunu korumak ve halkımızın hak ettiği nitelikli sağlık hizmetine kavuşmasını sağlamaktır. Her geçen gün, iş yükümüz daha da ağırlaşıyor. Aile Sağlığı Merkezlerimizde insanüstü bir tempoyla çalışıyor, angaryalarla ve hukuksuzluklarla mücadele ediyoruz. Bizler, halkımıza en iyi sağlık hizmetini sunabilmek için Bakanlık desteği olmadan elimizden geleni fazlasıyla yapıyoruz. Sağlık Bakanı göreve geldiği günden beri aile hekimliğini güçlendireceğini, koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyeceğini söyleyip duruyor. Ancak yaptığı ilk icraat mesleki onurumuzu zedeleyen, haklarımızı gasp eden ve geleceğimizi belirsizliğe sürükleyen maddelerle donatılmış zulüm yönetmeliği. Biz lafa değil icraata bakarız! Performansa dayalı bir kölelik sistemiyle tehdit edildiğimiz bu yönetmelik, yalnızca bizleri değil, halkımızın sağlığını da tehlikeye atacak. Bizler hastalarımıza bilimsel temellere dayalı özgürce sağlık hizmeti sunmak istiyoruz, sayılarla formüllerle değil! Sahadan geldiğini iddia edip sahayı unutmuş ve buradaki kalabalığı yok sayan “size rağmen” yapacağız diyen bürokratların getirmeye çalıştığı bu dayatma yönetmeliği kabul ediyoruz muyuz? HAYIR!
CANIMIZI SIKMAYIN, BİZİ FORMÜLLERE BOĞMAYIN!
Bizler hipokrat yeminimizin arkasındayız. Hastalık yoktur hastamız vardır diyoruz, 85 milyon vatandaşımızın sağlığı Ata’mızdan bize emanet. Hekimlik sanatımıza kimsenin dokunmasına izin vermeyiz! Hastaya ilaç yazmamı kısıtla, hastaneye sevk etmeme izin verme, söyler misiniz böyle şartlar altında biz nasıl sağlık hizmeti sunabiliriz? Dünya’nın hangi yerinde 6 ayda bir hasta takibi zorunluluğu var? Dünya’nın neresinde formüllü hesaplar var? Hangi bilimsel gerçekliğe uygun bu düzenleme? Sağlıklı insan aile sağlığı merkezine gelmiyor diye gurur duyacağınıza hekimler üzerinde yük oluşturarak, zaten azmış gibi poliklinik sayımız günlük 20 hasta hiç yoktan bak diyerek iş yükümüzü artırıyor, hastaya sorumluluk vermeden tüm sorumluluğu hekime atıyor ve göz göre göre ülkenin sağlık masraflarını artırıyorsunuz. Neresinden tutmaya çalışsak sınıfta kalıyorsunuz. Böyle bir sağlık politikasını hayata geçirirseniz Türk sağlık sisteminin çöküşüne imza atacak Bakan olarak anılacaksınız. Böyle bir sistemde ne hasta memnun olur ne de bizler. Siz bizleri puanlatacağınıza önce dönün bir kendinize bakın. Sağlık Bakanından memnun muyuz? HAYIR!
BAKANA PUANIMIZ SIFIR!
Sağlıkta şiddet her geçen gün artıyor. Bizler, hem hastalarımızla hem de sistemin zorluklarıyla boğuşurken, fiziksel ve psikolojik şiddetle karşı karşıya kalıyoruz. Şiddet, yalnızca bizlere zarar vermiyor; sağlık sisteminin tamamına zarar veriyor. Artık bu duruma karşı daha güçlü ses çıkarma zamanıdır! Beyaz kod sistemine binbir zorluk getirerek başvuruları azaltmanız, verileri paylaşmamanız her gün şiddete maruz kaldığımız, darp edildiğimiz hatta öldürüldüğümüz gerçeğini değiştirmiyor. Şiddet Dünya’nın sorunudur diyerek bu sorunu görmezden gelmenize izin vermeyeceğiz!
SAĞLIKTA ŞİDDETE HAYIR!
Deprem bölgelerinde yaşanan acıların ardından, karşılaştığımız zorluklar hala devam ediyor. O bölgelerde, halkımız sağlık hizmetine erişmekte zorlanırken, yetersiz kaynaklarla hizmet sunmaya çalışıyoruz. Devam eden depremlerle hala asmlerimiz hasar görüyor, konteynerlerde hizmet vermeye devam ediyoruz. Ülkenin dört bir yanında depreme dayanıksız, apartman altlarına mahkum ettiğiniz aile sağlığı merkezlerinde hizmet vermeye devam ediyoruz. Hani nerede yeni aile sağlığı merkezleriniz? Nerede güçlendirdiğiniz aile hekimliğiniz? Deprem bölgesi de unutuldu! Gerçek aile hekimliği sorunları da! Tek derdiniz bize daha fazla iş yüklemek, sağlık sistemindeki hatalarınızı, kusurlarınızı bizim üzerimizden gideremezsiniz. Bize teşvik adı altında binbir kalem sunacak formüller geliştirene kadar; insanca yaşayacağımız güvenli çalışma alanları, insanca yaşayacağımız emekliliğimize yansıyacak tek kalem maaş getirin. Çalışanını koruyamayan, çalışanına sahip çıkmayan Bakanlık istemiyoruz.
İNSANCA ÇALIŞMAK, İNSANCA YAŞAMAK HAKKIMIZ!
Artık yeter! Zulme, haksızlığa, şiddete ve bizi tükenmişliğe sürükleyen bu yönetmeliklere, yaptıklarınıza karşı sesimizi yükseltiyoruz. Bugün burada bir aradayız, çünkü birlikte güçlüyüz. Bu mücadele hepimizin! Birlikte çalıştığımız mesai arkadaşlarımızı gerçek mesleklerini görmezden gelen aile sağlığı çalışanı ve grup elemanları gibi sınıflara soktunuz. Bizi düşük nüfuslu, yüksek nüfuslu diye ayırdınız; bizi özel asm devlet asm entegre diye ayırdınız; bizi gruplara ayırdınız. Şimdi de formüllerle, sigmalarla ayırmak istiyorsunuz. Ama bakın, görün, 60.000 aile hekimliği çalışanı yaptıklarınıza dur demek için bir arada bugün; siz bizi ayırmaya çalışsanız da bunu başaramayacaksınız. Zulüm yönetmeliğinizi kabul etmiyoruz, mobbing niteliğindeki bu tasarıdan vazgeçin ve geç olmadan buradaki binlerce kişinin sözlerine kulak verin. Aksi halde bugün, burada başlattığımız hareketimiz hız kesmeden devam edecektir. Mesleğimizin, halkımızın ve aile hekimliği geleceğimizin savunucusu olmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyecek ve haklı mücadelemizden asla geri adım atmayacağız.
ZULÜM YÖNETMELİĞİNE HAYIR!
AİLE HEKİMLERİ DERNEKLERİ FEDERASYONU