Prof. Gökhan Hotamışlıgil (Harvard Üniversitesi-Sabri Ülker Metabolik Araştırmaları Merkezi Başkanı)
Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi’nde neler yapıyorsunuz?
Kronik ve metabolik hastalıkların altında yatan mekanizmaları anlamak, toplum sağlığına yönelik tehditlerle mücadele için yeni tedavi yollarını belirlemek amacıyla bilimsel araştırmalar yapıyoruz.
Sözünü ettiğiniz hastalıklara iyi beslenmeyle savaş açılabilir mi?
Vücudumuzun muazzam bir direnç gücü var. İlk 20 sene kurşun geçirmez. Ancak ilerleyen yıllarda kifayetsiz kalır. Diğer yandan iyi beslenmeyle genetik kodlar bile kırılabilir. Özellikle erken çocukluk ve hamilelik dönemleri çok hassas.
Kronik hastalıklarla ilgili kat edilen yol?
Kronik hastalıkların 2025’te dünyaya külfeti 50 trilyon dolar olacak ki bu çöküş demek. Sene başında 11 kişiden 1’i diyabet hastasıyken şimdi bu rakam 10.5… Pek yakında da 10 olacak.
Tahmin etmiyordum. Amerika’ya klinik için geldim ama zamanla sıkıldım. Öyle bir hisse kapılmıştım ki “Günde 10 tane hasta baksam, ömrüm boyunca 10 bin kişi eder. Yüzde 10’una yardım edebilsem bin kişiye faydam dokunur. Ama 30 sene bilimle harcasam sonunda çok daha büyük eser bırakma imkânım olabilir” diyordum.
Bilim insanı olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?
Heyecan duymalısınız. Haftada 90-100 saat çalışmak lazım. Ancak bazen laboratuvardan zorla gönderiyorum çocukları. Aksi halde zihin, ruh daralıyor.
“Beslenme denince sadece yediklerimiz algılanıyor, oysa hücrelerin beslenmesi şart” diyorsunuz.
Beslenme sadece yemeği çağrıştırıyor. Oysa tüm sistemin, organların beslenmesi var. Mesela nefes aldığınızda sadece akciğer akla geliyor, oysa göz de yumurtalıklar da nefes alır.
Sizi en çok heyecanlandıran ve ürküten şey ne?
Bazı çalışmalarımızın olgunluk dönemi geldi, çok heyecanlıyım. Aklımı kaybetmek en büyük korkum! Bir de neşemi kaybetmek.
Obezite mi kanser mi sizi daha çok korkutuyor peki?
Kanser beni daha çok ürkütüyor.
Süper hücre sayesinde bir gün ölümsüzlük mümkün olacak mı ve bu dünyada kaosa sebep olmaz mı?
Ölümsüzlük yakın gelecekte mümkün olacak bir şey değil. Kaos yaratabilir. 200-300 yıl yaşamak beni heyecanlandırmaz.
Merkezdeki odalardan birindeki tablolar dikkatimi çekti…
3 tablo var, ablama aitler. İlki emzirme temalı. Müthiş bir transformasyon ama yağ dokusu olmadan emziremezsiniz. İkinci tablo “Yağ dokusu yoksa üremenize, ruhsal-zihinsel sağlığınızı, metabolizmayı korumanıza imkân yok” mesajı içeriyor. Aşırı zayıflığa dikkat çekiyor yani. Sonuncusuysa fazla yağ dokusuna vurgu yapıyor ki o da sıkıntı.
tamamı için kaynağa bakınız