25 Eylül bizler için önemli bir tarih. Bundan 11 yıl önce, 2009 yılında, Türk Eczacıları Birliği olarak Dünya Eczacılık Kongresi’ne ev sahipliği yapmıştık. Ve o Kongrede Uluslararası Eczalık Federasyonu’nun kuruluş tarihi olan 25 Eylül’ün tüm dünyada ortak bir şekilde “Dünya Eczacılar Günü” olarak kutlanması önerimiz kabul edilmişti. O günden bu yana 25 Eylül bizler ve dünyadaki tüm meslektaşlarımız için Dünya Eczacılar Günü.
Elbette normal günlerden geçmiyoruz. Tüm dünya ile birlikte, aylardır COVID-19 pandemisini deneyimliyoruz. Dünyanın her köşesindeki eczacılar pandeminin ilk gününden bu yana canla başla çalışıyor. Diğer yandan da, hemen her gün eczacılarımızın ve eczane çalışanlarımızın COVID-19 testlerinin pozitif çıktığını ve yaşamlarını kaybettiğini öğreniyoruz ne yazık ki. Pandemi mücadelesinde bugüne dek 12 eczacımızı ve 2 eczane çalışanımızı kaybettik. Hayatını kaybeden meslektaşlarımızı bir kez daha anıyor, ailelerine sabır diliyoruz.
Bizler de 25 Eylül Dünya Eczacılar Günü’nde tüm dünyada hayatını kaybetmiş meslektaşlarımızı anmak adına sosyal medya hesaplarımızda profillerimizi kararttık. Tüm dünyada da eczacılar, 25 Eylül Dünya Eczacılar Gününde profillerini karartarak kaybettikleri meslektaşlarını anacak ve sağlık mesleklerine yönelik şiddetin değil, saygının artması gerektiğini bir kez daha hatırlatacaklar.
Eczacılar olarak bizler COVID-19 pandemisine karşı sürecin en başından itibaren ön saflarda mücadele yürüterek önemli bir kamu sağlık hizmeti görevi üstlendik. Hem sağlık sisteminin yükünü hafifletmede hem de hastalardaki bulaş riskini azaltmada göz ardı edilemeyecek bir işlev gördük. Biz eczacılar, halka en yakın sağlık çalışanları olarak kronik hastalık tanısı olan hastalarımızın ilaçlarından yoksun kalmamalarını sağladık, öte yandan, tüm basit rahatsızlıkları diğer sağlık ekibiyle birlikte takip ettik.
Biliyorsunuz birinci dalgada ikinci pik dönemini yaşıyoruz. Vaka sayısındaki artışla birlikte eczanelerdeki iş yükümüz arttı. Bununla birlikte bulaş riski de artmış durumda. Ne yazık ki tablo giderek kötüleşiyor ve eczaneler halkımızın uğrak noktalarından birisi. Bu noktada bulaş riskini en çok artıran durumların başında kağıt reçeteler geliyor. Bir an evvel, tam anlamıyla elektronik reçeteye geçilmesi konusundaki uyarımızı yineliyoruz. Öte yandan pandeminin ilk sürecinde COVID pozitif hastalar, ilaçlarını yalnızca hastanelerden ve pandemi eczanesi ilan edilen eczanelerden temin edilebiliyordu. Ancak şu anda COVID pozitif hastalar tüm eczanelere gelebiliyor. Bu durum hem eczane çalışanlarımızı, hem de diğer hastalarımızı riske atıyor. Bulaş riski katlanarak artmış oluyor.
ABD`nin Ankara Büyükelçisi’nin ABD’li ilaç şirketlerine borcunu ödememesi durumunda şirketlerin Türkiye’ye ilaç satmayı durdurabileceğini açıklaması bize bazı şeyleri yeniden anımsattı. İlaca erişimde yaşanabilecek herhangi bir durum, büyük bir halk sağlığı zararına sebep olacaktır. Öte yandan ilaç gibi stratejik bir üründe dışa bağımlılığın sona erdirilmesi adına yerli ilaç politikaları bir an evvel hayata geçirilmeli, ilaçta dışa bağımlılık Türkiye’nin kaderi olmaktan çıkmalıdır.
Buradan hareketle söylemek isteriz ki pandemi bize pek çok şey öğretti. Öğrettiği şeylerden birisi de bilimin ne denli önemli olduğu. Şu an tüm dünya esasında COVID-19 ilacı ve aşısının bulunmasını bekliyor. İçinde yaşadığımız küresel dünyayı göz önüne alacak olursak ilaç ve aşının bulunması durumunda yaşanacak senaryolara karşı şimdiden etkili politikaların üretilmesinin şart olduğunu düşünüyoruz. Aşının ve ilacın herkes için erişilebilir ve bulunabilir olması; dağıtımının eşit ve adil olması bu noktada her zamankinden daha önemli.
Vatandaşlarımızın ilaca kesintisiz ulaşımı açısından Birliğimiz ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında belirli periyotlarla imzaladığımız Protokollerin önemi büyük. Yeni Protokol’ün imzalanması için başladığımız görüşmelere pandemi dolayısıyla bir süre ara vermek zorunda kaldık. Normalleşme adımları ile birlikte görüşmelere yeniden başladık ve dün itibariyle nihayete erdirdik.
Meslektaşlarımıza ve halkımıza hayırlı olsun dileklerimizi iletiyoruz her şeyden önce. Ve öncelikle bu süreçte gösterdikleri çaba için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Zehra Zümrüt Selçuk’a, Kurum Başkan Vekilimiz Sayın İsmail Yılmaz’a ve SGK bürokratlarına, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’ndeki çalışma arkadaşlarıma ve Protokol Komisyonumuza çok teşekkür ediyoruz. Bugün, 11.30 da protokol imza töreni yapacağız, sizlere de bunun bilgisini vermiş olmak isteriz.
Değinmek istediğimiz bir diğer konu da kısaca İlaç Fiyat Kararnamesi dediğimiz Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar. 2007 yılından bu yana İlaç Fiyat Kararnamesi ve ilgili tebliğde eczane kâr oranları ve kademelerin iyileştirilmesi noktasında önemli bir değişiklik yapılmadı. Yıllardır ekonomik anlamda sıkıntılar yaşayan eczanelerimiz, COVID-19 pandemisi ile birlikte daha büyük ölçüde ekonomik daralma ile yüz yüze geldi. Eczanelerimizin ekonomik açıdan sürdürülebilirliği adına ve eczacılarımızın ekonomik kaygılardan uzak nitelikli ve kesintisiz ilaç–sağlık danışmanlığı hizmeti verebilmesi adına İlaç Fiyat Kararnamesi’nde düzenleme yapılması elzem. O nedenle Sağlık Bakanlığımızdan da İlaç Fiyat Kararnamesi’ni acilen güncellenmesi noktasında beklenti içerisinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
Pandemi süreci elbette herkes için zor, ancak ifade etmeliyiz ki sağlık çalışanları için çok daha zor. Omuzlarımızdaki yük gün geçtikçe artıyor. Sağlıkta şiddet vakaları da bir yandan önümüzdeki tehditlerden birisi olarak varlığını koruyor.
Nisan ayında Sağlıkta Şiddet Yasası çıktı ancak ne yazık ki sağlıkta şiddet vakaları son bulmadı, aksine ivme kazandı. Bakın, henüz eylül ayı bitmedi. Ancak eylül ayında bugüne dek sağlık çalışanlarına 168 saldırı gerçekleşti ve 53 sağlık çalışanımız şiddet mağduru oldu.
Sağlık çalışanları gün geçtikçe tükeniyor. Ve bizler tükenmek istemiyoruz, yok sayılmak istemiyoruz. Yaşatmak için yaşamak istiyoruz! Geçtiğimiz günlerde Keçiören’de hasta yakınlarının sağlık çalışanlarına yönelik saldırısını ve sağlık çalışanlarının kendilerini kurtarmak için adeta savaş verdiğini kameralardan izledik. Biz bunu hak etmiyoruz! Biz halkın sağlığını var gücümüzle korumaya çalışıyor, bunu yaparken ölüyoruz. Bir de hasta ve hasta yakınları tarafından şiddet görmek istemiyoruz. Önlemlerin bir an evvel alınmasını, cezaların acilen yerini bulmasını, bir daha bunların olmaması için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyoruz.
COVID-19 pandemisinin ilk günlerinden bu yana çeşitli mercilere taleplerde bulunduk. Ne yazık ki birçoğu yerini bulmadı.
Sizlerin nezdinde taleplerimizi yinelemek istiyoruz:
– Bildiğiniz üzere futbolculara ve siyasetçilere düzenli aralıklarla test yapılıyor, basından bunu takip edebiliyoruz. Ancak salgının yükü sağlık çalışanlarının üzerinde, bu bilinen bir gerçek. Tüm sağlık çalışanları ile birlikte eczacılarımızın ve eczane çalışanlarımızın da düzenli aralıklarla testten geçirilmesini talep ediyoruz.
– Eczanelerimize ve eczane çalışanlarımıza ücretsiz koruyucu ekipman sağlanması için acilen destek bekliyoruz.
– Eczanelerimizde bulaş riski her geçen gün artıyor. Kağıt reçeteler bu riskin artmasına sebep oluyor. Kağıt ortamda düzenlenen reçetelerin tamamen kaldırılarak elektronik reçete sistemine geçilmesini istiyoruz.
– İlaç Fiyat Kararnamesi’nin acilen güncellenmesini ve konu hakkındaki belirsizliğin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.
– Kamudaki eczacılarımızın tüm diğer sağlık çalışanları ile aynı şartlarda gözetilmesini ve mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyoruz.
– Bilim Kurulu’nda Türk Eczacıları Birliği’nin temsiliyetinin sağlanmasını istiyoruz.
– Bunun yanında yerel ölçekli pandemi kurullarının tamamında eczacı odası başkanlarımızın yer almasını talep ediyoruz.
Ne yazık ki her yıl büyük bir coşkuyla kutladığımız, verdiğimiz resepsiyonla Yaşam Boyu Onur ve Değer Katan Eczacı Ödülleri’ni sahiplerine ulaştırdığımız günler artık çok uzakta.
Yaşam Boyu Onur Ödülü’nü eczacılık mesleğine farklı açılardan büyük emekler vermiş, yaptığı çalışmalarla mesleğe değer katmış, bir nevi mesleğimizi sırtlayıp ileriye taşımış kişilere veriyoruz. Bu sene ödüllerimizi hem meslek örgütümüz hem de akademideki deneyimi ile mesleğimizi ileriye taşıyanlardan Prof. Dr. Nurettin Abacıoğlu’na ve her şeyden önce eczacı kooperatifçiliğine yaptığı büyük katkıları onurlandırmak için Ecz. Sait Yücel’e verdik.
Değer Katan Eczacı Ödülü’nü ise sanat, bilim, edebiyat, sinema gibi alanlarda yaptığı orijinal, yenilikçi işlerle eczacılığın saygınlığını, itibarını artıran kişilere veriyoruz. 2020 yılının ödüllerini jürimiz Ecz. Hilmi Şener, Ecz. Bora Hazır ve Ecz. İlker Sarı’ya vermeyi kararlaştırdı. Bir kez daha tüm kamuoyunun önünde kendilerini kutluyor, ödül törenimizin pandemi kontrol altına alınır alınmaz yapacağımız ilk etkinliklerden biri olacağını ifade etmek istiyoruz.
Tüm eczacılarımızın 25 Eylül Dünya Eczacılar Günü’nü kutluyor, sahada halk sağlığı adına kendi canını ortaya koymaktan bir an olsun geri durmayan meslektaşlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyor, kayıplarımızı üzüntüyle anıyor ve bir an evvel sağlıklı günlerde buluşmayı temenni ediyoruz.
Pandemi şartlarında mesleğinin gereğini yapmaya devam eden ve sesimizi tüm kamuoyuna duyurmamızı sağlayan siz değerli basın mensuplarına da ayrıca teşekkür ediyoruz.
Sağlıcakla kalın…