29 Ekim 1923′ de Cumhuriyet’ in kurulmasıyla beraber bir milletin kaderi kökünden değişmiştir. Özellikle ülkenin geleceğine yön verecek iki alanda çok hızlı ve köklü değişimler olmuştur.
“Birincisi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok iyi bir öğretmen sınıfı türedi. Kendinden emin, kendine saygısı olan ve başkalarının saygı gösterdiği öğretmenlerdi bunlar. Anadolu’nun her vilayetindeki her lise, İstanbul’daki kadar iyiydi. İster İstanbul’da, Kabataş’ta veya Haydarpaşa’da, ister Konya’da, Erzurum’da okuyun, iyi yetişirdiniz.
İkincisi, sağlık getirdi Cumhuriyet. Anadolu, bütün ülkeler gibi hastalıktan kırılıyordu. Sıtma, verem, başka kronik hastalıklar vardı. O milli eğitim ordusunun yanında, sağlık ordusu bunları çok önemli ölçüde halletti. 1930’ larda Almanya’dan kaçan Profesör Eckhart, Sağlık Bakanı Refik Saydam’ın talimatıyla bir araştırma, bir tarama yaptı. Şaşırtıcı sonuçlar çıktı. “Beslenme ve bazı hastalıklar sandığımdan daha iyi düzeyde” dedi Eckhart.
Genç Türkiye Cumhuriyet’i daha ilk yıllarında eğitim ve sağlık gibi zor işleri düzene sokmayı bilmişti. II. Dünya Savaşı’ndan sonraki Birleşmiş Milletler programını, okuma-yazma ve sağlık taramalarını beklemeden daha evvel, eğitim ve sağlık gibi önemli konularını çözmüştü.
Cumhuriyet’ i kuran kurucu devrimlerin her zaman rehberimiz olduğu nice yıllara…
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
(Kaynak: İlber Ortaylı, Türkiye’nin yıldızının parladığı gün: 29. Ekim.1923, Makale)