4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle kanser konusunda farkındalığımızı artırmak ve önemli gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedik. Prof. Dr. Özlem Er
Kanser, günümüzde tüm dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Yılda yaklaşık 20 milyon insan kanser tanısı almaktadır. Toplumun yaşlanması ile birlikte kanser görülme sıklığı artmaktadır. Meme kanseri tüm dünyada en sık görülen kanserdir. Bunu akciğer, kolorektal, prostat, mide kanseri izler. Kanseri anlamak, önlemek, tanı koymak ve tedavi etmek konusunda son 70 yılda olağanüstü gelişmeler olması kanser tanısıyla karşılaşan insanlara umut olmaktadır. Amerikan Kanser Derneği’nin verileri incelendiğinde son 30 yılda kanserden ölümler %29 azalmıştır. Bu azalma özellikle akciğer, kolorektal, meme ve prostat kanseri gibi sık görülen 4 kanserde uzun süreli düşüşle sağlanmıştır. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin azalması tütün ve tütün ürünlerinin tüketiminin azalması ile doğru orantılıdır. İmmunoterapi ve hedefe yönelik tedavilerdeki gelişmeler ise başta melanom olmak üzere birçok kanserde sağkalım sürelerini belirgin artırmıştır. 2013-2017 yılları arasında melanomdan ölüm hızı her yıl %7 azalmıştır. Meme kanserinden ölüm hızı 1989’dan 2017’ye %40, prostat kanserinden ölüm hızı 1993’ten 2017’ye %52, kolorektal kanserden ölüm hızı 1969’dan bu yana kadınlarda %57, erkeklerde %53 düşmüştür.
Kanserde kişiye özel tedavi yaklaşımı günümüzde dünyada ve ülkemizde gelişerek artmaktadır. Tümör dokusunun ve hastanın genomik özellikleri saptanarak etkili olması muhtemel en uygun tedaviyi seçmek mümkün olmaktadır. Tümörün taşıdığı özelliklere uygun ilacı uygulamak hem etkinliği artırmakta hem de yan etkileri azaltmaktadır.
Kanser tedavisindeki gelişmeler hastaların onlara ulaşması ile mümkün olmaktadır. Her hasta en iyi tedaviye ulaşma hakkına sahip olmalıdır. Kanser tedavisi multidisipliner olarak gelişmiş kanser merkezlerinde deneyimli ekipler tarafından yapıldığında başarı şansı artmaktadır.
Kanser tanı ve tedavisi alan hastalarımızın ve yakınlarının bu süreçte psikolojik destek alması çok önemlidir. Uzman Klinik Psikologumuzun görüşünü aşağıda bulabilirsiniz.
Cemile Büşra Konuk & Uzm Klinik Psikolog
Kanser Hastalarında Görülen Psikolojik Sorunlar Nelerdir ?
Hasta herhangi bir kanser şüphesi ile doktora başvurduğunda psikolojik bir zorluk başlar ve hasta bu süreçte bazı psikolojik evrelerden geçmektedir. Kanser, belirsizliklerin hakim olduğu ve tedavi sürecinde yan etkilere neden olduğu, bireyi sosyal yönden etiketlediği için hasta tarafından tehdit edici olarak algılanır. Bu sebeple tanı ve tedavi süresince hastanın psikolojik destek alması önemlidir.
Psikolojik Desteğin Hasta Üzerindeki Etkileri:
Bir uzman desteğiyle, hastalarda tedaviye bağlı olarak gelişen yan etkilerle, hastalığın yarattığı stres ve kaygı ile başa çıkmak için doğru baş etme mekanizmalarının gelişmesini sağlamak, bireylere her zaman olumlu düşünmek zorunda olmadıklarını hissettirmek ve yaşadıkları korku, öfke, üzüntü ve kederi ertelememelerini ve olumsuz duygularını ifade etmelerini sağlamak ve bu duyguları kabul etmelerine fırsat vermek gerekmektedir. Bireyin hayatının kanserden ibaret olmadığını, kanser dışında da bir hayatının olduğunu anlamasını sağlayıp, kişinin sosyal hayatını düzenlemesine yardımcı olmak gerekmektedir.
Bu Süreçte Hasta Yakınlarında Görülebilecek Psikolojik Problemler Nelerdir?
Aile içerisinde sevilen birine ‘kanser’ teşhisi konması, sadece bireyi değil tüm aileyi etkileyen bir süreçtir. Hastaların birinci derece yakınlarında uyku bozuklukları, iştah kaybı gibi yeme bozuklukları, depresyon, kaygı, psikosomatik belirtiler gibi psikolojik rahatsızlıklar görülebilir. Öfke, çaresizlik, inkar, ellerinden geleni yapıp yapmadıkları konusunda kendilerini suçlama gibi duygusal değişkenlikler oluşabilir. Bu süreçte yalnızca hasta için değil, hasta yakınlarının da psikolojik destek için bir uzmana başvurması önerilmektedir.
Hasta Yakınları Üzerindeki Psikolojik Desteğin Önemi:
Hasta olan birine bakma süreci yorucu ve yıpratıcı bir süreçtir bu süreçte hasta yakınları kendilerini suçlayabilir ve aşırı yorabilir. Hastalık ve tedavi sürecinde hasta yakınlarının kendilerini aşırı yormamaları ve kendilerini hastalarına adamamalarının önemi vurgulanmalıdır. Hastalarına ve birbirlerine her şey yolundaymış gibi rol yapıp, olumsuz duygularını içlerine atar, korkularını, mutsuzluklarını ve süreçle ilgili duygularını gizlemeye çalışırlar bu nedenle hasta yakınlarının açıkça ifade edemedikleri korkularını ve duygularını ifade etmelerine olanak sağlanmalı, yaşanılan öfke ve üzüntünün ertelenmemesi, olumsuz duyguların gizlenmemesi ve açıkça konuşulması konusunda aile üyeleri cesaretlendirilmelidir. Hasta yakınlarının kendilerini umursama haklarının olduğu, bunun bir bencillik olmadığı, hasta dışında da bir hayatlarının olduğu anlatılmalıdır.
Hastalık Sürecinde Hastaların Temel İhtiyacı Nedir ve Nasıl İletişim Kurulmalı?
Hastanın, teşhis ve tedavi sürecinde neye ihtiyacı olduğu sorgulanmalı ve bireye ihtiyaçlarına yönelik davranılmalıdır. Hastanın kendisi ve hastalığı ile ilgili kararları, bireyin adına almak doğru değildir, kararlar ortak paydada alınmalıdır. Aile üyeleri, hastaya moral vermek adına ‘bunu yeneceksin’ gibi kesin olmayan cümleler kurmamalı, gerçekçi bir yaklaşımla bireyin bu süreçte her zaman yanında olacaklarını hissettirmelidir. Kafa karışıklığı ve bilgi kirliliğini önlemek amacıyla hastanın tedavi planı ve süreci hakkında internette araştırma yapmayı bırakması sağlanıp, doğru bilgiyi yalnızca hekiminden alması konusunda ikna edilmelidir.
Öğüt vermek yerine, hastaya ‘’şunu asla yapma’’, ya da ‘’üzülme, üzüntü kötü etkiler’’ gibi öğütler vermekten kaçınılmalıdır. Bu öğütler hastada ‘’yeteri kadar iyi değilim’’ duygusunu perçinlemektedir.
Hasta Yakınlarına Tavsiyeler
Kendinizi Adamayın: Yakınlarınıza kanser teşhisi konulduysa, kendi duygularınızın farkında olmanız, tükenmişliğinizle başa çıkabilmek için faydalıdır. Hasta yakınlarının çoğu kendi tükenmişliklerinden utanır. Oysa kanser olan birine bakım verme ve destek süreci stresli ve tüketici olabilir. Bu süreçte kendinizi suçlamamaya ve aşırı yormamaya dikkat edin.
Kendinize Zaman Ayırın: Kronik hastalıklar bir kere teşhis edildikten sonra ömür boyu takip ve tedavi gerektirirler. Bu sebeple hasta yakınları kendilerine özel zamanlar ayırmalıdır. Aksi takdirde yarı yolda kendilerini tükenmiş ve güçsüz hissedip, kendileri desteğe muhtaç duruma gelmeleri ya da hastaya karşı öfke hissetmeleri kaçınılmaz olur.
Yüklerinizi Paylaşın: Kanser süreci tüm aileyi etkilese de birlikte geçireceğiniz bir süreçtir. Aile olmanın da anlamı budur. Oluşacak yük, herkesin katılımı ile hafifler. Sorumlulukların mutlaka paylaşılması gerekmektedir.