İnsülinoma, Guillain Barre Sendromu, Akromegali, Akçaağaç şurubu (idrar) hastalığı, Tropikal Sprue, Gilbert hastalığı…
Hürriyet gazetesi yazarı Doktor Mehmet Öz, nadir görülen ama doktorların dahi kafasını karıştıran hastalıkları yazdı
İnsan vücudu mükemmel olmakla beraber çok karmaşık. Bu da, her zaman her şey yolunda gitmeyebilir anlamına geliyor. Sık görülen hastalıklar listesi uzayıp gidiyor. Ancak bunların yanında bir de nadir görülenler var. Doktorların kafasını karıştıran birkaç nadir hastalık örneği…
İnsülinoma: İnsülinoma, pankreasın insülin üreten kısmında büyüyen ve ender rastlanan bir tümör çeşidi. İnsülin, vücudumuzun kan şekeri seviyesini kontrol altında tutmak için kullandığı bir hormon. Bu tümörler oluştuğunda kan şekeri seviyeniz düşük olsa bile insülin salgılayarak tehlikeli seviyelere düşmesine neden oluyor. Bu tümörleri bulmak zor olabilir çünkü semptomları diğer yaygın görülen hastalıklarda da görülebiliyor.
Guillain Barre Sendromu: Kesin nedeni bilinmese de vakaların üçte ikisinde bir mide mikrobu veya solunum enfeksiyonundan sonra ortaya çıkıyor. Ayrıca grip veya gıda zehirlenmesinden sonra görülmesiyle de biliniyor. Bağışıklık sistemi kasların hareketinden sorumlu sinirlere saldırarak vücutta yoğun bir kuvvetsizliğe neden oluyor. Bazı vakalarda tamamen felç noktasına kadar ilerleyebilir. Neyse ki bu sendrom zamanla kendiliğinden iyileşiyor.
Akromegali: Bu bir hormon bozukluğu. Vücut, genellikle hipofiz bezindeki kansersiz bir tümöre bağlı olarak normalde üretmesi gerekenden daha fazla büyüme hormonu salgılıyor. Büyüme hormonu, adından anlaşılacağı gibi, vücudun büyümesine yardımcı olan hormon. Bu hastalık ergenlik çağından sonra başlarsa ellerin, ayakların, çene kemiği ve alnın aşırı büyümesine yol açıyor. Kalp gibi hayati organların da boyutu büyüyebiliyor; bu da uzun vadede ciddi sağlık problemlerine yol açıyor.
Akçaağaç şurubu (idrar) hastalığı: Bu nadir görülen genetik hastalığın adı, idrar, ter ve kulak kiri gibi vücut sıvılarında aynı akçaağaç şurubu gibi bir koku duyulmasından geliyor. Sorun, vücudun protein üreten amino asit yapıtaşlarını ve bazı toksik maddeleri parçalama yetisinde bir bozukluk olduğunda ortaya çıkıyor. Bazı toksik birikmeler bu tatlı kokan vücut sıvılarıyla açığa çıksa da aynı zamanda vücutta da dolaşır ve tedavi edilmediği takdirde beyin hasarına yol açabiliyor. Genelde diyaliz gerekiyor ve karaciğer nakli tek çözüm.
Gilbert hastalığı: Vücutta oksijeni taşıyan kırmızı kan hücreleri yani alyuvarlar yalnızca dört ay kadar yaşıyor. Sonra parçalanıp karaciğer tarafından işleniyorlar. Gilbert hastalığında karaciğer bu parçalama sürecindeki gerekli adımlardan birini gerçekleştiremez. Bu genetik hastalığın yıllarca farkına varmadan yaşamak mümkün. Genelde stres, yorgunluk, susuz kalma veya alkol kullanımından sonra olmakla beraber en belirgin işaretlerinden biri olan yüz ve gözlerde sararma başladığında anlaşılıyor.
Tropikal Sprue: Bu hastalık çölyak hastalığını taklit ederek bazen doktorları yanıltsa da aslında tropik bölgelerde yaşayan veya seyahat eden insanların kaptığı bir enfeksiyondan kaynaklanıyor. Semptomlar arasında şiddetli ishal, kuvvet kaybı, ateş, gece körlüğü ve besin emilimi yetersizliği görülüyor. Hastalığa neden olan bakteri kesin olarak bilinmemekle beraber antibiyotik ve vitaminlerle tedavi edilebiliyor.