Çocuklarda ateşli nöbetler genelde 1 ay- 5 yaş arasında görülüyor ve aileler tarafından genellikle epilepsi ile karıştırılıyor. Oysa ateşli nöbet genelde 5 yaşından sonra görülmüyor ve ateşli nöbetlerde çoğunlukla bir enfeksiyon durumu söz konusu oluyor. Epilepsi ise nedeni halen tam olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık yüzde 60-65 ’i tedavi edilebilir bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor.
Tedavi edilemeyen dirençli epilepsilerde de cerrahi yöntemlerin yanı sıra ketojenik diyet ve epilepsi pilleri tedavide önemli bir yer tutuyor. Nöbet geçiren çocukların ailelerinin ve yakınlarının doğru müdahale konusunda bilinçli olması da büyük önem taşıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Pediatrik Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Selvinaz Edizer, nöbet geçiren çocuklara yapılması gereken müdahaleler hakkında bilgi verdi.
Ateşli nöbetler genelde genetik oluyor
Ateşli nöbetler, çocuğun ateşe direncinin düşük olmasıyla alakalı bir durumdur ve genellikle altta bir ailevi öykü bulunmaktadır. Bunlara spesifik bir tedavi veya takip yapılmamaktadır ancak sık tekrarladığı ve ailevi nedenler olduğu zaman EEG ile bakılması veya ilaç başlanması gerekebilir.
Epilepsi çocukluk çağında yüzde 1-5 oranında görülen bir hastalıktır. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genelde genetik, metabolik ve gelişimsel süreçle ilgili birçok nedeni olabilmektedir. Çocuk beyni erişkin beyni zamanına gelene kadar bir takım anormal elektriklenmeler yaşayabilir, bunların çoğu da epilepsi nöbeti olarak görülür ve tedavi gerektirebilir. Her zaman ateşli şekilde olmaz ama ateşi de tetikleyebilir. Epilepsinin yüzde 60-65’i tedavi edilebilir türlerindendir. Yaklaşık yüzde 50-60’ı da çocukluk çağının iyi huylu epilepsilerinden oluşur. Geriye kalan yüzde 20-25’lik grup ise dirençli epilepsiyi oluşturur.
Dirençli epilepside ilaç dışı tedaviler dikkat çekiyor
Epilepsi hastalarının %25’i epilepsi ilaçlarına dirençli gruptur. İki ve daha fazla antiepileptik ilaca rağmen, nöbetleri devam eden hastalara dirençli epilepsi denmektedir. Bu hastalarda artık, ek bir ilaçtan fayda görme oranı %1-5 arasında değişmektedir. Bu nedenle bu hastalara ilaç dışı tedaviler önerilmektedir. Bu tedaviler hastanın uygunluğuna göre: epilepsi cerrahisi, ketojenik diyet tedavisi ve vagal sinir stimülasyonu adı verilen epilepsi pili tedavisidir. Epilepsi cerrahisi; hastanın epileptik aktivitesini başlatan odağın ameliyat ile çıkarılması işlemidir. Uygun hastalarda başarılıdır. Ancak operasyon sonrası komplikasyonları olan bir işlemdir.
Dirençli epilepsi hastalarında uygulanan ketojenik diyet, medikal bir tedavi yöntemidir
Ketojenik diyet tedavisi; tamamen medikal bir tedavi diyetidir. Dirençli epilepsisi olan grupta; yüksek yağ ile düşük protein ve karbonhidrat oranı şeklinde ayarlanan menülerle uygulanan bir diyet şeklidir. Nöbet durdurucu etkisi %45-%66 arasında bildirilmiş olup, uygun hasta gruplarında bu oran daha da artmaktadır. Uygulaması bir miktar zor ve komplikasyonları olan bir tedavi şeklidir. Ailenin uyumu, hastanın uyumu ile takibinin yapabilmesi çok önemlidir. Nöbet durdurucu etkisi yanında mekanizması şimdiye kadar anlaşılamamış bir şekilde hareket kapasitesini bir miktar artırdığı ve algısal fonksiyonları da düzelttiği çoğu hasta grubunda görülmüştür.
Epilepsi pili nöbetleri azaltıyor bazı hastalardaysa tamamen ortadan kaldırabiliyor
Epilepsi pili (vagal sinir stimülasyonu) uygun dirençli epilepsi hastalarında, örneğin iki ve üzeri ilaç kullanmış ancak halen nöbetleri devam eden çocuklarda değerlendirilebilmektedir. Uygunluk durumuna göre cerrahi işlem şeklinde bir pil tedavisi uygulanmaktadır. Pilin mantığı hastanın uzun süren nöbetlerini durdurmak ve uzun dönemde adeta bir ilaç gibi hastanın nöbetlerini azaltıp, bazı hastalarda da sonlandırmak şeklinde bir tedavi metodudur. Bilekte bir mıknatıs vardır, boyunda bir elektrotu vardır. Uzun süren nöbetleri olan, uzun süre yoğun bakım yatışları olan çocuklarda mıknatıs boyna değdirilerek nöbet sonlandırılabilir.
Bunları öğrenmeden nöbet geçiren çocuğa müdahalede bulunmayın
Nöbet sırasında, nöbet geçirenlere doğru şekilde müdahale edilmelidir. En önemlisi hava yolunu kontrol altına almaktır. Çocuk sert bir zemine yatırılmalıdır. Sağ ya da sol tarafına çevrilmelidir. Çünkü ağız içi sekresyon ve tükürüğün geri kaçmaması gerekmektedir. Ağzına hiçbir şey sokulmamalıdır ve dili çıkarılmaya çalışılmamalıdır. Kafayı hafif geride tutarak yan pozisyonda takip edilmelidir. Nöbetin 2-3 dakika sürmesi ve devam etmesi halinde 112 aranarak hastaneye gitmek üzere hazırlık yapılmalıdır. Çocuk kesinlikle suyun altına sokulmamalıdır veya üzerine su dökülmemelidir. Bilinçsiz yaklaşımlar çocuklarda görülen bu tabloyu daha da kötüleştirebilir. Anne babaların bu konuda bilgili olması ve doktorları ile iletişimde kalması çok önemlidir.