Ana Sayfa Tıp&Sağlık Üçlü Negatif Meme Kanseri

Üçlü Negatif Meme Kanseri

Ekim ayı, meme kanseri farkındalığını artırmak için kritik bir zaman. Üçlü negatif meme kanseri (TNBC) gibi alt türlerin özel ihtiyaçlarına dikkat çekmek, tedavi seçeneklerinin genişletilmesi ve toplumda farkındalık oluşturulması açısından hayati önem taşıyor.

Kanser hem dünya hem Türkiye’de ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her yıl 19.3 milyon yeni kanser vakası görülürken bunun 2040 yılında 30 milyonun üzerinde olması bekleniyor. Ölüm nedenlerine bakıldığında ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre, dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden biri, Türkiye’de ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor.

 

Meme kanseri, dünyada kanser türleri içerisinde kadınlarda görülme sıklığı açısından ilk sırada yer alıyor. Meme kanseri kendi içinde alt türlere ayrılırken her birinin seyri ve tedavisi farklı. Alt türlerinden biri olan üçlü negatif meme kanseri ise (TNBC), genç yaşta, geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyir göstermesi ile dikkat çekiyor.

Meme kanserinin farklı alt türlerinin tanı ve tedavi süreçlerinde yaşanan zorluklara dikkat çekmek, farkındalık yaratmak için yapılan çalışmalar büyük önem taşıyor. Bu bağlamda, Kanser Savaşçıları Derneği’nin yürüttüğü projelerden biri de TNBC tanısı alan bireylerin ve yakınlarının yaşadığı sorunları ele alıyor. Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu Akgün, PhD. bu konuda şunları söylüyor:

“Kanser Savaşçıları Derneği olarak, üçlü negatif meme kanseri tanısı alan bireylerin tanı ve tedavi süreçlerinde yaşadıkları sorunları ve ihtiyaçları belirleyerek çözüm üretebilmek adına bilimsel bir araştırma gerçekleştirdik. Bu araştırma, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Sert tarafından yürütüldü. Amacımız, üçlü negatif meme kanseri tanısı alanların ve yakınlarının kanserle tanışma anından itibaren tedavi ve sonrasındaki süreçlerinde karşılaşabilecekleri ihtiyaçlara çözümler üretebilmektir. Eğitim, farkındalık ve psikolojik destek konularında projelere imza atıyoruz. Hasta Yolculuğu araştırması da bunun bir parçası; bu araştırmanın, kanserle ilgili toplumda farkındalık yaratacağına inanıyoruz. Araştırma sürecinde elde ettiğimiz bulgular, hastaların tedavi süreçlerindeki zorlukları ve bilgi eksikliklerini ortaya koymakta ve bu konuda toplumsal bilinçlenmenin artırılmasına katkı sağlayacaktır.” 

İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez ise üçlü negatif meme kanserinin zorluklarını şöyle özetledi: “TNBC, meme kanseri vakalarının sadece %15’ini oluşturmasına rağmen, meme kanserine bağlı yaşam kayıplarının büyük bir kısmına neden oluyor. Hastaların çoğu genç ve hastalık genellikle ileri evrede teşhis ediliyor. TNBC, hormon reseptörleri ve HER2 proteini taşımadığı için, diğer meme kanseri türlerinde kullanılan tedavilere yanıt vermiyor ve mevcut tedavi seçenekleri sınırlı kalıyor. Hastalığın bu agresif yapısı ve sınırlı tedavi seçenekleri, yenilikçi tedavi yöntemlerine ve klinik çalışmalara erişimi daha da önemli hale getiriyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu alandaki çabaları değerli, ayrıca hastaların doğru bilgilendirilmesi ve bu tedavilere hızlı bir şekilde erişiminin sağlanması kritik öneme sahip.”

Gilead Türkiye Medikal Direktörü Dr. Serhan Sevgi, üçlü negatif meme kanseri (TNBC) hastalarının genellikle genç ve sıklıkla ailelerinde meme kanseri öyküsü bulunan kadınlardan oluştuğunu vurgulayarak “Bu hastalığın genç yaşta, geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyir göstermesi nedeniyle hastaların yenilikçi tedavilere erişiminin sağlanması büyük önem taşıyor. TNBC’nin son derece heterojen yapısı, tedavisini zorlaştırmakta ve genellikle cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi ile kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Bunun yanı sıra, hastaya sağlanan faydayı artırmak amacıyla yeni nesil tedavilerin geliştirilmesi de kritik bir öneme sahip. Gilead olarak, onkoloji alanında hastaların henüz karşılanmamış ihtiyaçlarına çözüm sunmak için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Son altı yılda Türkiye’de klinik çalışmalarla birlikte 7.2 milyon dolar değerinde Ar-Ge desteği sağladık. Hastaların yenilikçi tedavilere erişimini artırmak önceliğimizdir” dedi.