İşgücü sağlığı, kurumsal bağışıklık sistemini güçlendirmekte büyük önem taşıyor.
Modern kariyerlerin etkisi ve iş yerinde stres gibi olguların artışı, işverenlerin daha fazlasını yapmaları gerekip gerekmediği sorusunu gündeme getirdi.
İşverenler refaha önemli yatırımlar yapmış olsa da ve katılımcıların %96’sı refahın bir organizasyonel sorumluluk olduğunu kabul etse de, bu alanın hala ek odak ve dikkat gerektirdiği ortada.
Türkiye’de dört gençten biri sessiz istifa sürecinde!
Bireylere ve kurumlara özel iyilik, sağlık çözümleri sunan LifeClub Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nin Genel Müdürü Elif Elkin, gençlerin iş-yaşam dengesi kurmakta zorlandığını ve sessiz istifayı düşünmeye başladıklarını belirtti: “Youthall tarafından 18-50 yaş arasındaki 1002 kişiyle gerçekleştirilen bir araştırma, gençlerin %24’ünün sessiz istifa sürecinde olduğunu, %46,7’sinin bu kavrama yatkın olduğunu ortaya koydu.
Araştırma sonuçları, çalışanların iş-yaşam dengesini kurmakta zorlandığını gösteriyor. Katılımcıların %58,1’i iş-yaşam dengesini sağlayamadığını belirtirken, sadece %18,5’i iş yerlerine ait hissettiğini ifade etti. Sessiz istifanın başlıca nedenleri arasında düşük maaş (%35), iş-özel hayat dengesizliği (%21,7), iş tanımının net olmaması (%15), kariyer yollarının kapalı olması (%14,2) ve uzun mesai saatleri yer alıyor. Özellikle 18-24 yaş grubundaki gençler, iş-özel hayat dengesizliği konusunu maaştan bile daha önemli bir sorun olarak görüyorlar.”
Çalışan Bağlılığı Önemli
Çalışan bağlılığının da kurumlar için çok önemli olduğunun altını çizen Elif Elkin, “Gallup’un “Küresel İşyerinin Durumu: 2021 Raporu”na göre, dünya genelinde çalışan bağlılık oranı %20 iken, bu oran ABD ve Kanada’da %34’tür. Üstelik, çalışan bağlılığının düşük olması oldukça maliyetlidir.
Yüksek bağlılığa sahip ekipler, düşük bağlılığa sahip ekiplere göre ortalama %14 ila %18 daha üretkendir. Düşük bağlılık gösteren ekipler, yüksek bağlılığa sahip ekiplere göre %18 ila %43 daha yüksek işten ayrılma oranlarıyla karşılaşır. Ayrılan bir çalışanı değiştirme maliyeti, çalışanın yıllık maaşının yarısı ile iki katı arasında değişiyor. Ortalama bir maaşın 50.000 dolar olduğunu varsayarsak, bu maliyet, çalışan başına 25.000 ila 100.000 dolar arasında değişmektedir” dedi.
Çalışan Refahına Yatırım Yapılmalı
Elif Elkin, “İşin tasarımına refahı entegre etmek, yalnızca bireylerin değil, ekiplerin ve tüm organizasyonun refahını destekleyerek, çalışan refahı ile performans arasındaki bağı güçlendirebilir” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “2023 Küresel İnsan Sermayesi Trendleri anketine katılanların yüzde 80’i, refahı organizasyonlarının başarısı için önemli veya çok önemli bir öncelik olarak tanımlamış ve bu, refahı yılın en önemli trendi haline getirmiştir.
ABD’deki büyük işverenler, 2019 yılında refah programlarına ortalama 3,6 milyon ABD doları, yani çalışan başına 762 ABD doları harcamıştır.
Küresel kurumsal refah pazarı, 2018’de 53,6 milyar ABD doları seviyesindeyken, 2026 yılında 90,7 milyar ABD dolarına ulaşması beklenerek, hızlandırılmış bir şekilde yüzde 7 bileşik yıllık büyüme oranında (CAGR) genişlemektedir.
Bu büyüme, şirketlerin refah programlarına daha fazla yatırım yapma eğiliminde olduğunu gösterirken, bu tür programların global ölçekte daha fazla önem kazandığına da işaret ediyor.
Bu yatırımlar mantıklı görünmektedir, zira HR liderlerinin yüzde 95’i tükenmişliğin çalışanların işten ayrılmalarını etkilediğini kabul etmektedir. Ayrıca Limeade ve Quantum Workplace’in bir çalışmasında, yüksek refaha sahip çalışanların işlerine daha bağlı oldukları, işlerini sevdikleri ve organizasyonlarını tavsiye etme olasılıklarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Deloitte’un bu yılki anketine göre katılımcıların yüzde 94’ü refahın organizasyonel performansı bir ölçüde etkilediği konusunda hemfikirdir.”
“Sağlığını Önemsiyorum” Mesajı Çalışanda Karşılık Buluyor
Acıbadem LifeClub’ın kurumlara yönelik çalışmalarını da anlatan Elif Elkin, “LifeClub olarak birçok sektörden iş birliği yaptığımız paydaşlarımızla olan çalışmalarımızdan aldığımız sonuçlar, ‘Sağlığını önemsiyorum’ mesajının çalışanlarda karşılık bulduğunu gösteriyor. Çalışanlar, kendilerine yönelik bu tür desteklerle işyerinde kendilerini daha değerli hissediyorlar. Bu da işyerine daha fazla bağlılık ve sadakat oluşturuyor, verimlilik ve performans artışı sağlıyor.
Şirketler, yan hak kapsamında çalışanlarına LifeClub Corporate üyeliklerimizi sunabiliyorlar. Esnek altyapımız sayesinde bireyin ihtiyacına göre üyeliklerimizi şekillendirebiliyoruz. Şirketlere sunduğumuz birebir online diyetisyen hizmeti, uzman klinik psikologlarımız ile psikoterapi seansları, ihtiyaca yönelik fizyoterapi programları; anahtar teslim gerçekleştirdiğimiz programlar, şirketlere operasyonel kolaylık ve maliyet avantajı sağlıyor. Ayrıca, LifeClub uygulamasında, çalışanlar kendi fitness programlarını oluşturarak diledikleri zaman spor yapabiliyor; zihin sağlıkları için nefes egzersizleri ve meditasyon programlarını kullanabiliyor.
Çalışanlar sadece kendi ihtiyaçları konusunda değil, eşi ve çocuklarının ihtiyaçları ile ilgili de kurumlarından destek bekliyorlar. Sınava hazırlanan çocuğu için psikolojik destek de olabilir, eşine diyetisyen takibinde programlar oluşturulması da… Tüm bu ihtiyaçların hepsini LifeClub üzerinden tek bir noktadan sağlıyoruz” dedi.