Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı 2025 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi üzerine değerlendirmesini, TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap ile TTB Merkez Konseyi üyeleri Dr. Ali Karakoç ve Dr. Nilüfer Ustael katıldığı toplantıda açıkladı:
Toplantıda ilk sözü alan Dr. Ali Karakoç; merkezi yönetim bütçe kanunu teklifinin, yürütmenin tercihlerini göstermesi bakımından önem taşıdığını söyledi. Bütçedeki gelirlerin %99’unu oluşturan vergilerdeki adaletsizliğe dikkat çeken Karakoç, benzer şekilde Sağlık Bakanlığı bütçesinde de toplum yararının, koruyucu sağlık hizmetlerinin, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin haklarının öncelenmediğini kaydetti. Karakoç, “İktidarın tercihini emekçilerden ve yoksul halktan yana değil, sermayeden yana kullandığı; sağlığı bir hak olmaktan çıkarıp bir tüketim nesnesine dönüştürdüğü açıktır” dedi.
TTB’nin bütçe 2025 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi üzerine değerlendirmesinin özetini ise Dr. Alpay Azap sundu.
“Merkezi yönetim bütçe gelirlerinin önemli kısmını kâr, mülkiyet, rant ve faizden alınan vergiler mi oluşturuyor? Yoksa yaşayabilmek için çalışmak zorunda olanların hem gelirinden alınan doğrudan vergiyle hem de gelir vergisi ödemiş olduğu ücretini, maaşını harcarken ikinci defa vergilendirilmesine dayanan dolaylı vergiler mi oluşturuyor?” sorularına verilecek yanıtın önemine dikkat çeken Azap; 2025 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi’nde gelirlerin %99’unu oluşturan vergilerin sadece %30,5’inin gelir, kazanç ve mülkiyet üzerinden alınmasının, %69,5’inin ise dolayı vergilerden sağlanmasının planlandığını aktardı.
Bu durumun sağlık başta olmak üzere kamusal harcama taleplerinin belirlenmesinde de görülebildiğini ifade eden Azap, Türkiye’nin cari sağlık harcamaları itibariyle OECD ülkeleri arasında sonuncu olduğunu hatırlattı. Bütçedeki artışın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan yıllık kira artış oranının gerisinde olduğunu dile getiren Azap, ayrıca daha şimdiden bütçe açığının, bütçenin %14’üne denk düştüğünü de sözlerine ekledi. Azap, bütçenin geneli üzerine değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“2025 yılı için yoksulları daha da yoksullaştıracak, zenginleri daha da zenginleştirecek bir bütçe hazırlanmıştır. Böylesi bir tutum, iktidarın geniş halk kesimlerinin yaşam koşullarını, sağlığını, eğitimini vb. ısrarla göz ardı ettiğinin bir göstergesidir. Kabul etmiyoruz. Değiştirilmesini talep ediyoruz. Genel bütçe, kamusal hizmetler artırılarak gayrisafi yurtiçi gelirin en az %50’sini kapsamalıdır. Vergi gelirleri genel bütçe geliri içindeki yerini korumalı fakat çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı, vergi gelirleri içinde kurumlar ve mülkiyet vergisinin payı en az %60 olmalıdır. Dolaylı vergilerin payı %30’u geçmemelidir.”
Sağlık Bakanlığı bütçesinden önce toplumun sağlığına ilişkin kısa bir değerlendirme yapan Azap; beş yaş altı ölüm hızının artmasının, bölgeler arası eşitsizliklerin ve son olarak yenidoğanların ölümüyle sonuçlanan skandalda da görülen özel hastanelere kaynak aktarımının sağlık sisteminin çöküşüne işaret ettiğini belirtti.
2024 yılında %6,6 olan Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payının 2025 yılında %6,9’a yükselmiş olmasının yeterli olmadığını ifade eden Azap, “Sadece TÜİK’in enflasyon oranı dikkate alındığında bile, bakanlığın bütçesinin en az 1 trilyon 197 milyar 739 milyon 488 bin 33 TL olması gerekirdi. Ne var ki, 2025 yılı bütçesi 1 trilyon 20 milyar 317 milyon 291 bin TL olarak açıklanmış, bakanlık bütçesi bir önceki yıla göre %17,4 oranında azaltılmıştır. Başka bir ifadeyle, bakanlığa 2024 yılında verilen her 100 TL yerine, 2025 yılında 82,6 TL verilecektir” dedi.
Bakanlık bütçesinin yalnızca %26,8’inin koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılması, HPV aşıları başta olmak üzere aşı tedarikinin öncelenmemesi, 18 şehir hastanesine ayrılan bütçenin tedavi edici hizmetlerin yaklaşık %15’ine denk düşmesi, sınır ötesi görevlendirmelerin hukuki kapsamı, bilimsel bilgiye dayalı olmayan uygulamaların yaygınlaştırılması gibi konu başlıklarına da değinen Azap; son olarak hekimlerin maaşlarının düzenlenmesi talebini dile getirdi:
“Bütçe teklifinde hekimlerin maaş ve emekli aylığına etki edecek 7200 ek göstergenin uygulanması ve özel hizmet tazminat oranlarının yükseltilmesiyle maaşlarda en az %150-200 oranında artış yapmaya olanak verecek düzenlemeler yapılmalıdır. Aylık gelirde performans ücretinin payı %10-15’i geçmemelidir. Hekimlerin emekli oldukları sosyal güvenlik kurumundan doğan ve uçurum haline dönüşmüş emekli maaşı farklılıklarına neden olan sorunlar daha fazla geciktirilmeden çözüme kavuşturulmalı, düşük olanlar muadili en yüksek olan maaşla eşitlendirilmelidir. Tüm sağlık emekçilerine insanca yaşamaya yetecek, tek kalemden oluşan, emekliliğe yansıyan bir ücret sağlanmalıdır.”
Sunumun ardından kısa bir söz alan Dr. Nilüfer Ustael de bütçe değerlendirmesine büyük emek veren Toplum ve Hekim Dergisi Editörü Dr. Onur Hamzaoğlu’na teşekkür ederek “Değerlendirmenin sonucu nettir: Emekçinin, üretenin sırtına yüklenmiş ama emekçiye, üretene geri dönüşü olmayan, adaletsiz bir bütçe. Biz TTB olarak, her ne kadar sağlık tarafıyla ilgilensek de, bütçenin geneline de yansıyan bu yaklaşım sorununa karşıyız” diye konuştu.
TTB’nin 2025 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi üzerine değerlendirmesinin tamamı için tıklayın.