Dünya genelinde kalıcı görme kaybının önde gelen nedenlerinden biri olan glokom, çoğu zaman sinsi ilerliyor ve belirti vermeden görme yetisini kaybettirebiliyor.
Bayındır Sağlık Grubu, Söğütözü Hastanesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, erken tanının hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, glokomun nedenleri, risk faktörleri ve tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgiler aktardı.
Glokom, sıklıkla yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bir göz hastalığı olup belirli risk gruplarında daha sık görülmektedir. Glokomun zamanında teşhis edilmediğinde kalıcı görme kayıplarına neden olabileceğini vurgulayan Bayındır Hastanesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, düzenli göz kontrollerinin ve erken müdahalenin glokomun ilerlemesini durdurmada kilit rol oynadığını ifade etti.
40 yaş üzeri kişilerde glokom riski artıyor
Glokomun ortaya çıkmasında çeşitli risk faktörlerinin etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tamer Takmaz, “40 yaş üzerindeki kişilerde glokom riski artıyor ve risk yaşla birlikte daha da yükseliyor” uyarısında bulunarak glokom için risk oluşturan durumları şu şekilde sıraladı:
- Aile öyküsü,
- Yaş, her yaş grubunda görülmekle birlikte 40 yaş üzerindeki kişilerde glokom riski artıyor ve risk yaşla birlikte daha da yükseliyor,
- Göz içi basıncının yüksek olması (Oküler hipertansiyon),
- Göz travmaları,
- Geçirilmiş bazı göz ameliyatları,
- Diyabet ve hipertansiyon hastalıklarıı,
- Uzun süre steroid kullanımı glokom riskini artırabiliyor.
Erken tanı ve tedavi ile kalıcı görme kaybı önlenebiliyor
Glokomda erken tanı, ciddi ve kalıcı görme kayıplarını önleyerek, görme yetisini korumak ve yaşam kalitesini artırmak açısından çok önemli. Glokomun ilerleyici yapıda olması, zamanla geri dönüşü olmayan görme kayıplarına yol açabildiği için erken tanı ve müdahalenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Takmaz açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Özellikle risk faktörlerine sahip kişilerin düzenli göz muayeneleri hayati önem taşıyor. Glokom, genellikle göz içi basıncının artması sonucu retina gangliyon hücreleri ve görme sinirinde hasar oluşturarak geri dönüşümü olmayan görme keskinliği ve görme alanı kayıplarına, körlüğe yol açabiliyor. Erken tanı ve tedavi ile kalıcı görme kaybı önlenebiliyor. Düzenli göz muayeneleri, glokomun erken dönemde teşhis edilmesine olanak tanıyor.”
Glokom tedavisinde bu yöntemler kullanılıyor
Glokom tedavisinin temel amacının, göz içi basıncını düşürerek görme sinirindeki hasarı önlemek veya mevcut hasarı sınırlandırmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Takmaz, glokom tedavisinde kullanılan yöntemleri şu şekilde sıraladı:
- İlaç Tedavisi: Göz damlaları veya ağızdan alınan ilaçlar kullanılarak göz içi basıncı kontrol altına alınır.
- Lazer Tedavisi: Göz sıvısının dışa akışını artırmak, akışını düzenlemek veya sıvı üretimini azaltmak için uygulanır.
- Cerrahi Müdahale: İlaç ve lazer tedavisinin yetersiz kaldığı durumda çeşitli ameliyat yöntemleri arasından hastanın durumuna en uygun olan cerrahi yöntem uygulanır.