Ana Sayfa Manşet Prostat kanseri tanısında ‘MR’ dönemi

Prostat kanseri tanısında ‘MR’ dönemi

Prof. Dr. Levent Türkeri, prostat kanserinde Manyetik Rezonans (MR) tekniği kullanılarak yapılan yöntemle kanser için şüpheli bir alan olup olmadığının değerlendirilebildiğini bildirdi.

Üroonkoloji Derneği tarafından düzenlenen, 750’nin üstünde katılımcının takip ettiği 13. Üroonkoloji Kongresi Antalya’da gerçekleştirildi.

Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Türkeri, düzenlenen basın toplantısında, prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanserler arasında olduğunu, bunun kansere bağlı ölümlerde de akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer aldığını vurguladı.

Son bilgilere göre Türkiye’de 12 erkekten 1’inin prostat kanseri olduğunun bildirildiğini aktaran Türkeri, hastalık sıklığının yüksek olması nedeniyle 1990’lı yılların başından itibaren toplum bazında Prostat Spesifik Antijen (PSA) ile tarama çalışmaları yapıldığını hatırlattı.

PSA ile yapılan taramaların özellikle metastatik hastalık görülme oranlarının düşmesine neden olduğuna değinen Türkeri, prostat kanseri gelişimine yol açan sebeplerin tam olarak bilinmediğini dile getirdi.

Birinci derece akrabalarında prostat kanseri saptananların bu hastalığa yakalanma riskinin toplumdaki diğer bireylerden daha yüksek olduğuna dikkati çeken Türkeri, şunları kaydetti:

“Genetik çalışmalar, meme kanseri açısından önemli olan bazı gen mutasyonlarının da prostat kanserinde de önemli bir faktör olduğunu gösterdi. Bu gen mutasyonlarını taşıyan erkeklerde 65 yaşından önce prostat kanseri gelişimi riski daha yüksektir. Yine bu mutasyonlar prostat kanseri nedeniyle meydana gelen ölümlerle ilişkilidirler. Bu bilgiler özellikle, ailesinde hem meme hem de prostat kanseri tanısı alan akrabaları olan kişilerin prostat kanseri tanısına yönelik erken değerlendirmesi açısından önemli gözükmektedir.”

“Yöntem, yüzde 90 prostat kanseri teşhisi konulmasını sağlıyor”

Türkeri, şöyle devam etti:

“Prostat kanserinden şüphelendiğimiz hastalara rutin testlerimiz yanında ‘Multiparametrik Prostat MR’ı çektiriyoruz. Bu özel prostat MR’ında prostat bezinde kanser için şüpheli bir alan olup olmadığı değerlendiriliyor. Eğer varsa, kanser şüphesi saptanan bölümler işaretlenip daha sonra özel bir yazılım sayesinde ultrasonografi cihazına yükleniyor. Siz biyopsi yaparken MR ve ultrasonografi görüntülerinin birleşmiş halini görüp doğru noktadan ve doğru hedeften biyopsi yapabiliyorsunuz. İşte bu yöntemin adı Prostat MR Füzyon Biyopsisi.”

Yeni yöntemle gereksiz tanı oranının düşürüldüğünü, klinik açıdan önemsiz hastalık tanı oranının azaldığını belirten Türkeri, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayrıca, yüzde 90’lara varan oranlarda, yüksek dereceli ve hayatı tehdit eden prostat kanseri teşhisi koymamızı sağlıyor. Ayrıca yüzde 90’lara varan oranlarda, yüksek dereceli ve hayatı tehdit eden prostat kanseri teşhisi koymamıza sağlıyor. Bu yöntem prostat kanseri teşhisindeki son yıllardaki en önemli gelişme olarak nitelendiriliyor.”

AA