Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Kalıtsal Kan Hastalıkları Tarama ve Kontrol Programı kapsamında uygulamaya girecek taramalara ilişkin, “Evlilik öncesi Spinal Müsküler Atrofi (SMA) tarama programı başlatacağız. Toplam 41 ilde devam eden Talesemi taramasını da tüm ülkeye yaygınlaştıracağız.
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Kalıtsal Kan Hastalıkları Tarama ve Kontrol Programı kapsamında uygulamaya girecek taramalara ilişkin, “Evlilik öncesi Spinal Müsküler Atrofi (SMA) tarama programı başlatacağız. Toplam 41 ilde devam eden Talesemi taramasını da tüm ülkeye yaygınlaştıracağız. SMA veya Talesemi taşıyıcısı olan çiftlerin sağlıklı çocuk sahibi olmalarını sağlayacağız.” dedi.
Demircan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sağlık Bakanlığının 2018 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.
Anayasa’nın 12. maddesine göre herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu anımsatan Demircan, 17. maddesinde de bu temel hakların başında herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının belirtildiğini aktardı.
Demircan, “Anayasa’mızın 56. maddesinde ise herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak devlete pozitif bir görev olarak verilmiştir.” diye konuştu.
Sağlık tesisi sayıları hakkında bilgi veren Bakan Demircan, 878 hastane, 481 diyaliz merkezi, 12 üremeye yardımcı tedavi merkezi, 2 bin 548 112 istasyonu, 7 bin 756 Aile Sağlığı Merkezi, 148 Toplum Ruh Sağlığı Merkezi bulunduğunu bildirdi.
Sağlık insan gücü kapsamında toplamda 619 bin 12 personel ile sağlık hizmeti verildiğini dile getiren Demircan, toplam bütçenin 2017’de 64 milyar 43 milyon liradan 2018 için 71 milyar 497 milyon liraya çıktığını vurguladı.
Demircan, “Merkezi Yönetim Bütçesi ödenek karşılaştırması açısından 2017’de toplam 32 milyar 302 milyon liradan 2018’de 37 milyar 914 milyon liraya çıktı.” dedi.
Döner sermaye bütçesinin de 2017’de 31 milyar 741 milyon liradan 2018’de 33 milyar 583 liraya çıktığını belirten Demircan, bunun tahmini bütçe olduğunu ve Kasım 2017 tarihine kadar sonuçlanacağına işaret etti.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla hareket ettiklerini vurgulayan Demircan, 694 sayılı KHK ile yapılan değişiklikler kapsamında bağlı kurum olan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun Genel Müdürlük haline getirildiğini aktardı. İllerdeki üçlü yapının tek yönetim yapısına indirildiğine değinen Demircan, “İl Sağlık Müdürlüğü, İlçe Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık tesislerinin tüm yöneticilerini performansa dayalı sözleşme haline getirdik.” ifadesini kullandı.
– “Çok başlılık ortadan kalktı”
Demircan, Sağlık Bakanlığı eski teşkilat ve yeni yapılanma hakkında bilgi vererek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sağlık yönetiminde bir revizyona gittik. Sağlık yönetiminde daha önceki 633 KHK ile kurulmuş olan yapı çok başlılığa doğru bizi götürmekteydi. Bunun verimliliği düşürdüğünü, sağlık hizmetlerinde çok başlılığın sağlık hizmetlerinin kalitesi üzerinde de etkili olabileceğini gördük ve dedik ki ‘sağlık hizmetleri çok başlılıktan çıksın.’ Nisan ayında yapılmış referandumda Türkiye‘de merkezi yönetimde de iki başlılık, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık modelinden tek başlılığa, yani cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçme kararını aldık, milletimiz de bu kararı verdi. Kurumlarımızı da buna uygun hale getirmek çerçevesinde değerlendirmeliyiz. Dolayısıyla eski teşkilattaki bürokratik çok başlılığa, üç başlılığa giden yapıyı değiştirdik. İllerde sağlık müdürlüğü çatısı altında topladık. Böylece, çok başlılık ortadan kalkmış bulunuyor.”
Milletvekillerinin teşkilat yapısındaki değişikliğe ilişkin eleştirileri üzerine Demircan, Sağlıkta Dönüşüm Programı öncesinde sunulan sağlık hizmetlerini anımsattı.
Bakan Demircan, şu görüşlere yer verdi:
“Sağlık hizmetlerinde sıkıntı vardı. Hastanelerin her katında bir tane oda buluyorduk tek yataklı. Burada yatabilmek için insanlar pek çok aracı bulmak zorunda kalıyordu. Yer de yoktu. Ambulans yoktu, Türkiye‘de 400 küsur ambulans vardı. Böyle bir tablodan böyle bir yere geldi. Yönetimdeki verimliliği yakalamak için o günün şartlarında belki gerekliydi ve yapıldı. Ama o süresini doldurdu, şimdi yeni süre budur. Şimdi, hizmetleri tek merkezde topluyoruz.”
– “Memnuniyet düzeyini daha da yukarıya çekmemiz lazım”
Temel sağlık göstergeleri hakkında da açıklama yapan Demircan, bebek ölüm hızı, beş yaş altı ölüm hızı, anne ölüm oranında önemli düşüşler elde edildiğinin altını çizdi.
Türkiye’de nüfusun artış gösterdiğine Demircan, genç nüfus azalırken yaşlı nüfusun arttığına işaret etti.
Demircan, Türkiye‘nin ekonomik olarak orta-üst gelir grubu bir ülke olmasına rağmen doğumda beklenen ortalama yaşam süresinin bu gruptaki ülkelerin ortalamasının üstünde olduğunu belirtti.
Cepten yapılan sağlık harcamalarının toplam sağlık harcaması içindeki oranının yüzde 22.8’lerden yüzde 16.6’ya indiğine değinen Demircan, sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranlarının da da yıllar içinde ciddi iyileşme olduğunu söyledi. Demircan, 2003 yılında yüzde 39.5 olan memnuniyet oranının 2010’da yüzde 73’e çıktığını aktardı. Sağlıkta memnuniyetin hem hizmet alan hem de hizmet veren için geçerli olduğuna işaret eden Demircan, “Memnuniyet düzeyini daha da yukarıya çekmemiz lazım. Dört kişiden üçü memnun, biri memnun değilse burada çözülmesi gereken bir sorun var demektir. Biz, bunu açıkça görüyor ve bununla ilgili de çalışmalarımızı yapıyoruz.” ifadesini kullandı.
CHP’li milletvekillerinin, bu anketleri kimin yaptığını sorması üzerine Bakan Demircan, anket çalışmalarının TÜİK tarafından yapıldığını, doğrudan telefonla hastanın kendisiyle konuşulduğunu aktardı.
Demircan, kamu cari sağlık harcamalarının GSYİH içindeki oranına ilişkin 2002’de yüzde 3.7 olan oranın 2010’da yüzde 4.2’ye yükseldiğini ancak 2015’te yüzde 3.9’a düştüğünü bildirdi. Bu seviyeyi yükseltmeyi kendisinin de arzu ettiğini vurgulayan Demircan, bunun yükseltileceğini anlattı.
– “En geniş aşılama programı uygulayan ülkeler arasındayız”
Bakan Demircan, koruyucu sağlık hizmetlerine büyük önem verildiğini belirterek, “2018 yılında koruyucu ve temel sağlık hizmetleri için ayrılan bütçe 13 milyar 962 milyon liradır. 2002’de 3.5 milyar lira harcarken 2017’de 12 milyar 706 milyon lira oldu. Yani 3.5 kat artış oldu. Bu da halk sağlığına verdiğimiz önemin büyük bir göstergesidir.” diye konuştu.
Anne ve çocuk sağlığı kapsamında doğum yapılan hastanelerin yüzde 99’unun bebek dostu olduğunun altını çizen Demircan, yapılan tarama ve destek programları hakkında da bilgi verdi.
Demircan, tarama programlarıyla hastalık gelişmeden önleyici tedavilerin yapıldığını belirterek, “Yenidoğanişitme taraması yaptığımız 1 milyon 231 bin yavrumuzdan 2 bin 484’üne tanı koyduk ve işitme kaybına karşı tedavi ettik. Ayrıca konjenital adrenal hiperplazi tarama programına başladık ve yaygınlaştırıyoruz.” dedi.
Kalıtsal Kan Hastalıkları Tarama ve Kontrol Programı hakkında da açıklamalarda bulunan Demircan, şu görüşlere yer verdi:
“Evlilik öncesi Spinal Müsküler Atrofi (SMA) tarama programı başlatacağız. Taramaları yapacağız ve bir olumsuzluk çıkarsa çiftlere, ‘Sağlıklı çocuk sahibi olma programına girmeniz gerekiyor’ diyeceğiz. Kendilerine söylenecek, durum bu. Evlenirler, evlenmezler onların kararı. Ama bunun tedbirini almamız lazım. Çünkü, bu ciddi bir yük. Türkiye‘nin dışında SMA hastalarına, şu anda daha deneme safhasında olan ilaçların kullanılmasında ödeme yapan başka ülke yok. SMA hastalarının harcamalarına ödeme yapan tek ülkeyiz. Ödemede ciddi rakamlara doğru gidiyor, 70 milyonu şu anda buldu diye biliyorum, daha çıkacak bu gidişle.”
Demircan, “Ayrıca, 41 ilde devam eden Talesemi taramasını tüm ülkeye yaygınlaştıracağız. SMA veya Talesemi taşıyıcısı olan çiftlerin sağlıklı çocuk sahibi olmalarını sağlayacağız.” ifadesini kullandı.
Aşılama oranlarında da iyi bir seviyenin yakalandığını aktaran Demircan, “Aşılama oranlarında yakaladığımız başarıyı sürdürüyoruz. Bu kapsamda 13 antijen ile en geniş aşılama programı uygulayan ülkeler arasındayız.” dedi.
Bakan Demircan, karekod destekli elektronik aşı takip ve soğuk zincir izleme sisteminin uygulandığını belirterek, aşı saklama dolabı üretiminin yerli firmalara yaptırıldığını bildirdi.
Aile uygulaması hakkında da bilgi veren Demircan, şöyle dedi:
“2005 yılında başlattığımız ve 2010 yılında ülkenin tamamında yaygınlaştırarak başarıyla yürüttüğümüz Aile Hekimliği uygulamasını geliştiriyoruz. Sağlığı tahdit eden risk faktörleriyle mücadele ve kronik hastalıklar yönetiminde, obezite, diyabet, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyonu önceliklerimiz arasına alıyoruz. Öte yandan 58 olan Sağlıklı Hayat Merkezleri’nin sayısını 100’e çıkartıyoruz.”
Demircan, uygulamaya verimli olması halinde devam edileceğini ve sayının 800’e çıkartılacağını, aksi durumunda ise duruma göre bir değerlendirme yapılacağına değindi.
– “Türkiye’nin beslenme haritasını çıkartıyoruz”
Demircan, Türkiye‘nin beslenme haritasının çıkartıldığını da belirterek, “Beslenme ve sağlık taraması ilk kez 1974 yılında yapıldı. 1984 Gıda Tüketimi, Ankara, İstanbul ve Adana‘da yapıldı. 2010 yılında ise tüm ülke genelinde gerçekleştirildi. Bu yıl ise ülke genelinde, obezite, fiziksel aktivite, sağlık taraması, besin tüketim sıklığı, 24 saatlik besin tüketimi araştırmalarını yapıyoruz.” ifadesini kullandı.
Obezitenin Türkiye için büyük bir tehdit olduğunu vurgulayan Demircan, obezite ve diyabetle mücadeleye öncelik verdiklerini söyledi. Demircan, çocuklarda obezite oranlarının artış gösterdiğine dikkati çekerek, Türkiye‘nin, OECD ülkeleri diyabet prevalansına göre, diyabet oranları en yüksek ikinci ülke konumunda olduğu bildirdi. Demircan, “Ülkeler arasında Meksika‘dan sonra biz geliyoruz. Bu ciddi bir tehdit, Bunu ele almak zorundayız.” dedi.
Bu kapsamda diyabetle mücadeleye kesintisiz devam edileceğine işaret eden Demircan, diyabetteki artış eğilimini 2025’e kadar durdurmayı hedeflediklerini bildirdi. Demircan, hastanelerde oluşturulan Diyabet Okullarında diploma alan kişinin 27 bine ulaştığını, bu rakamın 2018’de 40 bine ulaştırılacağını belirtti.
Fiziksel aktivitenin artırılabilmesi için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Demircan, bugüne kadar 352 bin bisiklet dağıtımı yapıldığını ifade etti. Demircan, “2018’de 50 bin bisiklet daha dağıtacağız.” dedi.
Demircan, günlük tuz tüketiminin de kişi başı 12 gramdan 9.2 grama düşürüldüğünü dile getirerek, bu kapsamda birçok uygulamanın hayata geçirildiğini aktardı.
Öte yandan ülke genelinde 150 sağlıklı yaşam aracının hizmet verdiğini vurgulayan Demircan, bugüne kadar 5 milyon kişiye ulaşıldığını söyledi. Demircan, vatandaşların yoğun olduğu şehir meydanlarında haraketli yaşam tarzının teşviki, sağlıklı beslenme, bağımlılıkla mücadele, organ bağışı gibi konularda bilgilendirme ve sağlık okuryazarlığını artırma faaliyetlerine devam edileceğini anlattı.
Tütünle mücadeleye de önem verildiğini, 2012’de gelinin noktadan 2014’te bir dönüş olduğunu, 2016’da ise yeniden tütün kullanım oranının tekrar düşüşe geçtiğini vurgulayan Demircan, uyuşturucu ile mücadele kapsamında hayata geçirilen ve geçirilecek olan projeler hakkında açıklamalarda bulundu.
Demircan, şunları kaydetti:
“ALO 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattı ile 128 bin kişiye danışmanlık hizmeti verdik. Destek hattının bilinilirliğini artıracak çalışmalar yapıyoruz. Uyuşturucu bağımlılığı tanı ve tedavi hizmetlerini yaygınlaştırıyoruz. Uyuşturucu ile Mücadele Stratejik İletişim Belgesi’ni hazırlıyoruz. Türkiye, maalesef büyük bir uyuşturucu tehdidi altında, adeta saldırısı altında. Uyuşturucu ile mücadeleyi koordine eden üst kurulumuz her türlü çalışmayı yapıyor. Sağlık Bakanlığı olarak bu konuda elimizden geleni yapıyoruz.”