Kanseri önlemenin bir yolu var mı, psikolojik travmalar kanseri tetikler mi, bitkilerle kanserden kurtulmak mümkün mü, doğum kontrol hapları kanser yapar mı, şeker hastalığı kanser riskini artırır mı? Daha da önemlisi bütün bu soruların doğru cevaplarını öğrenmek için hangi kaynaklara başvurmalısınız? Kansersiz Yaşam Derneği, bilginin kanserle savaşmada ve kanserden korunmada en büyük silahımız olduğunu söylüyor ve buradan yola çıkarak insanların doğru bilgiye ulaşmalarını sağlayacak bir projeye imza atıyor; KAYD TV.
Kanser hastalığı, insanlığın kokulu rüyası haline geldi. Bu durum, özellikle kansere yakalanan kişilerin karşılaştıkları her bilgiye ve öneriye inanmalarına ve uygulamalarına neden oluyor. Ancak uzmanlar, hem tıp ve teknolojide geldiğimiz noktanın artık kanserden korkmaya mahal vermediğini hem de hastalıkla ilgili doğru bilgi ve uygulamaların yaşam süresi ve kalitesi anlamında önemli bir fayda sağladığını vurguluyor. Peki bu doğru bilgilere nerelerden ulaşabiliriz?
Kansersiz Yaşam Derneği, işte tam bu noktadan yola çıkarak harekete geçti. Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan KAYD TV projesi ile, kanser hastalığı hakkında merak edilen her soruya cevap vermeye çalışan dernek, bilginin tedavide kullanılan ilaçlar kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Toplantıda derneğin amacı ve faaliyetleri hakkında bilgiler aktaran Kansersiz Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dida Kaymaz, insanların neden böyle bir platforma ihtiyaç duyduğunu şu sözlerle aktardı:
PEKİ KAYD TV’YE NEDEN İHTİYAÇ VAR?
Dernek olarak, insanların kanser hastalığı ile ilgili nasıl bir algıya sahip olduklarını araştırdıklarını belirten Kansersiz Yaşam Derneği Genel Sekreteri Eralp Caner, bu araştırmanın sonuçlarını aktardı:
Aslına bakarsanız, hepimiz bu hastalığı bir şekilde tecrübe etmiş insanlarız. Dolayısıyla hastaların ve yakınlarının yaşadıklarını, insanların bu süreçte ihtiyaç duydukları şeyin doğru bilgiye ulaşmak olduğunu çok iyi biliyoruz. KAYD TV’yi işte bu yüzden kurduk. Hatta bu çalışmadan önce de insanların kanserle ilgili algılarını da ölçmek için de bir araştırma yaptık.
“KAFALAR ÇOK KARIŞIK”
Yaptığımız araştırmada gördük ki, insanların kanser hastalığı konusunda kafaları çok karışık. Çünkü genel kitleye baktığımızda kanser, adından bile korkulan bir hastalık. Tedavide önemli adımlar atılmış olsa da yaptığımız ankette de gördük ki, kanser deyince insanların ilk olarak akıllarına ‘kemoterapi’ ve ‘ölüm’ kelimeleri geliyor. Korku söz konusu olduğunda ellerine geçen bütün bilgilere inanmaya başlıyorlar. Çok şükür ki hala ilk aklımıza gelen şey önce bir doktora gitmek.
Tedavi sürecinde de kafaları karışıyor insanların. Çünkü bu konuda hizmet veren doktorların sayısının az olması, onların hastalarına ayırdıkları zamanı azaltıyor. Özellikle de devlet hastanelerinde… burada doktorun da bir suçu yok çünkü hasta sayısı çok ve hasta başına ayrılan süre az. KAYD TV’de verdiğimiz bilgiler, bu anlamda hem hastaların doğru bilgiye ulaşmasını sağlayacak, hem de hastasına zaman ayıramayan doktorların işini hafifletecek belki.
“EN ÖNEMLİ SORUN BİLGİ EKSİKLİĞİ”
Yine araştırmamızda gördük ki kanser hastalarının yüzde 74.7’si bilgi eksikliği hissediyor. Doktorundan aldığı bilgiden tatmin olmamış insanların yüzde 85.2’si internette bilgi arıyor. Ancak internetten bilgi alanların yüzde 51.9’u ise bu bilgilere güvenmiyor. Bilgi kullanamadığınız zaman kirlilikten ibaret. Zaten korkulan bir hastalık olduğu için de her bilgiye inanma gibi gereksiz efor içerisine giriyor hastalar. İyileşmiş hastalar bile yeterli bilgi alamadığını söylüyor ki bunların da oranı yüzde 52.6. İyileştikten sonra da hayata nasıl devam edecekleri konusunda danışmak için yine internete başvuruyorlar.
HASTA YAKINLARI, HASTAYA DOĞRU YAKLAŞIM KONUSUNDA EĞİTİMSİZ
Hasta yakını da çok zor durumda. Türkiye’de maalesef hastalara ve yakınlarına psikolojik destek zorunluluğunun önemi tam olarak anlaşılmadı. O yüzden hasta yakınları psikolojik destek görevini kendileri üstleniyor; hastanın duygusal dalgalanmalarını kontrol almaya çalışıyorlar, hasta tedaviyi reddederse ya da bırakmak isterse onu ikna etmeye çalışıyorlar. Araştırmamızda gördük ki kanser hastası yakınlarının yüzde 93.3’ünün kanser hastası ile iletişim konusunda bir eğitimleri yok.Kendilerinin psikolojik destek almasını geçtim, onlar da hastaya ne nasıl ne kadar söylenir bilmiyor. Yine hasta yakınlarının yüzde 55.2’si, hastanelerdeki en önemli sorunun kanserle ilgili bilgi alamamak olduğunu söylüyor. Bunun, zaman sıkıntısının yanında bir de panik içinde söyleneni bir kerede anlayamamaları. Onların da yüzde 58.6’sı bilgi almak için interneti kullanıyor.
Hastalıkla ilişkisi olmayan kesim ise bilinçli bir araştırma ve bilgi arayışına girmiyor. Karşısına ne çıkıyorsa onu okuyor. Dolayısıyla sizlerin de gazeteci olarak sorumluluğu çok büyük doğru bilgiyi ulaştırmak anlamında. Onların da yine aldığı bilgi konusunda emin olmadığını gördük. Araştırmamızda yüzde 65 civarında bir oranın, bilgi almak açısından hala doktora ve ilgili yardım derneklerine güvendiğini görüyoruz.
İşte biz de hastaneler ve yardım dernekleri oranı ile diğerlerini aynı platformda birleştirerek ciddi bir yüzdeye hitap edebileceğimizi düşündük. Aynı zamanda bu kafa karışıklığı ve imkansızlıklar içindeki insanların, bedelsiz ve kısa sürede doğru bilgiye ulaşabilecekleri bir platform yaratmaya karar verdik.
İnsanların sağlıkla ilgili konuları, korktuğu şeyi bir şekilde görmemeli diye düşünüyoruz. Çünkü böyle olduğunda insan psikolojisi kaçmak ya da görmezden gelmek reaksiyonu gösterir. Bu nedenle hem sayfa dizaynı hem de içerik anlamında pozitif bir algı vermeyi seçtik.
Kansersiz Yaşam Derneği Bilim Komitesi Başkanı Prof. Dr. Mutlu Demiray da KAYD TV’nin hasta ve hasta yakınları açısından çok faydalı bir platform olacağını belirtti ve şunları söyledi:
Anket sonuçlarına baktığımızda yüzde 65’in doktolara güvendiğini görüyoruz ama tersten baktığımızda güvenmeyen bir oran olarak yüzde 35 de ciddi bir oran. Bu noktayı da tartışmak gerekiyor. Ben 20 yıldır tıbbi onkolog olarak görev yapıyorum. İnsanların kafasında çok büyük soru işaretleri var, görüyorum. “Acaba gereksiz bir tedavi mi alıyorum?” gibi soruları bile oluyor kafalarında. Hiçbir doktor hastasına zarar vermek istemez. Hastanın iyileşmesinden alınan güzel enerji olmasa bu iş yapılmaz ama bazı konularda da hastalara hak vermek gerekiyor. Ufkumuzu genişleterek, hastalardan ve dünyadaki değişimden gelen sinyalleri alarak hastalarımıza bakmamız gerekiyor.Sadece modern tıbbın verdiklerini değil, geleneklerimizden, insanlık tarihinin süzgecinden geçerek bugüne kadar gelebilmiş bilgilerin de modern tıp eşliğinde insanların hizmetine sunulmalı. Bunları da araştırarak hastalarımıza sunmamız gerekiyor. Hastalarımız da bu bilgileri yine doktorlarından rahatça almaları gerekiyor.
Sanatçı Mustafa Ceceli, Kansersiz Yaşam Derneği’nindestekçisi olmaktan mutluluk duyduğunu açıkladı:
Bizler teknoloji çağında yaşıyoruz. Elimizde sürekli telefonlar var ve bu kaynaktan sürekli yeni bilgilere ulaşıyoruz. Ama en çok da kulaktan dolma bilgilere inanıyoruz. Biz sanatçılarla ilgili asılsız haberlere gülüp geçebiliriz ama sağlık konusu şakaya gelmez. Bu hatalı bilgilendirme, maalesef sonu dönülemeyecek kötü noktalara götürebilir insanları.
KAYD TV’de ise 30’ar saniyelik temel bilgiler veren, sizleri sıkmayan ve özellikle de medikal jargonun içinde boğulmadığınız videolar var. Özellikle sitede aktif bir sözlüğün konmuş olması, anlayamadığımız noktalarda bizim de anlayabileceğimiz yöne evrilmesi için çok iyi olmuş. Her konuda bilgi almak istiyoruz ama bu bilgi hayatımıza ne kadar işliyor? Bilmek yetmez anlamanız gerekir, anlamanız da yetmez anladığınızı yaşamınızda uygulamanız gerekir. Dolayısıyla bu çok önemli ve kıymetli bir hizmet. Günümüzde bu kadar ciddi bir konunun ücretsiz bir şekilde can alıcı sorular ve can alıcı cevaplarla sunulması çok güzel.
Bilgi ancak doğru kullanıldığında bir ilaç. Bu projeyi bir başlangıç olarak görüyorum. Ben yakın ailemde yaşadıklarım sebebiyle bir hasta yakının ve hastanın yaşadıklarını biliyorum. Ayrıca bizim gibi sanatçıların sağlık konusunda bilgi aktarımı konusunda sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Sosyal medyada beni takip eden 4 milyon kişi var ve onlara anlattığım her şeyin bir sorumluluğunu taşıyorum. Bu nedenle uzman kaynakların oluşturduğu, gerçek bilgileri paylaşmak bana daha doğru geliyor. Çevremi de bu tip kaynaklara yönlendiriyorum. Hayatımıza değer katabilecek konuları araştırmanın önemli olduğunu düşünüyorum ve bunu öneriyorum herkese. Sağlıkla ilgili çok araştırma yaparım ve bunları sunarken de elimde sağlam bir kaynak olması işime geliyor. Uzmanı olmadan ilk ağızdan bu bilgileri vermek doğru değil.