Ana Sayfa Manşet “Anne babasına bakarken stresten kanser olan var”

“Anne babasına bakarken stresten kanser olan var”

Bu hafta Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sevda Sarıkaya’yla Alzheimer hastalığını konuşmak için Darülaceze’ye gittim. Sarıkaya diyor ki; “Anne babasına bakarken kanser olan, beyin felci geçiren, kendisi Alzheimer olan bir sürü insan tanıyorum”

Buket AYDIN

Bu hafta 18-24 Mart Dünya Yaşlılar Haftası, bu vesileyle son dönemde adını çok sık duyduğumuz ve yaşam süresi arttıkça daha da sık duyacağımız bir demans türü olan Alzheimer’i konuşmak için Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sevda Sarıkaya’yla buluştum. Sevda Sarıkaya bu işe gönlünü vermiş; hastalar, hasta yakınları onun için çok kıymetli. Dr. Sarıkaya hastalığa yakalanan kişiler için tıpkı anaokulları gibi kreşler açılması gerektiğini düşünüyor; “Anne babasına bakarken kanser olan, beyin felci geçiren, kendisi Alzheimer olan bir sürü insan tanıyorum” diyor. Bu hastalığın tedavi sürecinde de her hastalıkta olduğu gibi sevgi ve sabır öne çıkıyor. Bu arada öyle bir yerde buluştuk ki, hikayesi bu sayfalara sığmaz, taşar. Darülaceze’den söz ediyorum. İstanbul’da sokaklarda başıboş gezen çocukları, cami avlusunda yatan kimsesiz muhtaçları bir araya toplayıp sanat sahibi yapmak, huzur içinde yaşamalarını sağlamak amacıyla Padişah II. Abdülhamid tarafından kurulan Darülaceze bugün hala çeşit çeşit misafiri ve 3 farklı dinin ibadethanesini içinde barındırıyor. Darülaceze sakinlerinin hikayeleri de; Sevda Sarıkaya’nın anlattıkları da birbirinden çarpıcı. Bu arada kadınlarda Alzheimer daha fazla görülüyormuş nedeni ise depresyona daha meyilli olmamız…

-Ülkemizde ve dünya genelinde Alzheimer ve demansa yakalanma oranı nedir?

2017 yılının istatistik verilerine göre dünya üzerinde yaklaşık 44 milyon Alzheimer hastası olduğu düşünülmekte. Ülkemizdeyse yaklaşık 600 bin kadar Alzheimer hastası var. Fakat bunların 150 bininin tanılı olduğu tahmin ediliyor.

– Bu hastalık nasıl fark edilir? Kişi Alzheimer olduğunu anlayabilir mi?

Genellikle çok az kişi Alzheimer’e yakalandığını anlar. İlk belirtisi kişinin kendisinin rutinde yürüttüğü işleri artık aksatmaya başlamasıyla ve zihinsel kapasitesinin eskiye oranla daha düşük olduğunu fark etmesiyle başlar. Daha sonra inkar evresi gelişir. Yeni bir çalışmaya göre; Alzheimer hastalığının en önemli belirtilerinden birisi de unuttuğunu inkar etmek olarak görülüyor.

– Birçok kişiden duyuyorum, her unutkanlıkta insanlar panik oluyor “Alzheimer mi oldum acaba?” diye. Farkı nasıl anlarız?

Zihninizde önceye kıyasla bir yavaşlama hissediyorsanız, eskiden yapabildiğiniz işleri yapmakta zorlanıyorsanız, önceden aynı anda 3 işi yapabiliyorken artık ikinci işi yapmakta sıkıntı yaşıyorsanız, önceden her şeyi aklınızda tutarken şimdi artık tutamamaya başladıysanız, bir şeyleri hatırlamakta, isim çıkarmakta, yüz hafızasında zorlanmaya başladıysanız o zaman bir hekime görünmekte fayda var.

Kişi kendisini eski haliyle kıyaslamalı böyle durumlarda, başkasıyla değil. İsim tutamama durumu eskiden beri var mı yok mu ona bakın.

– Bunamayla Alzheimer arasındaki fark nedir? Çünkü bu ikisi zaman zaman birbirine karıştırılıyor.

Bunama halk arasında Demans için kullanılan bir kavram. Demans kişinin zihinsel yetilerinde kötüleşmeye neden olan, beyin hücre ölümüyle seyreden bir sendromdur. Mantık yürütme, karar verme, yer-yön bulma gibi zihinsel yeteneklerimizde kötüleşme olur. Sonrasında şüphecilik, hayaller görme, unutkanlık gibi birçok bulgunun eklenmesi ile durum daha karışık hale gelir. Yaşla birlikte Demans olasılığı da artar. Alzheimer ise öncelikle bellek alanlarını etkileyen ve en sık görülen demans türüdür. Neden en çok Alzheimer’i biliyoruz, çünkü en çok onu görüyoruz. Yüzde 60-70 demansların çoğu Alzheimer’dir. Her Alzheimer hastası demanstır ama her demans Alzheimer değildir.

– Yaşlı ve genç Alzheimer hastaları arasındaki fark nedir?

Normalde tanı konulduktan sonra beklenen ömür süresi 7-12 yıl arasındadır. Literatür bunu söyler ama yine literatür “22 yıla kadar yaşayan vaka da vardır, 2- 3 yıl yaşayan vaka da vardır” der. Gençlerde hastalığın seyri daha hızlıdır. Bulgular daha güçlüdür, daha zorludur ve daha keskin seyreder maalesef. Diğer bir önemli nokta da; gençlerde görülen Alzheimer hastalığının genetik olma ihtimali yüksektir.

“Hastalarım arasında 20 yıl yaşayanını gördüm”

– Alzheimer’e yakalanma olasılığını düşürmek için yapılacak şeyler var mı?

Zihin egzersizleri, beslenme düzeni ve hareketle olasılık yüzde 35 düşürülebilir. Yani aslında Demans %35 oranda engellenebilir bir hastalıktır. Eskiden beyin hücreleri kendini yenilemez denirdi ama artık şunu biliyoruz beyin hücreleri aralara bağlantı ata ata aslında bir yenileme yapıyor. Zihin egzersizi adına yaptığınız her şey beyninize yeni bir bağlantı atıyor. Mesela bir enstrüman çalmayı öğrenmek beyin bağlantılarını inanılmaz derecede güçlendiriyor, dil öğrenmek de öyle.

– Alzheimer başlangıcı biri de hayatına yeni bir şeyler katarsa hastalığın gelişimini biraz erteleyebilir mi?

Hem de nasıl erteler. Benim bir sürü hastam var, ‘sergi açmayı düşünüyorum hatta’ Alzheimer olduktan sonra resim yapmaya başlayan ve muhteşem resimler yapan. Seviye olarak çok yavaş ilerleyen çok kişi gördüm. Hatta hastalarım arasında 20 yıl yaşayanını gördüm.

“Kadınlar Alzheimer’e yakalanma oranında da birinci”

– Alzheimer’e çözüm bulunacak mı peki?

İlerleyen zamanda Alzheimer diyabet, tansiyon gibi bir hastalık olabilecek, yani tedavi edilebilen bir hastalık olacak. Yüksek ihtimalle 10 -15 yıl içerinde yeni gelişmeleri göreceğiz, güzel ilerlemeler kaydediliyor.

– Sizin bir tweetinizde denk geldim “Kadınlar Alzheimer’e yakalanma oranında da birinci” diye yazmışsınız. Neden böyle? 

Nedeniyle ilgili net bir şey ortaya koyamamış bilim dünyası ama şunlar söyleniyor: Kadınlar daha uzun yaşıyor ve depresyona meyilliler, hayatın yükünü daha çok çekiyorlar. Her depresyon atağı sizi Alzheimer’e yüzde 4 daha çok yaklaştırır. Çünkü her depresyon atağında hücre ölümü olur.

– Bu noktada antidepresan kullanımını sorayım o zaman. Antidepresanlar Alzheimer’i önleyebilir mi ya da tam tersi nedenlerinden biri olabilir mi?

Depresyonun yarattığı hücre ölümü antidepresanın verebileceği zarardan çok daha fazladır ama gerçekten depresyonun varsa! Gereksiz antidepresan kullanımı algılarınızı yavaşlatıyor. Bu da Alzheimer’e yakalanma riskini arttırabilir. Antidepresan, sizi Alzheimer’den eğer gerçekten tanılı depresyonunuz varsa korur. Gerçek değilse tersi durum oluşur.

Alzheimer hastalığının çaresi bulundu mu?

– Küba’da Alzheimer aşısı var. Ama bu aşı ne kadar gerçekçi, ne kadar etkili?

Bu haber 2017 yılında çıktı ama insan çalışmasının sonuçları henüz yayımlanmadı. Ayrıca bu haber çok da abartılacak ve “Alzheimer’in çaresi Küba’da bulundu” denilecek cinsten değil. Çünkü 2017 yılı verilerine göre şu anda dünyada bilinen 126 molekül üzerinde benzer umutlarla çalışmalar yürütülmekte. Küba’nın romantizmi, bizleri orada geliştirilen ilacın daha etkili olduğu düşüncesine itiyor ama elimizde bununla ilgili bir veri yok. Keşke olsa…

“Alzheimer kreşleri kurulmalı”

– Aileler ne yapmalı peki? Onlar içinde çok sıkıntı bir süreç çünkü bu.

Hastaya kendini hala önemli hissettirecek ve bu hayatta ona hala ihtiyaç olduğunu belirtecek şekilde bir düzen kurmalısınız. Bu hastalara “Tamam artık” deyip onları köşe minderi gibi bir kenara koyduğunuz zaman beyin çok daha hızlı bir çöküşe geçiyor, hızlı bir şekilde hastalık ilerliyor ve çok çabuk vefat ediyorlar. Siz onları hayatın içinde tutacaksınız, fasulye mi ayıklıyorsunuz, bırakın o da ayıklasın, düzgün yapamadı mı o gidince çöpe atarsınız… Ancak izin verin yapsın. Alzheimer hastalarını hayata dahil edin.

-Devamlı bir yerlere yetişmeye çalışan yaşam savaşı içinde kaybolmuş, yüksek stres altında hayatını sürdürmeye çalışan hasta yakınları için bu anlattığınız çok da kolay olmasa gerek.

Bir kişi aynı hastaya 7-24 bakamaz, bakarsa sağlığından olur. Anne babasına bakarken kanser olan, beyin felci geçiren, kendisi Alzheimer olan bir sürü insan tanıyorum. Alzheimer kreşleri kurulmalı. Aynı çocuk gibi sabah servisle evinden alınıp, akşam servisle evine bırakıldığı ve çalışanların da eğitimli olduğu merkezler. Çocuğa nasıl kreş var, Alzheimer hastalarına da olmalı.

Gerçekten de dendiği gibi zerdeçal Alzheimer üzerinde etkili mi? Bir kesim doktorlar yaradığına çok emin diğer bir kesimse tam tersini düşünüyor. Neden?

Zerdeçalla ilgili beta amiloid plaklarının oluşumunu azalttığıyla ilgili yapılmış çalışmalar var evet ama bu kötüye kullanılıyor. Zerdeçalı salatana, yemeğine dök kullan. Gerçek bir eksiklik yoksa ki zerdeçal eksikliği diye bir şey yok, bu tarz şeyleri yemeklerinize dahil edin, zaten sağlıklı beslenin diyoruz hep bir ağızdan. Vitaminleri lütfen doğal yollardan alın, ek vitaminlere ‘eğer bir eksikliğiniz yoksa’ gitmeyin çünkü vitaminler gıdadan aldığında faydalıyken ilaçla alındığına etkisi çok düşük olabiliyor.

– Alzheimer hastaları ne hissediyorlar sizce?

Başta durumunu algılayıp eksik olduğunu bilir hasta. İlerleyen dönemlerde de şunu hep bilir: Bir şeyler eksik… Ve kendini güvensiz hisseder, kaygı çok sık görülür, bana bir şey yapabilirler çünkü ben eksiğim, bir şeyler eksik diye düşünürler, korkak olurlar. Çevrelerinde onları seven, sevgiyle sarmalayan birilerinin olmasını isterler. O nedenle ben hep şunu söylerim; sevgi en büyük ilacı aslında bu hastalığın, sevgi ve aile bağları.

– Geçenlerde İclal Aydın annesiyle ilgili bir röportaj vermişti annesinin Alzheimer gibi ilerleyen bir hastalığı olduğunu anlatmıştı. Geçmiş olsun demek istiyorum öncelikle. Orada bir şey dikkatimi çekti “Annem eskiden çok sert davranırdı bize karşı katı bir tutumu vardı. Ancak bu hastalık nedeniyle böyle davranıyormuş. Doktoru böyle söyledi” dedi. Böyle bir belirtisi var mı bu tarz hastalıkların? 

Hayır, böyle bir kanıtlanmış bilgi yok. Hastalığın bulguları ortaya çıkmadan yaklaşık 15-20 yıl evvelinde beyindeki değişiklikler başlar ama belirttiğim gibi; ‘bulgular ortaya çıkmadan’. Şöyle bir şey olabilir; kişinin geçmişte psikiyatrik problemleri varsa, o kişinin bu problemleri Alzheimer hastalığını daha kolay ortaya çıkarmış olabilir. Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan gibi bir yanlış anlaşılma olmuş orada. Birçok psikiyatrik hastalık Alzheimer olasılığını arttırır. Ama bu nedenle oldu denilemez.

– Sizi çok etkileyen bir hikaye var mı?

Çok var. Ben hastalık öncesi ve sonrası hasta yakınlarının ebeveynleriyle olan ilişkilerinden çok etkileniyorum. Bir tane hasta yakınım vardı annesiyle hiç anlaşamazmış, araları çok kötüymüş. Teşhisten sonra hasta daha yumuşamaya başladı, o da annesiyle geçmişte yaşayamadıklarını yaşamaya başladı. Anne kız sevgisini daha net hissetmeye başlamıştı. Bir gün beni aradı ve “Hocam ben bir rüya gördüm, bunu kimseye anlatamıyorum, sizden başka da kimseyle de paylaşamam, çünkü çok utanıyorum” dedi. Rüyasında Alzheimer’in çaresinin bulunduğunu görmüş ve çok üzülmüş çünkü annesi eski haline dönecek diye düşünmüş. Bu beni çok etkilemiştir.