Ana Sayfa Tıp&Sağlık Hastaların Çaresizliğini Yaşam Koçları Sömürüyor

Hastaların Çaresizliğini Yaşam Koçları Sömürüyor

Hastaların çaresizliğini yaşam koçları sömürüyor

Yıpranan bir çocukluk sonrası yaşanan ağır bir travma, narsisistik kişilik bozukluğu, toplumda zoraki takılan maskeler, paranoit sert tepkiler, nevrotik belirtiler veya bayıltan bir suçluluk duygusu… Timaş Yayınları tarafından yayımlanan, Psikiyatrist Dr. Zeynep Akıncı Pınar’ın kaleme aldığı ‘Türk Psikiyatristin Divanı’nda her yaştan, her meslek grubundan kişilerin psikolojik rahatsızlıkları, sorunlara yönelik tanı yöntemleri ve uygulanan tedaviler anlatılıyor. Pınar’la kitabını konuştuk.

Yıllarca hastaları tedavi ettiniz. Şizofrenik bozukluklar, kaygı ve öfke kontrolü üzerine sayısız konferans verdiniz… Neden böyle bir kitabı hazırlama gereği duydunuz?

‘Kanserden korkma, geç kalmaktan kork’ bu çok eski bir kamu spotudur. Ben de diyorum ‘psikiyatrik hastalıktan korkma, geç kalmaktan kork’. Psikiyatrik hastalıkların başlangıcından doktora başvuruncaya kadar uzun bir süre geçiyor. Amacım bu süreyi kısaltıp, hastalıkların kronikleşmemesini engellemektir. Bu sebeple hasta ve yakınlarının hastalıklara yönelik ‘farkındalıklarını’ artırmaktır niyetim. Hastaların damgalanması, yakınlarından bile yardım alamaması ve kendini anlatamaması diğer sorunumuz. Toplum psikiyatrik hastalıkları film ve dizilerden yanlış bir şekilde öğreniyor. ‘Abartı olmazsa sanat olmaz’ fikri genelin aklına gelmiyor. Hastalarımızı tehlikeli görüp, acayip bir varlık gibi algılıyorlar. Bu ‘stigma’ hastaların kendini aşırı saklayıp yalnız, çaresiz, anlaşılmaz hissetmelerini sağlıyor. Psikiyatri ve hastaların çaresizliği; cinci hocalar, yaşam koçları, bitkisel diye tutturulan sektör tarafından sömürülüyor.

Kapalı toplumlarda yetişmiş kişiler, çocuklarından genellikle nasıl bir gelecek kurmasını istiyor ve kendilerini bu gelecekte nerede görüyor?

Kapalı toplumlarda çocuk sigorta ve bakım veren göreviyle büyütülüyor. Bugün metropollerde geniş aile çekirdek aileye, o da bireye dönüştü. En iyi olasılıkla geniş aile, aile apartmanlarına dönüştü. Aynı evde yaşayan geniş aile sorunu artık Anadolu’da küçük yerleşkelerde kaldı. Metropollerde yaşlı ve hızlı yaşlanmaya giden geniş bir orta yaşlı kitle var ki geleceklerini göremiyorlar. Gelecek on yıllarda artık daha şık yaşlı otellerine ihtiyaç olacak.

Kitapta ‘Hastalık Hastası’ kısmında bahsettiğiniz; kişilerin uğraş bulamaması, hobi edinememesi, kendini boşvermesi gibi nedenler hipokondriyaya davetiye çıkarıyor…

Hastalık hastası daha çok kendini ifade edemeyen kişiler de görülen bir rahatsızlıktır. Psikiyatrik hastalıkların özelliği kişiyi tüm işlev ve hazlardan uzaklaştırıp kendine dönmesini sağlar.

Kitabın genelinde ‘öğrenilmiş çaresizlik’ olgusu üzerinde duruluyor. Bunu biraz açar mısınız?

Öğrenilmiş çaresizlik kişilerde de, toplumlarda da görülür. Uzun süre kötülüğe maruz kalan kişilerde ‘umut kaybı’ kalıcı olarak yerleşir. Ancak terapiyle düzelir.

Sizi en çok şaşırtan ‘sıra dışı’ diyebileceğiniz vaka var mı?

En sıra dışı vakalar, hiçbir yere yazamayacağım kadar ağır ensest vakalardır. Filmi çekilse dünyanın en korkunç yapımı olur.

Sosyal fobiler arasında neler sıralanıyor?

Sosyal fobi, görülme olasılığı yüksek olan hastalıklardandır. Çok ağır olanının iş performansı düşük ve aile dışı ilişkileri zayıftır. Tüm insanların gözünün üzerinde ona eleştirel baktıklarına dair sağlam inançları vardır. Pek çok psikiyatrik hastalıkta PET görüntüleme tekniğinde beyne ait anomaliler mevut. Çocuklukta tedavisi çok kolay!

GENETİK GEÇİŞ ORANI YÜZDE 74

Genetik psikolojik rahatsızlıklar hakkında neler söylersiniz?

Genetik psikiyatrik hastalıkların görülme oranları değişik; şizofreni yüzde 1, obsesif kompulsif bozukluk yüzde 1, anoreksiya nervosa yüzde 1; bu hastalıkların genetik görülme oranı yüksek. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun toplumda görülme oranı yüzde 4-8. Genetik geçişi en yüksek olanlardan, bu geçişin oranı ise yüzde 74. Tüm psikiyatrik hastalıkların genetik yönü mevcut. Uygunsuz, sosyoekonomik koşullar genlerde uyuyan hastalıkları ortaya çıkışını sağlıyor. Metropollerde oluşan uygunsuz koşullar hastalıkların açığa çıkış oranını artırıyor.

HER İKİ CİNS ARASI GÜVENSİZLİK ARTTI

Anadolu erkeğini ve kadınını nasıl anlatırsınız?

‘Erkeğin elinin kiri’ anlayışıyla örselenen kadınlar, ‘Kadının eteğinin kiri’ anlayışı ile erkekleri örselemeye başladılar. Her iki cins arası güvensizlik arttı! Erkek, mutfakta ve çocuk bakımında kadını yalnız bırakıp çıldırtmaya devam ediyor. Eşleriyle beraber çocuklarını da boşlayan erkeklerin oranı arttı. Düğünden kaçan ‘Kaçak damatlar’ arttı. Karısı tarafından aldatıldığını annesine bile söyleyemeyen erkekler arttı ve sineye çekenler, öldürmeye kalkanlar kadar arttı.

Erku Tezerdi
Karar Gazetesi