Ülkenin savunması, elin silahına emanet edilemezdi.
Kötü müttefik sayesinde şükür bugün yerli ve milli savunma sanayimiz var.
Fırat Kalkanı, Afrin, Zeytin Dalı operasyonu ve teröre karşı başarılar… Yaptığımız, ambargoya konu stratejik silah ve mühimmatı olabildiğince yerliama millileştirmek…
Milletin karnını, elin gıdasına emanet edemeyeceğimizi de anladık. Hayvanı Romanya‘dan, samanını Bulgaristan‘dan getirmekle ette dışa bağımlılığı çözecek modelleri hayata geçirmek için çalışıyoruz. Yaptığımız, mera, havza projeleri, hayvancılığı ve tarımı olabildiğince yerli ama millileştirmek.
Halkın sağlığını, elin ilacına emanet edemeyeceğimiz ortada… Her 100 kutu ilacın 80‘i, 100 liralık faturasının 50 lirası yabancıya ait bir sektör ile bağımlılığı bitiremezdik.
Yaptığımız, yerli ilacı molekülden itibaren yeşertecek süreçleri işletmek, ilacı olabildiğince yerli ama millileştirmek.
Küresel araştırmalar gösteriyor ki önümüzdeki 10 yıl içinde sağlık harcamaları, ikiye katlanacak. İlaç yanı sıra tıbbi cihaz ve aşı talebindeki artış, “kritik cari açık kalemlerinden biri” haline gelecek.
Türkiye, bu riski yönetmek ve bu alanda kendi göbeğini kesmek zorundadır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Bilim Konseyi’nde “sağlık ekosistemi oluşturulmasına“ dair sözleri, milli ilaç, tıbbi cihaz ve aşı alanlarında“olabildiğince yerli“ ama mutlaka milli projelerin hayata geçirilmesine dairuyarılardı. Sağlık Bakanı Ahmet Demircan‘ın “sağlıkta ithalatı bitireceğiz” ifadesi, bu uyarıların karşılık bulduğunu gösteriyor.
Gıda, silah, ilaç… Son derece kritik alanlardır.
Küresel gerginliğin giderek tırmandığı dünyada Türkiye, bu alanları, dışa bağımlılık riskiyle yönetemezdi zaten.
Elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz. Ne silah için ne gıda için ne de ilaç için, böylesi hayati risklere kayıtsız kalamayız.
Hacı Ârif Bey‘in Namık Kemal‘in şiirinden bestelediği Segâh şarkısı geldi aklıma:
“Olmaz ilâç sine-i sad pareme / Çâre bulunmaz bilirim yâreme.” Yüz parçayabölünmüş göğsüme ilaç olmaz, çare bulunmaz… Eğer çareyi kendim üretmez isem…
Çare, molekülünden tabletine uzanan ilaç süreçlerini, milli aşılarımızı, elin çaresine ihtiyaç duymadan, olabildiğince yerli ama mutlaka milli üretmektir.