Yaz mevsimi yaklaşırken uzmanlar, güneş ışınlarının zararlı etkilerine doğrudan maruz kalmanın, en agresif cilt kanseri olarak tanımlanan Malin Melanom riskini artırdığına dikkat çekiyor. Melanomun tedavisinde erken teşhisin çok önemli olduğunu belirten Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, konuyla ilgili önerilerde bulundu. Risk taşıyanların, yılda en az iki kez saçlı deri de dahil olmak üzere tüm vücuttaki benlerinin çaplarında değişiklik veya renk değişiği olup olmadığını kontrol etmesi ve yılda bir kez dermatolog muayenesi yaptırması büyük önem taşıyor.
Melanin adlı cilde rengini veren hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda ortaya çıkan bir cilt kanseri olan Melanom, son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artış gösteriyor. Melanom, cildin diğer tümörlerinden farklı olarak uzak organlara sıçrama, yani metastaz yapma sıklığı yüksek olması nedeniyle en agresif seyirli cilt kanseri olarak biliniyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 132 bin kişiye melanom teşhisi koyulurken, hastalıkta yaş, ırk ya da cinsiyet ayrımı olmadığı belirtiliyor. Melanom sıklığındaki artışın temel nedeni olarak ozon tabakasındaki seyrelmeyle birlikte güneş ışınlarının zararlı etkileri gösterilirken, ozon tabakasındaki yüzde 10’luk bir azalma, mevcut rakamlara ek olarak yıllık 4.500 melanom hastasının daha eklenmesi anlamına geliyor.
Melanom kanserine dikkat çeken Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, yaz mevsimi yaklaşırken yapılması gerekenler konusunda uyarılarda bulundu.
Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 10.00 – 16.00 saatleri arasında, mümkün olduğunca güneş ışınlarından korunmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, güneşin zararlı etkilerinin önlenmesi için açık havada geniş şapka takmanın, uzun kollu kıyafetleri tercih etmenin, en önemlisi de 30 faktör ve üzerinde koruyucu içeren güneş kremleri kullanmanın öneminden bahsetti.
“Erken teşhis çok önemli”
Hastaların veya melanom açısından riskli bireylerin, mutlaka periyodik olarak yılda en az iki kez ayna karşısında, saçlı deri de dahil olmak üzere tüm vücuttaki nevüslerin (benlerin) çaplarındaki veya renklerindeki değişikliklerin gözlemesinin melanomda erken teşhis için önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kılıçkap, yılda bir kez dermatolog muayenesi yapılmasının da önemini belirtti.
Tanıda yaşanabilecek en önemli zorluğun dikkatsizlik olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıçkap, “Özellikle vücudumuzdaki benlerin şekil ve renk değişikliği gibi karakteristik özelliklerinin farklılaşması önemli bir uyarıcı faktördür. Böyle bir durumda mutlaka doktora başvurmak gerekir. Gerektiğinde şüpheli lezyonlardan biyopsi alınmalı ve mümkünse melanom konusunda deneyimli bir patolog tarafından tümör varlığı araştırılmalıdır.” dedi.
Prof. Dr. Kılıçkap, melanomun, cildin her yerinde ortaya çıkabileceğini vurgularken, bu nedenle saçlı deri, kadın genital bölgesi, anal bölge ve ağız içi gibi mukozal alanların da dikkatli bir şekilde incelenmesi gerektiğini belirtti.
Tıbbi olarak 4 evrede değerlendirilse de melanom aslında lokal hastalık, bölgesel hastalık (lenf nodu metastazı veya tümöre yakın alanlarda ikinci bir melanom varlığı) ve yaygın yani metastatik hastalık olarak 3 grupta değerlendiriliyor. Lokal hastalıkta takip veya bağışıklık sistemini aktif hale getiren aşının tercih edildiğini belirten Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, “Özellikle mitoz sayısı düşük, Breslow kalınlığı (tümörün dikey kalınlığı) 1 mm’nin altında olan hastalar tedavisiz izlenmekte iken Breslow kalınlığı 4 mm ve üzeri olan veya mitoz sayısı çok yüksek olan riskli hastalar interferon ile tedavi edilebilir. Son çalışmalar, metastaz yapmamış ancak yüksek riskli lokal ileri evre melanom hastalarında koruyucu amaçla kullanılan immunoterapi ve BRAF inhibitörlerinin de etkin tedavi olduklarını ortaya koymuştur.
Yeni tedavi ajanları tedavi başarısını artırıyor…
Melanom tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarının istenilen başarıya ulaşamadığını aktaran Prof. Dr. Kılıçkap, 2010 yılına kadar melanom tedavisinde kullanılan ilaçların sayısı oldukça sınırlı iken, son yıllarda immünoterapi ajanları ve BRAF mutasyonu olan hastalar için BRAF ve MEK inhibitörleri gibi ilaçlar kullanıldığını ve yakın zamanda yeni tedavilerin devreye gireceğini belirtti.