11 Ağustos günü, Dicle Üniversitesi Acil Servisinde görevli olan arkadaşımız Dr. Ahmet Azizoğlu, 10 kişinin,10 hasta yakının saldırısına uğramış, ne yazık ki feci şekilde darp edilmiştir. Arkadaşımızın bu saldırıda gözlüğü ve burnu kırılmış, ayaklarında incinme meydana gelmiştir. Meslektaşımıza yapılan bu saldırıyı kınıyoruz.
20 gün önce Harran Üniversitesinde kafasında kaldırım taşı kırılan Bahadır arkadaşımız, Ümraniye Eğitim Araştırma hastanesinde darp edilen Aytekin Hocamız, 10 gün önce Aydın’da bıçaklanan Dr. Yunus Emre Baba, Elazığ’da 2 gün önce Yoğun Bakım’ın kapısını kıran kişiler tarafından saldırıya uğrayan Dr.İsmail Polat ve son olarak Dicle Üniversitesi Acil Servisinden arkadaşımız Dr.Ahmet Azizoğlu; sadece son 20 gün içerisinde bu arkadaşlarımız sağlıkta şiddet nedeniyle ciddi anlamda yaralandılar, bazıları günlerce yoğun bakımda kaldı.
Mevcut sağlık politikalarının yarattığı çarpıklıklar ve kışkırtılmış sağlık talebi, sağlık emekçileri ve hasta yakınlarını karşı karşıya getirmiştir. İktidarın bu sorunun üzerine gitmek yerine her fırsatta sağlık emekçilerini hedef göstermesi sağlıkta şiddeti arttırmıştır. Sağlık Bakanlığı, sağlık örgütlerinin ve sağlık emekçilerinin önerilerini kabul etmemiş, bugün geldiğimiz duruma zemin hazırlamıştır. Daha önce kaybettiğimiz sağlık emekçilerinden ve ülkenin her yerinden gelen beyaz kodlardan ders alınmamıştır. Sağlık kuruluşlarında her gün ortalama 30 şiddet vakası yaşanmaktadır. Hastaneler, özellikle acil servisler, her an bir arkadaşımızı daha kaybedebileceğimiz bir kaos ortamına dönüşmüştür.
Sağlıkta dönüşüm programının, hastalardan alınan katkı-katılım payının etkisi ile her yıl nüfusumuzdan fazla sayıda acil servis başvurusu olmakta ve bu kışkırtılmış acil sağlık talebi eldeki olanaklarla karşılanamamaktadır. Vatandaşın sağlık hizmet beklentisinin medya ve iktidar tarafından yapay biçimde yükseltilmesi, bugün karşı karşıya olduğumuz tabloya yol açan en önemli etkenlerdendir.
Kamu idaresi, bu kadar kısa sürede, bu denli sık yaralanmalara sebep olan saldırılara karşı sağlık emekçilerinin güvenliğini sağlamak adına yeterli, etkili ve caydırıcı önlemler almamıştır. Bu durum bizlerin can güvenliğini tehdit etmeye devam ederken sağlık hizmet sunumunu da sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır.
Bizler yaşatmaya çalışırken yaşamlarımızdan olmak istemiyoruz. Bu kadar açık şekilde gelen şiddet dalgasında bir arkadaşımızı daha kaybetmek istemiyoruz. Mesleğimizi icra ederken hastalarımıza yeterli süre ayırmak ve güvenli ortamlarda çalışmak istiyoruz.
Bu nedenle, daha önce de yaptığımız önerileri bir kez daha tekrarlıyoruz: Türk Tabipleri Birliği’nin defalarca dile getirdiği Sağlıkta Şiddeti Önleme yasasının bir an önce çıkarılarak şiddet uygulayanlara hapis cezasının yasallaşması sağlanmalıdır. Çarpıtılmış sağlık anlayışıyla sağlık emekçisi ve hasta yakınlarını karşı karşıya getiren politikalardan vazgeçilmelidir. Sağlık kuruluşlarında çalışma arkadaşlarımızın güvenliğinin sağlanması için caydırıcı, önleyici ve gerçekçi önlemler bir an önce hayata geçirilmelidir.
Bu uyarılarımızın ve önerilerimizin hayati önem arz ettiğini tekrarlıyoruz. Ölmek istemiyoruz. Yaralanmak, hakaretlere maruz kalmak istemiyoruz. Bu şartlarda çalışmak istemiyoruz. Sağlıkta şiddetin önlenebileceğini, hekim-hasta ilişkisinin normal haline dönebileceğini düşünüyoruz.
Toplumsal sorunlarda olduğu gibi sağlık alanında yaşanan sorunlarda da şiddetin yöntem olmayacağını biliyoruz. Başta hekim arkadaşımıza ve tüm sağlık emekçilerine geçmiş olsun diyoruz. Önerilerimizin ve taleplerimizin takipçisi olacağımızı, bunun için mücadele edeceğimizi tekrarlıyoruz.
Saygılarımızla,
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ (TTB)
DİYARBAKIR TABİP ODASI (DTO)
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI DİYARBAKIR ŞUBESİ (SES)
DİYARBAKIR DİŞHEKİMLERİ ODASI
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ASİSTAN BİRLİĞİ (DÜTAB)