Prof.Dr.Ceyhan: “10 – 15 yıl sonra, sadece aşı yapmadığımız için her yıl ortalama 14 bin 296 kişi hayatını kaybedecek.”
AEO Başkanı Güneş: “Aşı karşıtlığı salgın hastalıkların artmasına neden olan en önemli faktördür. Biz eczacılar olarak hastalıklardan korunmak için, herkesin aşılanması gerektiğini ve tüm meslektaşlarımızın hastalarını aşılamaya yönlendirmesi çağrısında bulunuyoruz.”
Ankara Eczacı Odası (AEO) 16 Ekim tarihinde, “Aşılamada Eczacının Rolü” başlıklı eğitim programı düzenledi.
AEO Konferans Salonunda gerçekleştirilen programın eğitimcisi, Sağlık Bakanlığı Bağışıklama Danışma Kurulu Üyesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sağlık Bakanlığı aşı takviminde yer alan aşılar, aşı karşıtlığı ile mücadele, aşı takviminde yer almayan ancak hastalar tarafından eczanelerden talep edilen aşılar ve aşılamada eczacılara düşen görevlerin detayları hakkında eczacılara bilgilendirmede bulundu.
AEO Başkanı Ecz. Süleyman Güneş:
“Doğumdan sonraki süreçte bebeklerin enfeksiyon ve hastalıklardan korunmasını sağlayan en önemli kaynak anne sütüdür. Ancak bazı hastalıklar viral olduğu için bu hastalıklardan korunmanın tek yolu aşıdır! Bazı aşılar doğrudan koruyucu özellikte iken bazıları ise, hastalığın hafif seyrederek atlatılmasını sağlar.
Aşı karşıtlığı salgın hastalıkların artmasına neden olan en önemli faktördür. Biz eczacılar olarak, hastalıklardan korunmak için, herkesin aşılanması gerektiğini ve tüm meslektaşlarımızın hastalarını aşılamaya yönlendirmesi çağrısında bulunuyoruz.
Prof.Dr. Mehmet Ceyhan:
Aşılama bir sağlık personelinin insan sağlığı için yapabileceği en büyük katkıdır. Bu nedenle, Life Science dergisi tarihte şükran duymamız gereken 10 bilimsel keşif içerisinde, aşılamayı birinci sıraya koymuştur.
Aşılama başka hiçbir yöntemle ortadan kalkması mümkün olmayan hastalıkları ortadan kaldırmaktadır. Önceki yüzyıllarda, yüz binlerce insanın ölümüne neden olan çiçek hastalığı, 1977 yılında yaygın aşılama sayesinde ortadan kalkmıştır. Bunun üzerine Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ikinci hedef olarak çocuk felcini seçmiş ve 1988 yılından itibaren bir program başlatmıştır. Bu program sonrası her yıl yüz binlerce kişide görülen bu hastalık, bugün sadece Pakistan ve Afganistan’da görülmektedir. Yıllık vaka sayısı da 10-20 arasına inmiştir.
Çocuk felci ise ülkemizde en son 26 Kasım 1988 tarihinde, Ağrı ilinde görülmüştür. Günümüzde bunların dışında kızamık, rubella ve tetanos için de benzer uluslararası aşı kampanyaları yürütülmektedir.
Tarihte en fazla sayıda insanın ölümüne yol açan felaket, 1918 – 1919’da Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan İspanyol gribi salgınıdır. Bazı kaynaklara göre 50 milyon, bazı kaynaklara göre ise 150 milyon insan ölmüştür. Mortalite (Kaba ölüm hızı) oranı yüzde 50’dir. Bu hastalık Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini de değiştirebilir özelliğe sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk de o tarihlerde gribe yakalanmış, yüzde 50 şans ile kurtulmuştur. Günümüzde İspanyol gribinin etkeni olan H1N1 virüsü aşı ile önlenebilmektedir.
“Aşı ile her yıl 3 milyon çocuğun ölümü engellenmektedir!”
Günümüzde insanlarda hastalık yaptığı bilinen 400’den fazla patojenin 34’üne karsı aşı geliştirilmiş durumdadır. Aşı ile her yıl 3 milyon çocuğun ölümü engellenmektedir ve mevcut aşılar ile yılda 2 milyon çocuk ölümü daha engellenebilir. Ayrıca aşı ile önlenebilen ölüm oranlarına bakıldığında çocuklar erişkinlerin yüzde 1’ini oluşturmaktadır. Yetişkin aşılamasının daha iyi yapılması durumunda, bunun onlarca katı insanı ölümden kurtarmak mümkündür.
Günümüzde kullanımda olan aşılar ile, hastalıkların insidansi dünya üzerinde yüzde 90’dan fazla azalmıştır. Ülkemizde hastalıklarda azalma oranları da yüzde 90’in üzerindedir. 2005 yılına kadar ülkemizde tüberküloz, difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci, hepatit B ve kızamık olmak üzere, 7 hastalığa karsı aşılama yürütülmüştür.
2005 yılının Ekim ayında MMR (KKK, kızamık – kızamıkçık – kabakulak) dünyada seksen altıncı, Hemophilus influenza tip b (Hib) ise kırk ikinci ülke olarak ulusal aşı şemamıza alınmıştır. Daha sonra aşıların ulusal şemamıza alınması işlemi hız kazanmış ve konjuge pnömokok aşısı dünyada on dokuzuncu, su çiçeği aşısı on ikinci ve hepatit B aşısı yedinci ülke olarak ulusal aşı şemamıza dahil edilmiştir.
2013’den sonra ise yeni bir aşı programa eklenmemiştir. Bu süre içerisinde diğer ülkelerde büyük gelişmeler olmuştur, rotavirus aşısı 94, HPV aşısı ile 82 ülkenin ulusal programına eklenmiştir. Pnömokok aşısını devlet desteğiyle her çocuğa uygulayan ülke sayısı 132’yi bulmuştur. Bunda GAVI’nin ve UNICEF’in büyük desteği vardır.
Aşı sayesinde ortadan kalkan çiçek hastalığı, 70-80 yıl önce çok sayıda insanın ölmesine, çok sayıda insanın ise kör olmasına neden olmuştur. Bunlardan biri de Aşık Veysel’dir ve bu durum yeni nesil tarafından bilinmemektedir.
ABD’nin ünlü başkanı Franklin Roosvelt ise çocuk felci nedeniyle sakat kalmıştır. Film yönetmeni Coppola, ressam Frida, kemancı Mia Farrow gibi ünlüler bir yaşın üzerindekiler tarafından rahatlıkla hatırlanabilir. Yirmi yıldır bu hastalığın görülmemesi tamamıyla aşı sayesindedir.
“Aşılamanın azalması mutlaka hastalıkların artması ile sonuçlanmıştır.”
Değişik nedenlerle aşılamanın azalması mutlaka hastalıkların artması ile sonuçlanmıştır. Örneğin, boğmaca aşısının uygulanma oranları, önceden uygulanan tam hücreli aşının yan etkileri nedeniyle azaldığında, Japonya’da ve ABD’nin Kaliforniya eyaletinde boğmaca salgınları ile sonuçlanmıştır.
Yaptığımız bir maliyet/yarar analizi saptamamıza göre; ülkemiz nüfusunun yüzde 26’sını 0-14 yaş grubu oluşturmaktadır. Şu anda programımızda bulunan 13 aşıyı yapmayı durdurduğumuzda, sağlık bakımında yüksek bir maliyet ortaya çıkacaktır. İlk önce bulaşıcılığı en yüksek olan su çiçeği, kızamık, difteri, boğmaca, kabakulak ve çocuk felci artmaya başlayacaktır. Daha sonra bu hastalıkların komplikasyonları, örneğin Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE), konjenital rubella, hepato selüler karsinom, zona zoster vakalarında artış görülecektir. Çocukluk çağında artan ölümler ve sakatlıklar sonucu demografik kaymalar ortaya çıkacaktır. Artan bulaşıcı hastalıklar nedeniyle sosyal ilişkiler kısıtlanacak ve çoğunun tedavisi olmayan bu hastalıkları kontrol etmek için alternatif tıp yöntemlerinin uygulayan kişiler boy göstermeye başlayacaktır. Bir süre yapılan aşıların etkisiyle hastalık sayılarındaki artış daha az belirgin olacak, ancak daha sonra salgınlar yaşanacaktır. 10 – 15 yıl sonra ise, sadece aşı yapmadığımız için her yıl ortalama 14 bin 296 kişi hayatını kaybedecektir.
“Aşı kadar etkin ve ucuz bir koruyucu yöntem yoktur”
ABD’de korunan yıl başına gidere bakıldığında trafikte zorunlu kemer kullanımı 69 dolar, grip aşısı 140 dolar, yetişkinde pnömokok aşılaması 2 bin dolar, suların klorlanması ise 3 bin 100 dolar maliyet oluşturmaktadır.
Aşı ile korunulabilen hastalıklarda yıllık ölüm sayısı ancak toplu ölümlere yol açan toplumsal olaylarla, örneğin trafik kazaları ve depremlerle kıyaslayabiliriz, bu açıdan bakıldığında da aşı kadar etkin ve ucuz bir koruyucu yöntem yoktur. Yıllık 80 bin ölüm rakamıyla en fazla olum neden olan kanserde bile, kadınlardaki Rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısı kadar etkili bir koruma yöntemi yoktur.