W– Dünya Aferez Birliği Başkanı, “Transfusion & Apheresis Science” Dergisi Editörü, “The Joint Accreditation Committee – ISCT & EBMT” (JACIE) Müfettişi ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş ile akademik kapsamlı kanser merkezi, klinik araştırmalar, kök hücre nakli, aferez, hematolojik kanserler özelinde röportajımıza devam;
Kanser tedavisinde psikolojik destek tedavileri önemini anlayabiliyoruz demek ile bunu gerçekleştirmek arasında büyük fark var sanırım, bu konuda neler yapmaktasınız ve bu konuda eksiğimiz söz konusu mu?
F.A.- Psikoonkoloji merkezi hastaların psikoterapi, grup terapileri, uğraş terapileri ve ilaç tedavilerini planlamaktadır.
Ekip üyeleri kliniklerde günlük hasta vizitelerine katılmakta ve zamanında hızlı müdahale etmektedir. Bu merkezle psikoonkoloji alanında deneyimli personel yetiştirilmesine katkı sağlamaktayız. Ayrıca günlük olarak düzenlenen kanser okulunda “psikoonkoloji” alanında hasta ve hasta yakını eğitimi yapılmaktadır.
Sağlık çalışanlarında tükenmişlik sendromu sık görülen bir durumdur. Bu nedenle sağlık çalışanlarına da psikolojik destek tedavisi verilmektedir.
Ayrıca psikoonkoloji alanında önemli bilimsel araştırmalar yapılmasına katkı sağlamaktadır.
W-Psikoonkoloji merkezleri nasıl dizayn edilmeli?
F.A.- Psikoonkoloji merkezi kanser tedavisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sadece hasta için değil aynı zamanda hasta yakınları ve çalışanlar için de son derece gerekli bir merkezdir. Psikoonkoloji merkezinde hasta ve yakınlarının ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik gerekli psikoonkolojik destek süreçlerini düzenleyecek ve yönetecek bireysel ya da grup terapi odaklı psikolog, psikiyatrist, sosyal hizmet uzmanı, hemşire ve manevi bakım uzmanları ile psikoonkoloji hizmeti verilmelidir. Günümüzde yaşam kalitesine öncelik veren uygulamalar hızla hayata geçirilmelidir.
W- Hayatta hedefi olmayan yaşayan bir ölüdür desek felsefi olarak tam doğru olmasa da doğruya yakınızdır diye düşünüyorum, merkezlerinizin amacı bu mudur?
F.A.- Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan, iyi insan olamaz. Bu kapsamda ülkemizin gelecek hedefleri doğrultusunda çalışanlarımızla birlikte akademik kapsamlı kanser merkezi projesini gerçekleştirmekteyiz. Kanser kronik bir hastalıktır ve destekte bakımda uzun soluklu olmalıdır. Amaç artık sadece daha uzun yaşam süresi değil aynı zamanda daha yüksek yaşam kalitesi de olmalıdır. Bütün uygulamalar insan odaklı olmalıdır. Bu bağlamda hem çalışanlarımız hem de hasta yakınlarına hedefler oluşturmuş oluyoruz.
W- Multidisipliner yaklaşımı nasıl başarıyorsunuz?
F.A.- Kanser ileri düzeyde bilgi birikimi, alt yapı ve yapılanmaya sahip merkez ve multidisipliner bir ekip tarafından yönetilmelidir. Günümüzde kanser yönetimi yalnızca kanser cerrahisi, ışın, ilaç ve kök hücre nakli uygulamaları ile yapılmamalıdır. Günümüzde her yönüyle tam bir kanser yönetimi yapılmalıdır. Bu bağlamda “hep beraber yönetelim” anlayışı ve “hiç birimiz hepimiz kadar akıllı değiliz” düşüncesini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.
W- Yakın zamanda “şefkat evi” projesini hayata geçirdiniz, proje hakkında bilgi paylaşır mısınız?
F.A.- Kanser kronik bir hastalık ve bakımda uzun soluklu olmalıdır. Ancak bu uzun yol boyunca çocuğumu bırakacak yer bulamadım diye tedavi süreçlerini aksatan hastalar olmaktadır. Bu hastaların yaşam süresine değer katmayı, küçük de olsa destek olabilmeyi, yüzlerindeki gülüş, hayatlarındaki bir anı olabilmeyi amaçladık. Hasta sabah hastaneye geldiğinde çocuğunu bu şefkat eli eğlence merkezine bırakmakta tedavi sonrası ise almaktadır. Başta Türk Kızılay’ı olmak üzere Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
W- Onkoloji hastalarına Rehabilitasyon konusunda neler yapılabilir?
F.A.- Onkolojik rehabilitasyon kanser hastalarına hastalığın ve/veya tedavilerin belirlediği sınırlar içerisinde; maksimum fiziksel, sosyal, psikolojik ve mesleki fonksiyonların kazandırılmasının yanı sıra yaşam kalitesinin iyileştirilmesini amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda lenf ödem,
yutma rehabilitasyonu,
ses rehabilitasyonu,
pulmoner rehabilitasyon,
sosyal rehabilitasyon,
psikoonkolojik rehabilitasyon,
fiziksel rehabilitasyon
ve uğraş terapi gibi kanser hastalarında gerekli olan her türlü rehabilitasyon programlarını içermektedir. Fonksiyonel bağımsızlığı arttırmak için hedefler belirlenmekte ve uygun olan tüm rehabilitasyon yöntemlerinin uygulanması sağlanmaktadır.
W- Onkolojik sosyal hizmet kavramını Türkiye’de ilk olarak kullanıyorsunuz? Biraz bahseder misiniz?
FA- Kapsamlı kanser merkezi olarak sadece tedaviden ziyade tam bir kanser yönetimini prensip olarak hedef aldık. Dünya sağlık örgütüne göre sağlık: fizyolojik, fiziksel, psikolojik, manevi ve sosyal iyilik halidir. Bu bağlamda sosyal rehabilitasyon en az tedavi kadar önceliğimiz olmaktadır. Onkolojik sosyal hizmet kapsamında kanser tanısı alan hasta ve ailesinin hastalıkla mücadele sürecinde bireysel, grup ve toplumsal çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Çalışmalara sanat ve uğraş terapisi dahil edilmektedir. Destek grup çalışmaları yapılarak aynı teşhisi alan hastaların başarı öykülerinin paylaşılması yeni tanı hastalara umut aşılayabilmektedir. Toplumsal farkındalık için sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirilmektedir. Tıbbı malzeme ve engellilik için sağlık kurulu raporu danışmanlıkları yapılmaktadır. Hastalara alabilecekleri yardımlar konularında gereken bilgilendirmeler yapılmaktadır. Taburculuk sonrası uyum için hasta ev ortamında da belirli aralıklarla takip edilmektedir. Ölüm sonrası ailenin ihtiyacı olan yas danışmanlığı yapılmaktadır.
Onkoloji hastalarının ücretsiz faydalandığı, tepeden tırnağa tüm ihtiyaçlarının karşılandığı “Şefkat Eli Hediye Çarşısı”, kanser hastalarının hayallerinin gerçekleştirildiği “Bir Hayalim Var” ve kanser hastalarının çocuklarına kreş hizmeti veren “Şefkat Evi” projeleri ile hasta ve hasta yakınları ile ulaşabildiğimiz hedef kitlenin sosyal iyilik halini önemsiyoruz. Bu niyetle yola çıkarak kanser hastalarına küçük de olsa destek olabilmeyi, yüzlerindeki gülüş, hayatlarındaki bir anı olabilmeyi amaçlıyoruz. Bunların hepsini gönüllü, kendini işine adamış çalışanlarımızla birlikte yaptığımızın altını çizmek isterim. Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Kızılay’ı başta olmak üzere, LÖSEMA ve katkı veren diğer STK’lara sonsuz teşekkür ederim.
W- Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp’a bakışınız nedir?
F.A.- Tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları her geçen gün hızla artmakta ve yaygınlaşmaktadır. Ancak kanıta dayalı uygulama örnekleri bakımından modern tıbba göre henüz çok erken aşamadadır.
Öncelikle akademisyenlerimizin bu alana yönelmesi önemlidir. Gerekli mevzuat değişiklikleri sağlanmaktadır.
Sağlık çalışanları ve hekimlerin eğitim programlarına Tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerinin girmesi önemlidir.
Bu alanda uzmanların yetişmesi ve iyi uygulamaları göstermesi önemli aşamalardır.
Ancak bu şekilde konuyla ilgili araştırma yapabilecek bilim insanlarının sayısı artabilir, çalışmalar artabilir ve kanıt birikimi oluşmaya başlar.
W- Sayın hocam bildiğimiz kadarı ile uluslararası bilimsel dergi editörlüğü de yapıyorsunuz. Biraz bilgi verir misiniz?
F.A- Elsevier yayın grubuna ait SCI kapsamında bir dergi olan “Transfusion and Apheresis Science” editörlüğünü iki yıldır sürdürmekteyim. Akademik uluslararası indeksli bir dergi editörlüğü yapmak ülkemiz ve bilim camiamız için çok önemli. Ancak bu tür örneklerin çoğalması lazım.
W- Sevgili Hocam son olarak yeni projelerinizden bilgi paylaşmanız mümkün mü?
F.A.- Ülkemizin en önemli sorununun nitelikli insan gücü ve nitelikli bilgi olduğuna inanıyorum. Bu bağlamda mühendisler ile hekimlerin işbirliğine, hukuk fakülteleri ile hastanelerin işbirliğine, tümör aşıları dahil hücresel tedavi merkezlerine, gerçek yaşam veri bilim merkezlerine, mükemmeliyet merkezleri ve uluslararası indekslere giren bilimsel dergi yayıncılığın gelişmesi gibi akademik kalite artışına katkı sağlayacak önemli projelerin hayat bulmasına ihtiyaç var.
W- Sevgili Hocam değerli görüşleriniz paylaştığınız için şükranlarımızı sunarız.