Son zamanlarda bazı ilaçların piyasada bulunmadığı ya da kısıtlı olarak bulunduğu günler yaşıyoruz. Öte yandan ilaçta kur politikalarının sonucunda ortaya çıkan ilaç yokluğu hususunda meslektaşlarımızı zan altında bırakan açıklamalara ve uygulamalara üzülerek tanıklık ediyoruz. Halk sağlığını önceleyen bir sağlık meslek örgütü olarak konunun sorumlusunun eczacılar olmadığını bir kez daha ifade etmek isteriz. Son dönemlerde eczacılara yönelik yoğunlaştırılan ilaç denetimleri, eczacıyı kamuoyunun gözünde ilaç yokluğunun sorumlusu gibi lanse etmekte, halk nezdinde zan altında bırakmaktadır.
Sağlık Bakanlığı’ndan geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapılmış ve bu açıklamada incelemeler sonucunda 42 üreticide, 20 depoda, 32 eczanede stokla ilgili sıkıntı olduğu belirtilmişti. Böyle bir durumdan yola çıkılarak mesleğimizin ve 26 bini aşkın meslektaşımızın zan altında bırakılması kabul edilebilir bir durum değildir. İlaçta stokçuluk yapan her kimse karşısında olduğumuzu, stokçuluk yaptığı ifade edilen eczacıların tarafımıza bildirilmesi halinde Bölge Eczacı Odalarımızın Haysiyet Divanları’nda gerekli işlemlerin yapılacağını ifade etmiştik. Ancak şu ana kadar bu konuya ilişkin tarafımıza herhangi bir bildirimde bulunulmadı. Bu çağrımızı yineliyoruz.
Eczacılar birer sağlık çalışanıdır. Ülkemizin her köşesinde ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmeti veren meslektaşlarımız, ilaç yokluğu noktasında mağduriyet yaşayan taraflardan birisidir. Sağlık Bakanlığımızın da ifade ettiği gibi elinde ilaç bulunduğu halde ilacı vermemek cezai yükümlülük gerektirmektedir. Halk sağlığı için çalışan bir mesleğin mensuplarının elindeki ilacı hastasına vermediğini ima etmenin yanlış bir intiba yaratacağı unutulmamalıdır.
Bizler, Eczacılık Yemini ve etik ilkeler doğrultusunda halk sağlığı adına çalışan bir mesleğin mensuplarıyız. Meslektaşlarımızı zan altında bırakan söylem ve uygulamalar, ilaca ilişkin bu zorlu koşullarda dahi hastasına ilaç bulmak için çabalayan meslektaşlarımıza haksızlıktır. Türk Eczacıları Birliği olarak; eczacıların, ilaç depoları ve firmalarla aynı bağlamda değerlendirilmesini kabul etmiyor, meslektaşlarımızı zan altında bırakan, meslek onurumuzu zedeleyen bu yaklaşımı reddettiğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.