Sayın Bakanımızın, Sağlık Raporları Usul ve Esasları Hakkında Yönerge hakkında kamuoyuna sosyal medya aracılığı ile yapmış olduğu açıklama, Federasyonumuz ve 24 bin Aile Hekimi tarafından raporlar konusundaki sorunlar açısından yeterli görülmemiştir.
Söz konusu açıklamada, diğer Bakanlıklar tarafından vatandaşlarımızdan sağlık durumlarının belgelendirilmesinin istendiğini ve bu isteklerin gün geçtikte arttığına dikkat çekilmektedir.
Bu istekler, “bürokrasi” olarak tanımlanarak, süreçlerin kolaylaştırılması ve kurumlar arasındaki farkın giderilmesi için yeni bir Yönerge yayımlandığı belirtilmiştir.
Ancak söz konusu açıklama, Sağlık Bakanlığımızın diğer Bakanlıklar karşısında vatandaşlarımızın haklarını koruma noktasında güçsüz kaldığının çaresizliğinin acı bir itirafıdır. Rapor bilmecesi sahanın görüşü alınmadan çözülemedi ve ÇÖZÜLEMEZ…
Öncelikle, SAĞLIK RAPORU’nun tanımının doğru yapılması gerekmektedir. Sağlık Raporu, kişilerin beden ve ruh sağlıklarının belirli bir amaca uygun olup olmadığının, bilimsel kriterler doğrultusunda, alanında gerekli eğitime, teknik donanıma ve tecrübeye sahip hekimler tarafından değerlendirilmesi yani kişinin MUAYENE edilerek belirli TETKİKLERE tabi tutulması anlamına gelmektedir.
Doğal olarak, söz konusu MUAYENE ve TETKİK işlemleri, vatandaşların BEDENLERİNE ve MANEVİ VARLIKLARINA müdahale anlamı taşımaktadır.
Anayasamız ile kişilerin maddi ve manevi varlıkları güvence altına alınmış olup, yine Anayasamız ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile de kişilerin bedenlerine müdahalenin ancak kanunlar ile yapılabileceğinin altı çizilmiştir. Söz konusu müdahalenin kanunla yapılması tek başına yeterli olmayıp, meşru bir amaca matuf olma ve demokratik toplumda gerekli olma şartlarının bir arada bulunmaları gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Maalesef, diğer Bakanlıklar ve kurumlar tarafından yönetmelikler yayımlanarak, Sağlık Bakanlığı’na ve ilgili uzmanlık derneklerine dahi danışılmaksızın kişilerden sağlık raporu talep edilerek, kişiler sağlık muayenesine ve tetkiklere zorlanmaktadır. Bu nedenle kişilerde aranması gereken sağlık şartları ve muayene kriterleri de bulunmamaktadır.
Sağlık Bakanlığı bu durumu açıkça dile getirememekte, Yönerge’de yer vermiş olduğu “Birçok konuda farklı amaçla sağlık raporu olması hekimler ve diğer sağlık çalışanları için bu raporlar ile ilgili diğer kurumların mevzuatını takip etme gerekliliğini de beraberinde getirmiştir” cümlesi ile de üstü kapalı bir şekilde serzenişte bulunmaktadır.
Başka bir deyiş ile, Sağlık Bakanlığı tarafından diğer bakanlıkların hukuka ve ilme aykırı uygulamalarına yine engel olunamamış, normlar hiyerarşisinde daha alt konumda olan Yönerge ile yaşanan sorunların üzerine dışarıdan göze hoş görünen bir yara bandı yapıştırmak zoruna kalınmış ve aile hekimlerinin elini kolunu bağlayarak arenaya bırakmıştır.
11 Eylül 2019 tarihinde yapmış olduğumuz açıklamada da belirtmiş olduğumuz üzere, bu tür hukuka ve ilme aykırı idari işlemlerin sona ermesi için, en kısa sürede “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in değiştirilerek sağlık hizmetleri ile ilgili konularda bu konuda yetkili TEK MAKAM olan Sağlık Bakanlığının görüşünün alınmasının zorunlu hale getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. HİÇBİR KURUM SAĞLIK BAKANLIĞI’NA DANIŞMADAN SAĞLIK RAPORU TALEP ETMEMELİDİR.
Bu konuda tüm Bakanlıklar nezdinde gerekli girişimler başlatılacak olup, vatandaşlarımızın hukuk dışı bir şekilde sağlık muayenesi ve sağlık raporlarına zorlanmalarının önüne geçilebilmesi için yürütmeyi durdurma davası açılarak aile hekimlerinin sonuna kadar yanında olunacaktır. Daha sağlıklı, uygulanabilir ve yasalara uygun bir aile hekimliği için işbirliğinin şart olduğu unutulmamalıdır.
AHEF Yönetim Kurulu
https://www.winally.com/2019/10/saglik-raporlari-usul-ve-esaslari-hakkinda-yonerge