Son yıllarda gastrointestinal kanserler konusunda önemli gelişmeler olduğunu söyleyen Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, “Tüm kanserlerin yüzde 20’sini sindirim sistemi kanserleri oluşturmaktadır. Bu kanserler, ülkemizde de kanser ölümlerinin de önde gelen nedenlerinden birisidir” dedi.
En sık görülen kanser grubu olan sindirim sistemi kanserleri ile ilgili her türlü bilimsel gelişmelerin ele alındığı, yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin Türk ve yabancı uzmanlar tarafından tartışıldığı 9’uncu Uluslararası Gastrointestinal Kanserler Konferansı (IGICC 2019) İstanbul’da yapıldı. Bilimsel programda; 24 oturum, 4 uydu sempozyum, 2 sözel bildiri oturumu ve 1 kursun yer aldı. UICC-Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü’nün desteklediği; Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği, Onkoloji Araştırmaları Derneği ve Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü işbirliği ile düzenlenen konferans kapsamında basın toplantısı yapıldı. Toplantıya, Kongre Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, Prof. Dr. Tezer Kutluk ve alanında uzman yabancı doktorlar katıldı. Toplantıda sindirim sistemi kanseri hakkında önemli bilgiler paylaşıldı.
Prof. Dr. Şuayib Yalçın, son yıllarda gastrointestinal kanserler konusunda önemli gelişmeler olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Kanser biyolojisinin ve genetiğinin daha iyi anlaşılması ve teknolojik ilerlemenin bir araya gelmesiyle günümüzde kanser tedavisinde kemoterapiye ek olarak yeni tedavi hedefleri ve bunlara yönelik yeni biyolojik ve immünolojik tedaviler geliştirilmeye başlanmıştır. Böylelikle kişisel tedavi olanakları hızla artmaya başlamıştır. Tüm kanserlerin yüzde 20’sini sindirim sistemi kanserleri oluşturmaktadır. Bu kanserler, ülkemizde de kanser ölümlerinin de önde gelen nedenlerinden birisidir. Ülkemizde en sık kalın bağırsak kanserleri görülmektedir. Bu kanseri mide kanseri izlemektedir. Normalde sağlıklı beslenme ile korunma olanağı olan bu kanser, maalesef ülkemizde hala önemli, önde gelen bir kanser olmaya devam etmekte ve hastalar doktora geç başvurmaktadır. Özellikle erişkin yaşta demir eksikliği anemisi olan kişiler bu konuda araştırılmalıdır. Kolon kanserlerinde on önemli nokta korunmadır. Özellikle 50 yaş sonrası mümkünse her birey mutlaka tarama kolonoskopisi yaptırmalıdır. Bu yöntemle hem kanser azalmakta hem de kanser ölümlerinde düşme gözlenmektedir.”
“SON 50 YILIN GELİŞMELERİNİ BELKİ DE SON 5 YILDA GÖRÜR HALE GELDİK”Yeni tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Yalçın, “Hangi tedaviden kimin nasıl yararlanacağı konusunda yaptığımız testlerle daha iyi hasta seçimi yapılmaya başlandı. Daha iyi hasta seçimi olunca da tedaviden daha fazla fayda görülmeye başlandı. Örneğin kolon kanserinde, kalın bağırsak kanserinde ras mutasyonu 4-5 yıl önce bilmiyorduk. Şimdi bunlara göre ayırt ettiğimiz ve tedavileri ona göre seçtiğimiz zaman belirgin iyileşmeler görmeye başladık. Mide kanserinde yeni ajanlar yeni hedefler ortaya konuldu. Son dönemlerde özellikle immünoterapiler de sindirim sistemi kanserlerinin birçok grubunda etkiliği ortaya konuldu. Bunlarla ilgili çalışmalar halen devam diyor. Sonuçları iyi olmakla beraber bazı hastalarda daha iyi bazı hastalarda kötü olabilir. O nedenle dikkatli seçim çok önemli. İkinci önemli nokta ise ilaç teknolojisinin gelişmesi. Özellikle ilaç dizaynı, ilaç dizaynının bilgisayar ortamında 3 boyutlu olarak planlanabilir olabilmesi ve üretiliyor olması kanser tedavisinde çok önemli oldu. Son 50 yılın gelişmelerini belki de son 5 yılda görür hale geldik. Önümüzdeki 5 yılda da daha hızlı gelişmelerin olduğunu görüyoruz” dedi.
“TÜRKİYE’DE YILDA YAKLAŞIK 21 BİN CİVARINDA KALIN BAĞIRSAK KANSERİ GÖRÜLÜYOR”
Kalın bağırsak kanserinin görülme rakamlarına değinen Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tezer Kutluk ise, “Dünyada yaklaşık 1 milyon 850 bin civarında, Türkiye’de yılda yaklaşık 21 bin civarında kalın barsak kanseri görülüyor. Bütün dünyada 3’üncü sıraya oturmuş kanser türü. Hemen peşinden mide kanserleri geliyor. Dünyada yaklaşık 850 bin civarında görüyor, bunlar büyük rakamlar. Türkiye’de 10 bini aşkın mide kanseri görüyor. Neredeyse dünyada her yıl görülen 18 milyon kanserin 3’te 1’e yakını sindirim sistemleri kanseri oluşuyor” dedi.
“YAKIN YILLARDA TÜM KANSERLERDE TEDAVİ BAŞARISI YÜZDE 70 GİBİ RAKAMA GELDİ”
Sindirim sistemi kanserlerindeki başarı oranına vurgu yapan Prof. Dr. Kutluk, “Yakın yıllarda tüm kanserlerde tedavi başarısı yüzde 70 gibi rakama geldi. Yüzde 20-30’lardan tüm kanserde yaşam şansı yüzde 70’lere çıktı. Kanser tek bir hastalık değil. Kalın barsak kanseri dediğimiz zaman erken mi ya da geç mi yakalandı? Bu önemli. Erken evre yakalanmış kanser türünde tedavi başarısı yüzde 90’lara çıkıyor. Mide kanserinde erken yakalamak gene önemli. Cerrahi de önemli ama hastalığın durumuna göre kemoterapi, radyoterapi devreye giriyor. Yemek borusu kanseri ve pankreas kanserinde tedavi başarıları biraz daha düşük. Çünkü bu organlarda cerrahi tedavi biraz zorluyor. Cerrahi olarak tedavi edildiği zaman başarı oranı yükseğe çıkıyor” şeklinde konuştu.
“EN SAĞLIKLISI TENCERE YEMEKLERİ”
Kanserle mücadelede beslenme ve fiziksel aktiviteye dikkat çeken Prof. Dr. Kutluk, “Bütün kanserlerde olduğu gibi sindirim sistemleri kanserleri de beslenme ile çok ilişkili. Beslenme doğrudan kilo fazlalığı ve şişmanlıkla alakalı. Bu insanlarda kalın barsak kanseri daha çok görülüyor. O nedenle kilonun kontrol edilmesi gerekiyor. Gıda tercihinde kaloriden kaçınmak gerekiyor. Patates kızartmasında tuz ve yağ etkiliyor. Yasak yok ama bu gıdaları kontrollü tüketmek gerekiyor. Tuzu kontrol ederseniz yani günde 5 grama düşürülürse mide kanseri sıklığı düşüyor. Lifli gıdalar ve tahıllar tüketilirse kalın bağırsak kanseri sıklığı azalıyor. Bu sadece lifli gıda yiyin başka bir gıda yemeyin anlamına gelmiyor. Bunları söylerken pişirme şekilleri de önemli. En doğrusu tencere yemekleri. Kızartma, ateşte pişirme ya da manga yapma sağlıklı pişirme yöntemleri değil” diye konuştu.
“SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDEN KORUNMAK İÇİN GÜNDE 10 BİN ADIM ATIN’
Prof. Dr. Tezer Kutluk, sözlerine şöyle devam etti: “Bir taraftan beslenme kurallarına uyarken diğer taraftan fiziksel olarak aktif olursanız kilo kontrolü ve kansere karşı koruyucu etkisi var. O nedenle diyoruz ki; günde 10 bin adım atın. Bunu telefon ya da diğer cihazlarla sayabilirsiniz. Haftanın 5 günü orta şiddette yürüyüş yapılması gerekiyor. Spor salonlarından bahsetmiyoruz. İnsanların bunu yaşamında bir yere oturtması lazım. Beslenmeye ve fiziksel aktivite dikkat edildiği zaman sindirim sistemi kanserlerinde ciddi oranda korunma mümkün oluyor”.
“İMMÜNOTERAPİ TEDAVİLERİ ÇIĞIR AÇACAK”
Medikal Onkolog Prof. Dr. Ilias Athanasiadis ise, her geçen yıl tıpta bir anlayış değişikliği olabildiğini, bu nedenle bu tür bilimsel aktivitelerin önemli olduğunu anlattı.
Ayrıca, yeni tedavi otoritelerinin en önemlilerinden birisinin de immünoterapatik ajanlar olduğuna işaret eden Prof. Dr. Athanasiadis, yöntemin belli bir hasta grubunda gelecek dönemde hasta tedavisinde önemli bir çığır açacağını söyledi.
Toplantıda söz alan Medikal Onkolog Prof. Dr. Axel Grothey de kanserin global bir problem olduğunu, bunun da tüm dünyada çözülmesi gerektiğini aktararak, “Ancak bununla ilgili de değişik coğrafi bölgelerde kansere yaklaşımda ve yeni gelişen kanser tedavilerine ulaşımda problemler yaşanıyor. Ne mutlu ki Türkiye’de bunun büyük bir problem olmadığını görüyoruz. Bugüne kadar bu son yıllardaki kadar heyecanlı bir dönem olmamıştı. Son yıllarda immünoterapi ve diğer ajanların bir araya gelmesi, kişiye yönelik tedavilerin artmasıyla tedavi başarılarının çok arttığını görüyoruz. Bu nedenle bizler bu heyecanlı dönemde bu tür toplantıların olmasını da çok önemsiyoruz” diye konuştu.