DÜNYA KANSER GÜNÜ
KANSERE KARŞI BİRLİK OLMA ZAMANI
4 Şubat Dünya Kanser Günü, kanser ile mücadele eden yüzlerce kurum, kuruluş, dernek ve örgütün bir araya gelerek oluşturduğu Uluslararası Kanserle Mücadele Örgütü (UICC) tarafından “kanserle ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak”, “kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan doğru bilinen yanlışlardan kurtulmak” ve “doğruların herkese ulaşmasını hedeflemek” amacıyla oluşturulmuştur.
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yavuz Anacak, Dünya Kanser Günü’ne özel açıklamalarda bulundu. Anacak, radyoterapinin kanser tedavisindeki gelişimine dikkat çekerek, “Geldiğimiz noktada vücutta radyoterapi veremeyeceğimiz doku ve organ kalmadı diyebiliriz.” Diyerek, şunları söyledi:
“Kanser son yüzyılda önde gelen ölüm nedenleri olan enfeksiyonların ve daha sonra da kalp ve damar hastalıkların kontrol altına alınması ve buna bağlı olarak da yaşamın uzaması sonucunda giderek daha sık ortaya çıkan bir hastalık haline geldi. 20. Yüzyıl başlarında bir insan en gelişmiş ülkelerde bile ortalama 40 yıl yaşarken, günümüzde ortalama yaşam pek çok ülkede 80 yıl civarında, ülkemizde de insanlarımız ortalama 75 yıl yaşıyorlar. Yaşamın uzamasının yanı sıra hızlı endüstrileşme ve kentleşmenin getirdiği kimyasal kirlilikteki artış, alkol ve tütün ürünlerinin kullanımı, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, obezite gibi faktörler de diğer pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserin ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. 21. yüzyılda kanser artık daha da sık rastlanan bir hastalık ve pek çok ülkede önemli bir toplumsal sağlık sorunu.”
6 İLDE EŞ ZAMANLI “KANSERE KARŞI PEDAL ÇEVİRİYORUZ” BİSİKLET ETKİNLİĞİ DÜZENLENDİ
Her yıl 4 Şubat’ta, UICC’nin belirlediği ortak bir slogan çerçevesinde dünya genelinde örgüt üyesi tüm kurum ve kuruluşlar tarafından çok çeşitli etkinlikler yapılıyor. Bu yıl 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nün sloganı “I am…and I will…” olarak belirlendi, “ben buyum ve bunu yapacağım”.
Bu kapsamda Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği tarafından kanser ile ilgili farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen ve 2 Şubat Pazar günü aynı saatte 6 ilde organize edilen “Kansere Karşı Pedal Çeviriyoruz” etkinliği ülke genelinde büyük ses getirdi.
Kendilerini “Orange vest cyclists” – “Turuncu yelekli bisikletliler” olarak adlandıran Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği üyeleri, Dünya Kanser Günü çerçevesinde kansere karşı kararlılık gösterip, toplumda farkındalık yaratmak ve kanser tedavisinin en önemli unsurlarından olan radyasyon onkolojisinin sesini duyurmak için İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Samsun ve Trabzon’da yapılan bisiklet etkinlikleri, radyasyon onkologlarının ve sağlık çalışanlarının yanı sıra halktan da yoğun ilgi gördü.
YENİLİKÇİ TEDAVİLER SONUCU KANSER ARTIK DAHA KOLAY HEDEFLENEBİLİYOR
Prof. Dr. Anacak, Radyasyon onkolojisinde yenilikçi (akılcı ve hedefe yönelik) tedaviler konusunda güncel gelişmeler hakkında bilgi verdi. Anacak, “Bilgi birikiminin artması, bilişim ve teknoloji alanındaki olağanüstü ilerlemeler tıbbın her alanını etkiledi, ama özellikle bilgisayarlara ve yüksek teknolojili cihazlara dayanan radyasyon onkolojisi tamamen değişti. Radyasyonun kanserler üzerinde çok etkili olduğunu çok iyi biliyoruz. Yeterli radyasyon dozu verdiğimizde kanserlerin pek çoğunu ortadan kaldırabiliyoruz, ama sorun kanserlerin etrafında bulunan sağlam hücreler, dokular ve organlar. Ne yazık ki bu sağlam dokular da çoğunlukla radyasyondan en az kanser kadar etkileniyor. Radyasyon onkolojisinin son elli yılı bu soruna çözüm aramakla geçti: Nasıl yapalım da kanseri yok ederken etrafındaki sağlam doku ve organlara zarar vermeyelim. 21.yüzyılın başından itibaren radyasyon onkolojisi tamamen ileri düzey bilgisayar yazılımı ve çok yüksek teknolojili cihazların kullanıldığı bir tıp dalı haline geldi. Artık kanserleri daha kolay hedefleyebiliyoruz. Kanseri saran sağlam dokulara vermek zorunda kaldığımız radyasyon dozu çok azaldı, bu şekilde birçok kanserin radyoterapisinde daha yüksek, kansere daha etkili radyasyon dozu verebiliyoruz. Daha önce yan etki kaygısıyla tedavi veremediğimiz durumlarda da radyoterapiyi kullanmaya başladık, geldiğimiz noktada vücutta radyoterapi veremeyeceğimiz doku ve organ kalmadı diyebiliriz. Bütün bunları yeni radyoterapi yöntemleri kullanarak yapabiliyoruz. Yoğunluk ayarlı radyoterapi ve stereotaktik radyoterapi gibi ileri tedavi uygulamalarını bugün rahatlıkla bütün organ kanserlerinde kullanabiliyoruz. Bu yöntemler bugün piyasada bulunan radyoterapi cihazlarının hepsinde var artık. Ülkemizde de bütün radyoterapi merkezlerinde bu yöntemler uygulanabiliyor.” dedi.
PROTON TEDAVİSİ İLE SAĞLAM DOKULARI DAHA İYİ KORUMAK MÜMKÜN
Yirmiden fazla ülkede uygulanabilen Proton tedavisinin, Türkiye’de de uygulanabilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından çalışmaların sürdüğünü belirten Anacak, “Yine uzun zamandır bilinen ancak teknolojik ve ekonomik nedenlerle uygulanamayan proton ışınları ile yapılan radyoterapide de büyük ilerlemeler olduğunu ve bu tedavinin dünyada giderek yaygınlaştığını söyleyebilirim. Proton ışınları ile daha iyi bir radyasyon dozu dağılımı sağlayıp sağlam dokuları daha da iyi korumak mümkün. Özellikle radyasyona bağlı geç dönemlerde ortaya çıkan kalıcı yan etkilerin çok büyük sorun olduğu çocuk kanserlerinde proton tedavisi büyük önem kazanıyor. Proton tedavisini uygulayan cihazların boyutları küçüldü ve maliyet olarak da erişilebilir düzeye geldi. Dünyada yirmiden fazla ülkede proton tedavisi uygulanabiliyor, bu tedaviyi uygulayan merkezlerin sayısı seksene ulaştı. Henüz Türkiye’de bulunmayan proton tedavisinin de bir an önce ülkemizde uygulanabiliyor hale gelmesi Sağlık Bakanlığı tarafından kanser tedavisinde öncelikler arasına alınmalı.” dedi.
İMMÜNOTERAPİ KANSER TEDAVİSİNDE YENİ BİR SAYFA AÇTI
Prof. Dr. Yavuz Anacak, yenilikçi tedavilerin başarısına ilişkin yeni bilimsel çalışma sonuçları ve yeni tedavi seçenekleri hakkında bilgi verdi. Anacak, “Radyasyon onkolojisinde yoğun araştırmaların yürütüldüğü bir diğer konu da son yıllarda hızla gelişen immünoterapi yönteminin radyoterapi ile birlikte kullanılması. İmmünoterapi kanser tedavisinde yeni bir sayfa açtı. Hastalığın her döneminde etkili oluyor ve bu etki çok üzün sürüyor. Yaygın hastalığı olan hastalarda dahi sağkalımın oldukça uzadığını görüyoruz. İmmünoterapinin radyoterapi ile birlikte kullanılması başarı şansını daha da arttırıyor. Burada radyoterapi bir tür ateşleyici etkisi yaparak immünoterapinin etkisini daha yüksek düzeylere çıkarıyor ve İmmünoterapi – radyoterapi birlikteliği kanserin üstesinden gelmek için büyük umutlar vaat ediyor.” dedi.
KANSERLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR TÜM DÜNYADA DEVAM EDİYOR
Özellikle immünoterapinin radyoterapi ile birlikte kullanıldığı çalışmaların sayısının hızla arttığını ifade eden Anacak, “Bu çalışmaların neredeyse tamamında bu iki yöntemin bir arada kullanılması radyoterapi ve immünoterapinin tek başına kullanılmasından daha etkili olarak gözüküyor. Bundan sonraki çalışmalar iki yöntemin en uygun şekilde nasıl kombine edilebileceği üzerine yoğunlaşacak; iki yöntemi aynı anda mı yoksa ardışık mı uygulayalım, ilaç dozları ve radyasyon dozları nasıl olsun, hangi radyoterapi tekniğini kullanalım gibi sorular etrafında çalışmalar düzenlenecek. Yine proton tedavilerinde dünyadaki merkezlerin sayısının hızla artması bu konuda yapılan bilimsel çalışmaları da oldukça arttırdı. Önümüzdeki yıllarda proton tedavisinin bu çalışmaların sonuçlarına göre daha da yaygınlaşacağını düşünüyorum. Kanser tüm dünyanın sorunu ve kanserle ilgili araştırmalar dünyadaki pek çok merkezde devam ediyor, fakat en çok araştırmanın yapıldığı yerler Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Japonya. İmmünoterapi çalışmaların çok büyük çoğunluğu şu anda ABD’de tasarlanmakla birlikte tüm dünyada çok sayıda merkez bu çalışmalara katılıyor. Ülkemizden de bu çalışmalara katılan onkoloji merkezleri var. Yine Avrupa’daki önemli çalışmaların tamamı pek çok Avrupa ülkesinin ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar.” diye belirtti.
İMMÜNOTERAPİ ONKOLOJİ DERGİLERİNİN ANA KONUSU HALİNE GELDİ
Araştırma sonuçlarının nerede yayımlandığı konusuna da açıklık getiren Anacak, “Özellikle immünoterapi üzerine yapılan araştırmalar onkoloji dergilerinin neredeyse ana konusu haline geldi. Journal of Clinical Oncology, New England Journal of Medicine gibi önemli dergilerde sıklıkla kanser immünoterapisine ait araştırmaların sonuçlarını görebiliyoruz. Gelişmiş radyoterapi yöntemleri ve proton tedavisine ait çalışmalar da International Journal of Radiation Oncology ve Radiotherapy & Oncology dergilerinde yayınlanıyor. Bunlar Amerika’daki ve Avrupa’daki radyasyon onkolojisi derneklerinin ana dergileri.” dedi.
RADYOTERAPİNİN TEDAVİ BAŞARISI YÜKSELDİ, YAN ETKİLERİ AZALDI
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği tarafından özellikle üzerinde durdukları noktalara da değinen Anacak, “Bir zamanlar saçları döken, deride yaralar açan, yanıklar oluşturan ve hastaların gözünde korkutucu ve gizemli bir tedavi olan radyoterapi ileri teknolojiler ve yeni teknikler sayesinde artık tedavi başarısı yüksek ve yan etkisi çok daha az bir yöntem haline geldi. Biz radyasyon onkologları artık çok güçlü bir kanser silahı olan radyasyonu hastalarımıza zarar vermeden en etkili şekilde kullanabiliyoruz. Türkiye’nin bütün büyük kentlerinde tüm hastalarımızın kolayca ulaşabileceği iyi donanımlı radyoterapi merkezleri var, Türkiye’deki radyasyon onkologları gelişmiş tedavi yöntemlerini uygulama konusunda iyi eğitimli. Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği düzenlediği kongre, sempozyum ve kurslarla radyasyon onkologlarının bilgi düzeylerinin artmasını ve güncel gelişmeleri izlemelerini sağlıyor. Radyoterapi kanser hastaları için umut vaat eden gelişmiş tedavi yöntemi ve Türkiye’deki radyasyon onkologları tedavi gereken tüm hastalarımızı kucaklamaya hazır.” dedi.