Bilim Kurulu toplantısı sonrası Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamalarda bulundu;
Bir aksilik olmazsa pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor. Bilim Kurulunun değerlendirmeleriyle aşının ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımızda gösterdiği etkiden emin olduk. Artık aşının Türk insanında etkili ve güvenilir olduğundan eminiz. Erken dönemde aşının koruyuculuğu yüzde 91,25 oranında, bu giderek daha artmış olacak.
Birinci aşamada 9 milyona yakın kişinin olduğunu söyleyebilirim. Günde ortalama 1,5 hatta 2 milyona kadar aşıyı yapma imkanımızın olduğunu söyleyebilirim.
Günlük vaka sayılarımız ilk pik döneminde 80 binlerdeydi. Son günlerde İngiltere gibi ülkeler kontrolsüz vaka artışlarını virüsün mutasyonuna bağlayarak açıklamaya çalışmaktadır. Salgın gelişmiş olduğunu iddia eden, geri kalmış olduğunu sanılanı eşitledi. Ülkemizde de Ekim’in ikinci yarısından itibaren hızlı bir vaka artışı baş gösterdi.
İnancımız bize her darlıktan sonra bir genişlik olduğunu söylüyor. İnanıyorum ki bugün, Millet olarak, bu darlık zamanından genişlik günlerine geçişimizin habercisi olacak. pic.twitter.com/W3AHKXFTPh
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) December 24, 2020
Hastanelerimiz yoğun bakımlarımız yükü kaldırmada zorlanmaya başladı. Birçok ilde yüzde 100’e varan artış oldu. Yaygın genel tedbirler hayata geçirildi. Salgının seyrine göre illerimizde tek tek değerlendirme yapılarak yerel imkanların seferber edildiği, filyasyon ekip sayılarının arttırılması yanında yaygın temaslı takibin yapıldığı bir dönemi yaşadık.
Dünya virüsün mutasyonuyla ilgili tedbirlere yoğunlaşmış durumdadır. Biz de tedbirleri vakit geçirmeden uyguladık. Bilinmelidir ki bu mutasyon Eylül ayından beri mevcut. Koronavirüs damlacık enfeksiyonla bulaşan bir hastalık. Mutasyon çarpan etkisi yapabilir. Ancak mutasyon ve varyasyonlar düzenli olarak taranmaktadır.
Ayrıca ülkemizde devam eden aşı çalışmalarından önde giden üç tanesi inaktif aşılardır. Bununla birlikte ülkemizde 2 aşı adayımız insan deneyleri safhasına ulaşmıştır. Benzer şekilde virüs benzeri parçacık temelli aşımız da insan deneyleri safhasındadır.
Başından beri Türkiye’de klinik çalışması olan kendi insanımızda etkisi gösterilmiş bir aşıyı kullanmak istediğimiz aşıyı kullanmayı beyan ettik. Klinik çalışmaların somut neticelerini bekleyip, harekete geçmek için uğraş verdik. İnaktif aşımızın faz 3 çalışması başarıyla sürmektedir. Aşılanan gönüllülerin ister gerçek, ister plasebo aşıyla aşılansın hastalığa yakalanıp, yakalanmayacağı gözlemlemektedir. Kurumumuzda çalışmanın ara sonuçlarını Bilim Kurulumuza sunmuştur. Bilim Kurulumuzun değerlendirmeleriyle aşımızın ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımıza gösterdiği etkiden emin olduk. Çalışmayı yürüten hocalarımız birazdan detayları paylaşacaktır.
En son Uğur hocayla 5-6 kez görüştüğümüzü söyleyebilirim. Uğur hocayla bu sorunu kısmen aştığımızı söyleyebilirim. Sözleşmenin miktarıyla üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabileceklerini belirten bir maddeyi koymaya karşılıklı razı olduk. Yani sözleşme miktarından daha fazla bir sorumluluk taşımama noktasında ısrarlı olduklarını, bunu aşmamızın mümkün olmadıklarını ifade ettilerk. Biz de sözleşmenin miktarınca sorumluluk alınabileceğini belirterek bu aşıyı yapabileceğimizi konuşmuş olduk. Mart ayı sonuna kadar 4,5 milyon ve opsiyonel olarak 30 milyon kadarı Ocak veya Şubat ayında söz konusu olabileceğini görüşmüş olacağız. Mart sonuna kadar 4,5 milyon, opsiyonel olarak 40 milyona kadar aşının sözleşmesi netleşmiş oldu. Bu gece veya yarın imzalanmış olur. Bu aşının da yaygın bir şekilde imkanlar ölçüsünde kullanmayı sağlıyor olacağız.
Pfizer’le ilgili aşı fiyatının dünyada birçok ülkeye satılan fiyattan daha aşağıya olduğunu söyleyebilirim. Firmanın açıklamak istemediği için söylemiyorum. Ama dünyada satılan fiyatlardan daha aşağıda olduğunu bilelim. Benzer şekilde Sinovak da fiyatın açıklamamızı ama dünyaya satılan rakamlardan düşük olduğunu özellikle belirtmiş olalım. Biz dünyadan daha ucuza hem Sinovak hem Pfizer aşısını almış olacağız. Bu aşıları alırken de direk firmaların kendileriyle görüşmüş oluyoruz.
Aşı zorunlu değil demiştik. Doğrusu aşının zorunlu olarak yapılmasından yana değiliz. Biz ikna ederek bu aşının yapılması gerektiğine inanıyoruz. Kendim de sağlık çalışanlarıyla birlikte ilk aşıyı yaptıran kişi olacağım.