Ana Sayfa Manşet KOBİ’lerde Entegrasyonun ve Sinerjinin Önemi

KOBİ’lerde Entegrasyonun ve Sinerjinin Önemi

Tevfik Bulut

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) ülke ekonomisindeki payına dikkat çekmek ve KOBİ’lere ilişkin verilerin tek bir bülten altında derleyerek erişilmesini kolaylaştırmak amacıyla hazırlanan “Türkiye’nin KOBİ’leri Bülteni” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından 26 Aralık 2020 tarihinde yayımlanmıştır. Bu çalışma kapsamında Türkiye’nin KOBİ’leri Bülteni’ne geçmeden önce KOBİ ve KOBİ kategori tanımlarının verilmesi konu hakkında temel bir farkındalık oluşturulması açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. KOBİ ve KOBİ kategori tanımlarına yer verildikten sonra adı geçen bülten içerisinde yer verilen istatistiklerden öne çıkanlar ele alınmıştır.

KOBİ, 250 kişiden az çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 125 milyon lirayı aşmayan ve yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimlerdir. KOBİ’ler üç kategoride sınıflandırılmaktadır.

  • Mikro işletme: 10 kişiden az çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri 3 milyon lirayı aşmayan işletmelerdir.
  • Küçük işletme: 50 kişiden az çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri 25 milyon lirayı aşmayan işletmelerdir.
  • Orta büyüklükteki işletme: 250 kişiden az çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri 125 milyon lirayı aşmayan işletmelerdir.

Türkiye’nin KOBİ’leri Bülteni’nde yer alan istatistikler kapsamında 1-9 çalışanı olan şirketler mikro, 10-49 çalışanı olan şirketler küçük, 50-249 çalışanı olan şirketler orta ve 250 ve üzeri çalışanı olan şirketler büyük ölçekli şirket olarak değerlendirilmiştir. Adı geçen bültene göre öne çıkan bulgular şöyledir:

  • Türkiye genelinde 2019 yılında toplam girişim sayısı 3 milyon 228 bin olurken, KOBİ’lerde girişim sayısı 3 milyon 223 bin olmuştur. KOBİ’ler toplam girişimlerin %99,8’ini oluşturmaktadır. Türkiye genelinde ve KOBİ ölçeğinde girişim sayısı 2018 yılına göre %2,2 artış göstermiştir.
  • KOBİ’lerde girişimler sektörlere göre incelendiğinde, faal olan girişimlerin en çok “toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı” sektöründe faaliyet gösterdiği görülmektedir. 2019 yılında sektör Türkiye’deki KOBİ girişimlerinin %36,3’ünü oluştururken, geçen yıla göre sektörün payı %2,5 artmıştır.
  • KOBİ’lerde istihdam 2019 yılında bir önceki yıla göre %13,3 azalarak 11 milyon 548 bine gerilemiştir. Türkiye genelinde istihdam ise aynı dönemde %3,1 azalarak 15 milyon 657 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. 2019 yılında KOBİ’ler toplam istihdamın %73,8’ini oluşturmuştur. KOBİ’lerde istihdamın en yüksek olduğu sektör “toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı” sektörüdür. 2019 yılında KOBİ’lerin sektördeki istihdam payının %27,5 olduğu görülmektedir. Sektörde çalışan sayısı ise geçen yıla göre %7 azalmıştır. Toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörünü; %23,1 ile imalat, %10,5 ile inşaat sektörleri takip etmiştir.
  • Türkiye genelinde 2019 yılında personel maliyeti 697 milyar TL olurken, KOBİ’lerin personel maliyeti 385 milyar TL olmuştur. KOBİ’lerde personel maliyeti 2018 yılına göre %16,5 oranında artış göstermiştir. KOBİ’lerde personel maliyeti sektörlere göre incelendiğinde, “imalat” ve “toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı” sektörleri personel maliyetlerinin en yüksek olduğu sektörler olarak öne çıkmaktadır.
  • 2019 yılında Türkiye’deki işletmelerin yıllık cirosu 8.941 milyar TL olurken, toplam cironun yüzde 64,5’ini oluşturan KOBİ’lerin toplam yıllık cirosu 5.766 milyar TL olmuştur. KOBİ’lerde 2019 yılı cirosu bir önceki yıla göre %14,5 oranında artarken Türkiye geneli işletmelerin yıllık cirosu %14,3 artmıştır. KOBİ’lerin toplam cirosu içerisindeki en yüksek payı %53,6 ile “toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı” sektörü oluşturmaktadır. Sektörün yıllık toplam cirosu 2018 yılına göre %17,9 artmıştır. Sektörü, 1.088 milyar TL ciroyla imalat sektörü takip etmiştir. İmalat sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin toplam cirosu geçen yıla göre %12,5 artmıştır.
  • 2019 yılında Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların toplam üretim değeri 5.306 milyar TL olurken, KOBİ ölçeğindeki firmaların toplam üretim değeri 2.921 milyar TL olmuştur. KOBİ’ler, Türkiye geneli toplam üretim değerinin %55,1’ini oluşturmaktadır. Türkiye genelinde üretim değeri 2018 yılına göre %12,2 artarken, KOBİ’lerin üretim değeri aynı dönemde %9,9 artış göstermiştir. KOBİ’lerde girişim sayısı başına düşen üretim değeri, 2009 yılında 235 bin TL iken pozitif eğilim göstererek 2019 yılında 906 bin TL seviyesine kadar yükselmiştir. Ancak Türkiye geneli girişim sayısı başına düşen üretim değeri ile kıyaslandığında KOBİ ve toplam girişim sayısına başına düşen üretim değeri arasındaki fark son yıllarda belirgin şekilde artmıştır.
  • KOBİ’lerde üretim değeri en fazla olan sektörün 993 milyar TL üretim değeriyle “imalat” sektörü olduğu görülmektedir. İmalat sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin üretim değeri 2018 yılına göre %11,4 artmıştır. İmalat sektörünü 440 milyar TL üretim değeriyle “toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı” sektörü takip etmiştir. Sektörde yer alan KOBİ’lerin üretim değeri geçen yıla göre %14,5 artış göstermiştir.
  • 2019 yılında ihracat yapan 84 bin girişimin yüzde 60,8’i mikro ölçekli, yüzde 27,1’i küçük ölçekli ve yüzde 9,5’i orta ölçekli şirketlerden oluşmaktadır. 2019 yılında Türkiye genelinde toplam ihracatın yüzde 43,7’sini (79 milyar $) büyük ölçekli şirketler gerçekleştirmiştir. Mikro ölçekli şirketlerin ihracat değeri 34,8 milyar $, küçük ölçekli şirketlerin değeri 34 milyar $ olmuştur. Orta ölçekli şirketler ise en düşük pay ile ihracatın yüzde 18,2’sini (32,9 milyar $) gerçekleştirmiştir.
  • KOBİ’lerde girişim sayısı başına düşen ihracat değeri, 2018 yılında 1 milyon 298 bin $ olurken, 2019 yılında 1 milyon 241 bin $ seviyesine gerilemiştir. Benzer düşüş eğilimi Türkiye genelinde de görülmektedir.
  • 2019 yılında KOBİ’ler ihracatın yüzde 56,3’ünü gerçekleştirmişlerdir. KOBİ’lerde toplam ihracat değeri 101,8 milyar $ olmuştur. 2018 yılından 2019 yılına KOBİ’lerin ihracattan aldığı pay 0,6 puan artış göstermiştir. Aynı dönemde ihracat 5 milyar $ artmıştır. 2019 yılında KOBİ’lerde ihracatın yüzde 64,5’i ticaret sektöründe, yüzde 31,3’ü sanayi sektöründe ve yüzde 4,2’si diğer sektörlerde faaliyet gösteren firmalar tarafından yapılmıştır. Son 6 yılda ticaret sektöründeki KOBİ’lerin ihracattaki payında artış eğilimi görülmektedir.
  • 2019 yılında Türkiye genelinde toplam ithalatın 62,3’ünü (130,9 milyar $) büyük ölçekli şirketler gerçekleştirmiştir. Orta ölçekli şirketlerin ithalat değeri 32,9 milyar $, küçük ölçekli şirketlerin ithalat değeri 25,4 milyar $ olmuştur. Mikro ölçekli şirketler ise en düşük pay ile ithalatın %10,2’sini (21,4 milyar $) gerçekleştirmiştir.
  • 2019 yılında KOBİ’ler ithalatın yüzde 37,7’sini gerçekleştirmişlerdir. KOBİ’lerde toplam ithalat değeri 79,3 milyar $ olmuştur. 2018 yılından 2019 yılına KOBİ’lerin ithalattan aldığı pay 0,6 puan artış göstermiştir. Aynı dönemde ithalat 4,3 milyar $ azalmıştır.
  • 2019 yılında KOBİ’lerde ithalatın yüzde 61,2’si ticaret sektöründe, yüzde 27,6’sı sanayi sektöründe ve yüzde 11,1’i diğer sektörlerde faaliyet gösteren firmalar tarafından yapılmıştır. Son 6 yılda sanayi sektöründeki KOBİ’lerin ithalattaki payında azalış, diğer sektörlerdeyse artış görülmektedir.
  • 2019 yılında sanayi sektöründe KOBİ’lerin toplam ithalattan aldığı pay yüzde 19,5 ve KOBİ’lerin toplam ithalatı 21,9 milyar $ olmuştur. Son bir yılda sanayi sektöründe KOBİ’lerin ithalatı 1,7 milyar $ azalmıştır.
  • 2019 yılında orta ölçekli şirketlerin toplam nakdi kredi tutarı 242,2 milyar TL, küçük ölçekli şirketlerin nakdi kredi tutarı 193 milyar TL ve mikro ölçekli şirketlerin toplam nakdi kredi tutarı 180,2 milyar TL’dir. Böylelikle KOBİ’lerin toplam nakdi kredi tutarı 615,4 milyar TL olmuştur. Orta ölçekli şirketlerin nakdi kredi tutarı, KOBİ niteliğindeki şirketlerin toplam nakdi kredi tutarı içinde yüzde 39,4 ile en yüksek paya sahiptir. 2019 yılında mikro ölçek niteliğindeki 2,6 milyon, küçük ölçek niteliğindeki 417 bin ve orta ölçek niteliğindeki 127 bin şirket nakdi kredi kullanmıştır.
  • 2019 yılında internet erişimine sahip olan girişimlerin oranı küçük ölçekli işletmelerde yüzde 94,2, orta ölçekli işletmelerde ise yüzde 97,8’dir. Girişimlerin internet bağlantı tipleri olan geniş bant bağlantı, sabit geniş bant bağlantı ve mobil geniş bant bağlantı kullanım oranları küçük ölçekli işletmeler için sırasıyla yüzde 94,1, 92,2 ve 68,7; orta ölçekli işletmelerde ise sırasıyla yüzde 98,7, 98,5 ve 77,6’dır. 2019 yılında kendi web sitesi ya da uygulaması üzerinden sipariş alan girişimlerin oranı küçük ölçekli işletmeler için yüzde 74,4; orta ölçekli işletmeler için yüzde 85,6’dır. Farklı girişimlerin satış yapabildiği online mağazalar ve pazar yerleri ile mobil uygulamalar üzerinden sipariş alan girişimlerin oranı küçük ölçekli işletmeler için yüzde 56,6; orta ölçekli işletmeler için yüzde 52,2’dir.

Öne çıkan bulgulardan KOBİ’lerin oranının toplam girişimler içerisinde oranının neredeyse %100’e yakın olması son yıllarda bilinen ve süregelen bir gerçektir. KOBİ’lerin ekonomiler içerisindeki üretken gücü ve istihdam katma değeri sadece ülkemizde değil aynı zamanda dünyada da önemli bir yere sahiptir. Ancak KOBİ’leri değerlendirirken sınıflandırma kategorilerinin toplam girişimler içerisindeki oranı daha da kritik bir rol oynamaktadır özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülke ekonomileri için. Türkiye’de KOBİ’lerin oranının %99,8 düzeyinde olması, diğer taraftan 250 ve üzeri çalışanı olan büyük ölçekli işletmelerin oranının aslında %100 -%99,2=%0,08 düzeyinde olduğunu göstermektedir. Yani ortaya çıkan sonuç basit matematikle ifade edilecek olursa Türkiye’de büyük ölçekli işletmelerin oranı sadece 10 binde 8’dir. Daha da bu sonucu açıklayıcı hale getirirsek her 10 bin firmadan 8’inin ancak büyük ölçekli işletme olduğunu söyleriz. Bu durum rekabetçi olmayı ve ölçek ekonomilerinden yararlanmayı amaç edinen veya edinecek ülke ekonomileri için arzu edilen ve istenen bir durum değildir. Elbette bu durumun nedenleri arasında iç ve dış kaynaklı yatırım ortamını olumsuz etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Diğer taraftan 2019 yılında KOBİ sayısının 2018 yılına göre artış %2,2’lik bir artış göstermesi elbette sevindiricidir. Ancak bu artışın hangi KOBİ sınıfından ve hangi sektörden geldiği daha da önemlidir. Bununla birlikte belirlenen sınıftaki KOBİ’lerin teknoloji düzeyi de ayrı bir önem arz etmektedir. Diğer bir ifadeyle KOBİ’lerde sayısal çoğunluktan ziyade nitelikli çoğunluğa önem vermek zorundayız eğer ülke ekonomisini daha stabil ve daha üretken ve daha rekabetçi hale getirmek istiyorsak. Bunu da ancak yenilikçi ve kritik teknolojilerin firmalar tarafından benimsenmesi ve benimsetilmesine bağlıdır. Tabi burada ülkemizde KOBİ’lerin oranın bu denli yüksek olması, KOBİ’lerin ortak çalışma ve birlikte büyüme algısının düşük olması aynı zamanda sosyolojik de bir problem olduğu algısını bende uyandırmaktadır. Örneğin, en azından benim bildiğim ve kültürel olarak kodlarımıza işlemiş bir atasözü niteliğindeki bir söylemi ifade edeyim: “Ortak atın beli kırık olur.”. Bu tür söylemlerde paradigma değişikliği oluşturmak şart eğer birlikte çalışmak ve büyümek istiyorsak. Nitekim ülke ekonomilerinde büyüme trendinin düştüğü, rekabetin ise her geçen gün daha da artarak acımasız bir hal aldığı piyasa ekonomilerinde ortak çalışmak ve birlikte büyümek kaçınılmaz bir realite olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira kültürümüzde birlikte hareket etme olgusunu farklı şekillerde dile getiren atasözleri de mevcuttur. Bu atasözlerinden biri de “Birlikten kuvvet doğar.”. Ancak biz bu atasözünü sanırım daha çok ulusal güvenlik ve dayanışma konuları söz konusu olduğunda uygulamaya koyuyoruz. KOBİ ölçeğinde bu atasözünü ele alırsak firmalara neler sağlayabileceğini gelin birlikte ele alalım.

  • Malum yapboz oyununu, diğer bir ifadeyle puzzle’ı hepiniz bilirsiniz. Yapboza parça bazında baktığınızda sizin için anlamlı bir resim ortaya koymaz. Yani parça bazlı baktığınızda aslında bir şey ifade etmez. Ancak bu parçaları bir araya getirdiğinizde ortaya anlamlı bir resim çıkmaktadır. Yani aslında burada biz bir sinerjiden bahsediyoruz. Sinerji, Yunancada “birlikte çalışmak” anlamına gelir. Bu nedenle, bu kelimenin uygulamaya geçirilmesi için iki şartın karşılanması gerekir. Birincisi, herhangi bir sinerjide birden fazla unsurun yer alması gerekir. İkincisi, unsurların birlikte bir şeyler yapması, ortak bir hedefe doğru hareket etmesi gerekir. Sinerjide bütün, parçaların toplamından daha büyük olacaktır. Matematiksel olarak biz buna 2 + 2 = 5 diyebiliriz. İşte tam da bu noktada firmalar bir araya gelir de birlikte çalışarak ve şirket evlilikleri yaparak büyüme gayreti içerisinde olurlarsa birbirlerinin temel yetkinlik ve becerilerden yararlanarak daha rekabetçi ve daha güçlü olacaklardır. Esasında ülkemiz de 2023 hedefleri kapsamında piyasa değeri en az 1 milyar dolar olan 10 Turcorn oluşturmak istiyorsa KOBİ’ler arasında bu tür yapılaşmayı teşvik etmek zorundadır. Ülkemizde henüz bir unicorn, Türkçe ifade edecek olursak bir Turcorn bulunmamaktadır. Bu noktada devlet tarafında mevzuat düzenlemeleri ve derinlemesine analizler yapılarak benzer sektörlerde faaliyette bulunan gelecek vaat eden firmalara birbirlerine entegre olma yönünde teklif götürülebilir ve bu kapsamda bu firmalara özel teşvikler sunulabilir. Tabi burada farklı sektörlerde faaliyette bulunan sektörlerde de entegrasyon söz konusu olabilir. Ancak bu durum beraberinde insandakine benzer olarak doku uyuşmazlığı riskini getirebilir. Ancak bu mümkündür ve örnekleri de çokça vardır. Burada önemli olan birbirine entegre olan firmaların orta ve özellikle uzun vadede sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır.
  • Doğan KOBİ’lerin sayısının artması güzel ancak piyasaya yeni girdiğinden günümüz rekabet şartlarında hayatta kalması oldukça zordur. Genellikle bu firmaların hayatta kalmasında ilk 5 yıl kritik düzeyde belirleyici olmaktadır. Firmaların hayatta kalması için bulunduğu pazarın doygunluğa ulaşmamış olması, diğerlerine göre daha iyi ürün veya hizmet çeşitlendirmesi yapması ve maliyet liderliği stratejini benimsemesi gerekmektedir. Burada maliyet liderliği stratejisini firmaların benimsemesi için firmaların belirli bir büyüklüğe ulaşarak ölçek ekonomilerinden yararlanması gerekmektedir. Bu durum mikro ve küçük ölçekli firmalar için oldukça zordur. Günümüzde artık firmaları daha seçici ve bilgiye her an ulaşabilen bir müşteri kitlesi karşılamaktadır. Dolayısıyla firmalar bu noktada hem yenilikçi hem de maliyetleri düşürerek hareket etmek zorunda kalmaktadır. Bu nedenle KOBİ’lerin belirli sektörlerde faaliyette bulunan kurumsallaşmış firmalarla entegrasyon yoluna gitmesi birbirlerinin göreceli üstünlüklerinden yararlanarak rekabet etme gücünü artıracaktır. Küçük işletmelerin ölçeğinden dolayı büyük işletmelere göre değişime daha hızlı adapte olabilme ve hızlı tepki verebilme özelliği olduğu bilinmektedir. Yani burada firmaların küçük ve büyük olmasının avantajları ve dezavantajları vardır. Bahsedildiği üzere firma büyük olursa maliyet liderliği stratejisini küçük firmalara göre daha etkin yürüterek daha fazla rekabet avantajına sahip olur.
  • KOBİ’lerin doğum ve özellikle ölüm nedenlerinin Türkiye gerçekleri dikkate alınarak modern yönetim teorilerinden biri olan popülasyon ekolojisi perspektifinden ele alınmasının veriye dayalı politika geliştirilmesi bağlamında oldukça faydalı olabileceğini düşünüyorum.

Diğer taraftan firmaların öğrenen örgütlere dönüşmesi ve bu firmalarda liderlik tipi olarak dönüşümcü liderliğin benimsenmesi değişime ve rekabet ortamına adapte olması bağlamında firmalara önemli avantaj sunabileceği düşünülmektedir.

Son yıllarda Türkiye’nin sanayi devrimi de olarak bilinen Milli Teknoloji Hamlesi’nin benimsenmesi, kalkınma planlarında kritik teknolojilere yer verilmesi, dijital yetkinlik ve dönüşüm merkezlerinin açılması, dijitalleşmeye öne çıkaran konu alanlarında teşviklerin verilmesi, savunma sanayinde gerçekleştirilen atılımların olması ülkemiz adına onur ve gurur verici gelişmelerdir. Ancak diğer ülkelerdeki gelişmelere bakıldığında görülüyor ki daha fazlasına, daha fazla çalışmaya ve her zamankinden daha fazla verimliliğe ve şeffaflığa, kurumlar arasında eşgüdüme ve senkronizasyona ve veriye dayalı politika geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Burada ele alınan bulguların sadece bir kesiti üzerinden yorumlarda bulunmaya çalıştım. Zaman kısıtından dolayı yorumlanmayan diğer bulgular da elbette farklı bakış açılarından ele alınabilir.

Faydalı olması ve farkındalık oluşturması dileğiyle.

Bilimle ve teknolojiyle kalınız.

Tevfik Bulut

https://tevfikbulut.net/

Sosyal Araştırma Yöntemleri Bilim Uzmanı
& Sanayi ve Teknoloji Uzmanı

Not: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz veya kopyalanamaz.

Yararlanılan Kaynak