Biliyorsunuz bi şehir hastanesi efsanesidir gidiyor. Bu yeni, tam teşekküllü ve tam donanımlı hastanelere karşı olmak anlaşılabilir bir durum değil. Bu hastanelerin hizmete başlaması kovid pandemisine denk gelince iyi ki düşünülmüş, iyi ki yapılmış takdirini de aldı. Bu konu o kadar tartışıldı ki, şehir hastanelerine karşı çıkanların neler dediği de meraklısının malumu. Ne diyorlar;
Bu sistem Avrupa’da denendi terk edildi. En fazla yatırım İngiltere’de yapıldı, onlar da vazgeçtiler. Tecrübelerinden faydalanmak lazım, neden vazgeçtiler acaba. Kısaca belirtmek gerekirse işletme maliyetleri çok yüksekmiş. Yani bir başka ifade ile sürdürülebilir değillermiş. Milli geliri kat be kat bizden yüksek ülkelerin baş edemediği maliyetler ile biz nasıl baş edeceğiz. Gerçekten öyle mi rakamlara bakmak lazım.
Sağlık Bakanlığı, 2020 yılına ilişkin mali tabloları yayımladı. Buna göre, bakanlık, şehir hastanelerine 2020 yılında 5 milyar 516 milyon TL kira bedeli, 3 milyar 223 milyon TL hizmet bedeli ile toplamda 8 739 milyon TL ödedi.
Sağlık Bakanlığı’nın 2020 yılı toplam giderleri 58,5 milyar TL olurken, bu rakamın yüzde 15’i şehir hastanelerine gitti. Bu harcamanın şehir hastaneleri dışında kalan dökümü ise şöyle; personel giderleri 27,5 milyar TL, SGK primi giderleri 6,2 milyar TL, mal ve hizmet alımı giderleri 19,3 milyar TL, aşılama hizmeti giderleri 1,8 milyar TL.
Bu rakamların ne ifade ettiği üzerine bir hesap yapalım. Hizmetteki şehir hastanelerinin toplam yatak kapasitesi 17 430. Basit bir hesaba göre şehir hastanelerine yatak başına kira için 316 bin TL, hizmet için yatak başına 185 bin TL, toplamda yatak başına 500 bin TL ödenmiş oluyor.
Hizmet için ödenen rakam, PAÜ hastanesi bütçesi üzerinden yaptığım hesaba göre yüksek değil. Zaten bu ödemenin kaynağı her hastane için olduğu gibi Sosyal Güvenlik Kurumu. Üzerinde durulması gereken konu kiralama rakamı.
Sağlık bakanlığına ait hastanelerin, kiralanan şehir hastaneleri de dahil toplam yatak sayısı 140 bin. Sağlık bakanlığının mal ve hizmet alımlarının hemen tamamı mevcut yatak kapasitesini işler durumda tutmak için harcanır. Şimdi 19,3 milyar TL gideri şehir hastaneleri dışında kalan yatak sayısına böldüğümüzde yatak başına gider 158 bin TL çıkar.
Bu hesaba göre Şehir hastanelerinden kiralanan her bir yatak için 316 bin TL ödenirken, sağlık Bakanlığının işlettiği hastaneler için yatak başına 158 bin yetiyor. Tamı tamına iki katı. Aradaki farkın izahını yapmaya çalışalım;
Cumhurbaşkanlığının 2021 yılı programına göre Türkiye’de 10 bin kişiye düşen yatak sayısı 28,6 oldu. Bu oran 45,3 ortalamaya ulaşan OECD ülkelerinin çok gerisinde. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde ise 10 bin kişiye ortalama 50,5 yatak düşüyor. Yani bizim daha yatak sayısını artırmaya ihtiyacımız var. Bu bakımdan kira bedellerine yatak sayısını artırma amaçlı yapılan yatırımların maliyeti gibi bakılabilir, ancak şehir hastanelerinin yapıldığı illerde bazı hastanelerin kapatıldığını görüyoruz. Yani yatak kapasitesini artırmaktan ziyade yenilemek gibi bir durum söz konusu. Bu durumda fayda maliyet analizine geliyoruz ve bu kira bedelleri, karşılığı alınamayan ekstra maliyet olarak karşımıza çıkıyor.
Hatırı sayılır bir nüfus için, yürüme mesafesinde olan kadim hastanelerin kapısına kilit vurmayalım, OECD ülkeleri ile aramızdaki farkı kapatmak üzere yatak kapasitemize ilave edelim diye düşünüyorum.
Prof Dr Bülent Topuz
PAÜ KBB AD