Dünyamız, resmi kayıtlara göre 2019 yılı Aralık ayından bu yana, kısa sürede mesafeleri aşarak tüm ülkelere yayılan Covid-19 Pandemisi’nin gölgesinde yaşıyor. Ülkemizde ise 11 Mart’ta ilk vaka’nın görülmesinden bu yana 1 yıla yakın bir süre geçti.
Eko-sistemin sağlığına bütüncül bir perspektifle yaklaşan; insan, toplum ve doğa yararına sağlık sistemini savunan demokratik bir meslek örgütü olarak 19-21 Şubat 2021 tarihleri arasında “Pandeminin Gölgesinde Sağlık ve Eczacılık” ana teması ile gerçekleştirdiğimiz Kongremizde 1’inci yılında Covid-19 salgınını tüm boyutlarıyla değerlendirme imkânı bulduk. Farklı disiplinler arasında bakışımı esas alan Kongremizde 17 oturumda tıp, eczacılık ve sosyal bilimler alanlarından 51 yetkin konuşmacı katılarak düşünce dünyamızı zenginleştirdiler. Zoom, youtube, facebook ve twitter gibi farklı kanallardan yayınlanan Kongremize 3500 kişi kayıt yaptırdı, 15.000’e yakın kişi izleyici olarak farklı oturumlara katıldı.
Kongremizde;
- Covid-19 Pandemisinin ekonomik ve siyasal bağlamda dünya düzenini nasıl yeniden şekillendireceğini,
- Bireysel ve toplumsal ruh sağlığımız üzerindeki etkilerini,
- İklim krizi ve Covid-19 arasındaki neden-sonuç ilişkilerini,
- Salgından çıkışta umut olan Covid-19 aşılarını, bu aşıların küresel düzeyde yaygın, adil ve ücretsiz dağılımını,
- Bir olağandışı hâl olarak Covid-19 Pandemisi’nde sağlık ve ilaç hizmetlerini,
- Veri mahremiyeti ve kişisel sağlık verilerinin korunmasını
- Birinci basamak sağlık kuruluşu olarak eczanelerin, halkın en yakın sağlık danışmanı eczacıların salgınlarla mücadeledeki rolünü, güvenli ilaç kullanımı yönetiminde, koruyucu sağlık hizmetlerinde, yaygın aşılama ve test yapılmasında eczacıların ne tür yeni fonksiyonlar üstlenebileceğini
etraflı bir biçimde masaya yatırdık.
Yıllardır eczanelerden sunulmasının halk sağlığını korumak açısından büyük önem taşıdığını dile getirdiğimiz Gıda takviyeleri ve geleneksel bitkisel tıbbi ürünlerin Covid-19 Pandemisi’nde kullanımını, söz konusu ürünlere talepte bu dönem yaşanan büyük artış nedeniyle eczane rafı taklidi yapan marketlerden yaygın satışına başlanmasının risklerini bir kez daha gözler önüne sermeye çalıştık. Buradan hareketle reçetesiz ilaç kategorisinin genişletilmesi ve ilaçta reklamın serbest bırakılması adımlarının yaratacağı sorunlara dikkat çekmek istedik.
Dünya ve Türkiye ekonomisini sarsan pandeminin eczane ekonomilerine ve ilaç-eczacılık sektörüne yansımalarını sektör temsilcileri ile tartıştık.
Önceki yıllarda gerçekleştirdiğimiz pek çok Kongrede olduğu gibi bu Kongremiz de uluslararası katılımlı bir nitelik taşıyordu. Dünya Eczacılık Federasyonu Başkanı Ecz. Dominique Jordan Kongremizin açılış seminerini vererek bizleri onurlandırdı. Dünya Eczacılık Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Catherine Duggan Avrupa Birliği Eczacılık Grubu 2021 Yılı Başkanı Ecz. Alain Delgutte, Amerikan Eczacılar Birliği Ekip Şefi Ecz. Mitchel Rothholz, Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi Program Yöneticisi Prof. Dr. Toker Ergüder uluslararası sağlık ve eczacılık örgütlerinin Covid-19’a bakış açılarını, mücadelelerini ve gelecek öngörülerini bize aktardılar.
Ayrıca 2020 yılı başında kurulan Türk Eczacıları Birliği Kadın Eczacılar Çalışma Grubu’nun düzenlediği oturumda eczacılıkta toplumsal cinsiyet eşitliğini, mesleğimizin yarıdan fazlasını oluşturan kadın eczacıların güçlendirilmesinin zorunluluğunu, söz, karar ve temsil mekanizmalarında aktif bir biçimde yer almasının yollarını tartışmaya açtık.
Türk Eczacıları Birliği Gençlik Komisyonumuz pandeminin eczacılık eğitimine etkilerini ele aldı; Kamu ve Özel Sektör Eczacıları Komisyonumuz ise pandemi sürecinde kamu ve hastane eczacılarımızın hizmet sunum şekillerini, çalışma koşullarını ve yaşadıkları sorunları otopsisini çıkardılar.
Nihayet mesleki varlığımızın temeli ve geleceğimizin teminatı olan meslek örgütlerinin dünü, bugünü ve yarınını tartıştığımız oturumda tam da pandemi devam ederken gündeme gelmiş akademik-demokratik meslek örgütlerinin yapısı ve işleyişlerine yönelik, kendi iradeleri dışında hayata geçirilen yasal düzenlemelerin mesleğin, meslektaşların ve toplumun yararını ortadan kaldıracak girişimler olduğunun altını çizdik.
Covid-19 pandemisi yerküremizin gördüğü ne ilk salgındır, ne de son olacaktır. Salgın hastalıkların tarihi bize salgınların birçok toplumsal değişime, kırılmalara yol açan ve onları hızlandıran en önemli etkenlerden biri olduğunu göstermektedir. İnsanlık bu salgınlardan yeni dersler çıkararak, yeni kavramlar ve yeni düşünüş biçimleri ile yoluna devam edebilmiştir. Bu salgın da; hayatın devam etmesi için, başta doğa-insan ilişkileri olmak üzere, pek çok alanda sorgulama yapmayı gerekli kılmaktadır.
Biz eczacılar uzun zamandır eczacılıkta değişimi ve eczacılığın geleceğini tartışıyoruz. Covid-19 pandemisi ile sağlık sistemi içerisindeki rollerimize salgın ve enfeksiyon hastalıkları ile mücadele gibi yeni roller ekleniyor. Halkın en kolay ulaşabildiği birinci basamak sağlık kuruluşu olarak eczaneler koruyucu sağlık hizmetlerinde, yaygın aşılamada ve güvenli testlerin uygulanmasında kritik bir görev üstlenebilir. Covid-19, dünyada pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizin sağlık sistemi içerisinde de eczacıyı ve eczaneyi doğru biçimde konumlandırmalarının önemini gözler önüne sermiştir. Bu bağlamda kamunun, nitelikli ilaç ve eczacılık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilirliği için birinci basamak sağlık merkezleri olan ancak ekonomik-finansal sorunlar başta olmak üzere pek sorunla boğuşmak durumunda kalan eczaneleri koruyacak ve güçlendirecek tedbirleri bir an önce hayata geçirmesi elzemdir. Kuşkusuz bu da herşeyden önce politika yapımında demokratik, katılımcı, kapsayıcı, Birliğimizi ve diğer akademik-demokratik meslek örgütlerini dikkate alan, gerçek paydaşlar olarak gören bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.
Diğer yandan pandemi ile birlikte herkesin birincil önceliğinin sağlık olması gerektiği çok net bir biçimde açığa çıkmıştır. Devletin temel görevlerinden biri halk sağlığını korumak ise, halkın yükselen sağlık kaygılarından yararlanmaya çalışan, asıl amacı sağlık değil ticari kâr olan, adeta pandemi fırsatçılığı yapan kişi ve kurumlara geçit verilmemelidir. Gıda takviyelerinin marketlerden satılması, reçetesiz ilaçların sayısının artırılması ve reklamının yapılabilir hale gelmesi örneklerinde olduğu gibi hekim ve eczacı denetimini devre dışı bırakacak her adım hem insan sağlığı hem sağlık sistemi için yeni riskler ve yeni bir yük demektir. Bu nedenle yapılacak her tür hukuksal-idari düzenleme kamu sağlığını koruma amacıyla yapılmalı, sağlığı tehdit eden girişimlere etkin müdahaleyi içeren yasal düzenleme ve tedbirler uygulamaya sokulmalıdır.
Pandemi sonrası daha iyi, daha yaşanabilir bir dünyanın imkânı ise, şu an aramızdaki fiziksel mesafeyi zorunlu olarak açarken sosyal mesafeyi kapatmaktan, gerek yerel gerek ulusal gerek küresel düzeyde dayanışmayı çoğaltmaktan, yeni dayanışma ağları ve bağlar kurmaktan geçmektedir. Kongremizin bu amaca hizmet eden platformlardan sadece birisi olduğuna inanıyor, sağlıklı günlerde yeniden yüz yüze bir araya geleceğimiz, birbirimize temas edeceğimiz günlerin yakın olması umudunu taşıyoruz.
Kongremizi dünyada ve ülkemizde salgınla mücadelede kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anısına ithaf ediyoruz.
KONGRE SEKRETERYASI,
YÜRÜTME VE BİLİMSEL DANIŞMA KURULLARI