W- Baxter Türkiye İnsan Kaynakları Ülke Müdürü Sn. Yıldız Akgün ile pandemi sürecinde insan kaynakları yönetimini görüşeceğiz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Y.A.– Merhaba, 1982 doğumluyum, evliyim ve iki kız çocuğu annesiyim. Henüz Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenci iken insan kaynakları alanında Adecco ve GlaxoSmithKline firmalarında staj yaparak erken yaşlardan itibaren çok istediğim bir alanda çalışmaya başladım. İnsan kaynakları alanında çok severek çalışıyorum. Bir kere başladıktan sonra bu alandan bir daha kopamadım. Medya, bankacılık ve ilaç gibi farklı sektörlerde artan sorumluluklar ile çalıştıktan sonra, dört yıl kadar önce Baxter Türkiye ekibine katıldım. Baxter Türkiye’nin İnsan Kaynakları Ülke Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak şirketimizde insan kaynakları alanındaki tüm süreçlerden sorumluyum. Son derece inovatif kasları olan ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe görev yapmak gerçekten harika bir his. Beni daima yeniliyor ve taze tutuyor.
W- Baxter’da insan kaynakları politikanızın temelinde ne var?
Y.A.- Baxter’da insan kaynakları politikamızın temelinde büyük bir bütünün parçası olan, ama kendi sorumluluklarının da bilincinde, farkındalığı yüksek liderler yetiştirmek yatıyor. Baxter çalışanları olarak her gün, hastalar başta olmak üzere, birçok paydaşımız için olağanüstü sonuçlar elde etmeye odaklanıyoruz. Bunun için müthiş bir gayret ve inançla çalışıyoruz. Biz de İnsan Kaynakları departmanı olarak ekip arkadaşlarımız için en iyi iş yerini ve çalışma ortamını oluşturmak üzere iş birliği yapıyoruz.
İnsan kaynakları stratejilerimizi belirlerken, başarımızın en temelinde çalışanlarımıza duyduğumuz inanç ve gösterdikleri olağanüstü özveriye olan gönülden bağlılığımız yatıyor. Bu duyguyu iş yaptığımız tüm alanlara yaymaya gayret ediyoruz. İnsan Kaynaklarında ekip arkadaşlarımızın her gün iyi hislerle, pozitif bir ortamda, tüm kaynaklarını ve potansiyellerini ortaya koyarak çalışmaları için gerekli altyapıyı ve duyguyu hazırlıyoruz. Baxterlı olmak demek hayat kurtarmak ve yaşam koşullarını iyileştirmek için keyifle ve başarı odağını hiç kaybetmeden çalışmak demek. Ekiplerimizin bu duyguyu unutmadan çalışmalarını önemsiyoruz.
W- Covid sürecinde insan kaynakları yönetimi anlamında neler yaptınız? Sizi zorlayan konular oldu mu?
Y.A.- Pandemi sadece Türkiye için değil, tüm dünya için beklenmedik ve bir o kadar da krizlerle dolu bir yıldı. Hepimizin enerjisini olumsuz etkileyen, hayatımızı müthiş bir belirsizlik içine iten, tarifi zor hislerin içinde sürüklendiğimiz bir zaman diliminden geçtik. Hala da geçmeye devam ediyoruz. Öte yandan İnsan Kaynakları olarak pandemi süresince Baxter’da yarattığımız olumlu hava ve yüksek enerji gerçekten eşsizdi. Mutlaka altını çizmek isterim ki pandemiyle mücadelede gösterdiğimiz dayanıklılık ve yönetim şeklimiz ile gurur duyuyorum.
COVID-19 salgını dünyada yeni başladığı sıralarda, daha henüz Türkiye’de başlamamış iken, aksiyon planlarımızı oluşturmuştuk bile. Çalışanlarımız ve ailelerinin sağlığını merkeze koyarak ilerledik. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü an itibarıyla sektöre öncü olduk ve derhal evden çalışma modeline geçtik.
Bu süreci yönetirken hiçbir şekilde ticari kaygılarla hareket etmedik. Çok açık yüreklilikle tamamen insan odaklı bir anlayışla ve gerektiğinde maddi kaybı göze alarak ilerledik. Yüz yüze saha ziyaretlerini iptal ettik. Altyapımız her zaman online iletişim platformlarının işletilmesine çok uygundu. Bu gücümüzü saha ekiplerimiz için hızla dijital tanıtım kanalları oluşturarak kullandık. Müthiş bir çeviklikle tüm ekiplerimiz yeni düzene hızla adapte oldu.
Maske ve benzeri koruyucu materyallerin piyasada bulunmadığı dönemde diğer ülkelerden koruyucu ekipmanlar getirterek tüm çalışanlarımıza ulaştırdık. Evden çalışma modelinde çalışanlarımızın konforu için gerekli ofis cihazlarını temin ettik. Her şeyin ötesinde, kendilerini güvende hissetmeleri için sürekli olarak bilgilendirmeler yaptık. Çalışanlarımızın evden çalıştıkları dönemde mesleki ve yönetsel gelişimlerine zaman ayırabilmelerini fırsat haline dönüştürdük. Yüz yüze yerine online eğitim ve gelişim programlarına odaklandık. Covid salgını dönemini küçülme değil, aksine yeni yatırımlar ile büyüme fırsatına çevirdik. Bu dönemi yatırım kaslarımızı kuvvetlendirdiğimiz bir süreç olarak geçirdik. Çevik iş yapma şeklimiz sayesinde dezavantajlı bir durumu hastalarımız, paydaşlarımız ve elbette ekiplerimiz için önemli bir fırsata çevirebildiğimiz için çok mutluyum.
W-İş-yaşam dengesi bu süreçte daha da önem kazandı. Bununla ilgili ne gibi adımlar attınız?
Y.A.- İş yerimizi, kültürümüzü ve performansımızı yeni bir çağa adapte olmak için dönüştürmek zorundayız. Değişimi sürekli kılmak önemli. Bu tüm sektörler için kaçınılmaz bir ihtiyaç. Özellikle bizim gibi genç çalışan kadrosunun yoğun olduğu şirketlerde iş-yaşam dengesi günden güne daha da çok önem kazanmakta. Bu denge salgın ile birlikte daha da kritik hale geldi. Salgın nedeni ile psikolojik yorgunluğu tüm insanlığın yaşadığı gibi biz de dönem dönem yaşadık. Bu durumla başa çıkabilmek için birçok aksiyon aldık. Toplantı sürelerinin gözden geçirilmesi, Cuma günlerinin tamamen toplantısız güne dönüştürülmesi, haftada bir saat tüm çalışanların katıldığı ve tamamen sosyalleşme ihtiyacının karşılanmasını amaçladığımız “Sohbet Muhabbet” oturumlarının eklenmesi attığımız ilk adımlar olarak sayılabilir. Buna ilave olarak çalışanların ve ailelerinin psikolojik destek alabilmeleri amacı ile online “çalışan destek hattı” inisiyatifini hayata geçirdik. Global kaynaklar ile yönetilen “fiziksel & mental sağlık ve iyiliğe yönelik programlara” Türkiye’den gönüllü olarak katılan ve uygulayan birçok çalışanımız oldu.
W- Kısa zaman önce gerçekleşen Eczacıbaşı satın alımından bahsedebilir misiniz?
Y.A.- Baxter Türkiye’de 2016 yılından bu yana Eczacıbaşı grubundan ayrı ve global yatırımcı kimliğiyle tek başına çalışmalarını sürdürmekte. O dönemlerde alınan ayrı ve tek bir yapı olarak Türkiye’de yatırımlarımıza devam etme kararlılığımız bizi bugün geldiğimiz noktaya taşıdı diyebilirim. O zamandan bu güne gelen bir sürecin sonucu olarak Eczacıbaşı İlaç’ta yer alan hastane ürünlerinin tamamen Baxter çatısı altında toplanması ile artık yıllardır hizmet verdiğimiz Nefroloji ve Yoğun Bakım ürünlerine ek olarak Biyocerrahi, Anestezi, Parenteral Beslenme ve Onkoloji gibi alanlarda da tedavi sunabiliyoruz. 1 Mayıs’ta tamamlanan bu satın alma süreci sonucunda Baxter Türkiye ekibi de %50 büyüdü. Bu ani sıçrama önümüzdeki günlerde çok daha güzel çalışmalara vesile olacak. Yeni projelerimiz ve daha da güçlenen Baxter Türkiye ekibiyle hekimlerimizin günlük pratiklerine yardımcı olurken, hastalarımızın sağlıklı bir yaşam sürmesi için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
W- Ekiplerin birbirini tanıması ve ekibin güçlenmesi adına ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?
Y.A.- Baxter ve Eczacıbaşı uzun yıllar iş ortaklığı yapmış ve birbirlerine dirsek teması ile çalışmış olan firmalar. Dolayısı ile ekipler içinde eski dostluklara ve aynı takımda çalışmış olan çalışanlara sıklıkla rastlıyoruz. Bu durum hem aramıza yeni katılan arkadaşlarımızın oryantasyonunu kolaylaştıracak, hem de adaptasyon süresini kısaltacak diye düşünüyorum. Baxter, kurum kültürü ile oldukça kurumsal, global firma olmanın getirdiği avantajları genlerinde taşıyan renkli bir şirket. Yeni ekibimiz ile halihazırda renkli olan yapımızın daha da renkleneceğine inanıyorum. Aramıza yeni katılacak arkadaşlarımızdan da alacağımız güçle ekibimizin büyük başarılara imza atacağına eminim.
W- Bu yılın ikinci yarısında Baxter’da İnsan Kaynakları olarak yeni projeleriniz var mı?
Y.A.- 2021 yılında İnsan Kaynakları süreçlerinde önceliği çalışanlarımızın ve ailelerinin pandemiden en az zararla çıkmaları konusuna veriyoruz. Konu ekiplerimizin ve ailelerinin sağlığı olunca asla risk almıyoruz ve almamaya da devam edeceğiz. Salgın ile birlikte iş yapış şeklimiz de zorunlu olarak değişiyor. Dijital kanalları eskisinden çok daha aktif kullanıyoruz. Evden çalışma modelinde ilk dönemde zorlanan bir grup çalışanımız oldu ise de zaman içerisinde çok daha kolay uyum sağladık. Ve salgın bittikten sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunu unutmamak lazım. Çalışanlarımızın talebinin eskisinden daha esnek/haftada 2-3 gün evden çalışma modeli olduğunu biliyoruz. Buna yönelik yeni çalışma modeline geçmek de iş planlarımız arasında yer alıyor.
W- Değerli Yıldız Hanım çalışmalarınızda başarılar dileriz