Prof.Dr.Ahmet R.Küçükusta yazısı:
DOKTORLAR İLAÇ YAZMA OTOMATI, HASTALARIN MİDESİ ÇÖP TENEKESİ DEĞİLDİR
Başta kardiyologlar olmak üzere kolesterol hapı (statin) yazan tüm hekimler hastalarına önce diyet ve egzersiz tavsiyesinde bulunduklarını ve buna rağmen kolesterol değerlerinde bir azalma olmuyorsa o zaman ilaç yazdıklarını söylerler ki bu “külliyen yalandır”.
Böyle bir uygulama yapan hekim sayısının yok denecek kadar az olduğunu, neredeyse tamamına yakınının hastanın yüzüne bile bakmadan laboratuar sonuçlarına göre ilaç yazdıklarına hem inanıyor hem de biliyorum.
Üstelik bu sadece bize has bir durum da değil.
USA’ da bir kardiyoloji merkezinin başkanı olan Iyad N. Daher’ in “yeni kolesterol kılavuzu” ile ilgili şu sözleri tüm dünyadaki “standart uygulamayı” gözler önüne seriyor:
“Doktorlar, bugüne kadar geleneksel olarak statin denilen kolesterol düşürücü ilaçları hastanın özellikle kötü kolesterol değerlerine bakarak yazdılar”.
Hastanın tamamına bakmak önemli bir değişiklik ve inanıyorum ki bu muhtemelen daha fazla insanın statin almasına yol açacak ama mutlaka da daha iyi sonuçlar alacağız”.
Evet, yeni kılavuz insanlara kolesterol seviyelerine göre ilaç yazılmasının doğru olmadığını bildiriyor ve bu gerçekten de doğru bir tavsiye.
Gelin görün ki “kılavuzun” esas amacı maalesef üzüm yemek yani bu doğruyu gündeme getirmek değil.
Niyet, bu doğrunun arkasına saklanarak hem daha fazla statin yazılmasını sağlamak hem de PCSK9 inhibitörleri gibi yeni kolesterol ilaçlarına kapı açmak.
Bir taraftan ilaç yazmak için risk eşiğini düşürerek bir taraftan da risk hesap cetvelinin “ayarlarıyla oynayarak” bunu gayet güzel de başarıyorlar.
Buna “doktorları aptal yerine koymak” denir
Kolesterol yüksekliğine göre ilaç yazmak doğru değilse, o zaman insanların yaşına, cinsiyetine, ırkına, sigara içip içmediğine bakarak doktorlara statin yazmayı dayatmak onları “aptal yerine koymaktan” başka bir şey değildir.
Şu saçmalığa bakın: Kılavuz, 50 yaşın üzerinde sigara içen bir erkeğe kolesterol seviyesi sınır değerden düşük olduğu hâlde riski 7.5’ tan yüksek çıktığı için statin tavsiye ediyor.
Bu, ilaç endüstrisinin daha fazla ilaç satmasını temin etmek için hem “doktorları aptal yerine koymak” ve hem de o kişinin “temel vücut ayarlarıyla oynamaktır”.
Doktorlar “ilaç yazma otomatı”, hastaların midesi “çöp tenekesi” değildir.
Doktorların eli statin yazmaya mahkûmdur
Bu, aslında biraz da böyle olması gereken bir durumdur.
BİR: Sadece doktorların değil halkın da gözü “kolesterolle” öyle bir korkutulmuştur ki, kolesterolü normal değerlerin çok az üzerinde olan birine statin yazmamak olacak bir şey değildir.
İKİ: Hekimlerin hastalarına uzun uzadıya beslenme tavsiyelerinde bulunmaları ve onları düzenli egzersiz yapmaya iknâ etmeleri de neredeyse imkânsız gibidir.
Bir defa tıp fakültelerinde “beslenme” mevzuunda bir ders yoktur, doktorlar bu bakımdan son derece yetersizdir.
Aslına bakarsanız modern tıbba göbeğinden bağlı bir doktorun beslenme nasihatinde bulunmaması hastanın hayrınadır.
Çünkü böyle birinin vereceği mesela “Sakın hayvani yağ, yumurta yeme; margarin ve bitkisel yağ ye” şeklindeki sadece bir yağ tercihi tavsiyesi bile hastanın kalp damar sağlığına sigaradan daha fazla zarar verir.
İkincisi de, bunları hastaya anlatmaya, onu bunları uygulamaya özendirmeye zamanları yoktur.
ÜÇ: Hastalar da bir hap içip her şeyi yemek içmek ve yan gelip yatmak varken bu tür “eziyetlere” iyi gözle bakmazlar.
Zaten araştırmalar da statin yazılan hastaların “Nasıl olsa ilaç alıyoruz” diye yediklerine içtiklerine hiç dikkat etmediklerini ve “kötü beslendiklerini” gösteriyor.
DÖRT: Kardiyoloji dernekleri, kolesterolü yüksek hastalara statin yazmayan doktorları “malpraktis” ile tehdit ederler ve hiçbir doktor da haklı olarak ilaç yazmama mesuliyetini almak istemez.
Dr. Daher’ in statin tedavisi alması gereken dört grubu tarif ettikten sonraki şu sözleri de ibreti âlemlik: “Bu dört kategoriden birine girmeyenler içinden de statin tedavisinden fayda görecekler olabilir ama bu her vaka için özel olarak karar verilmesi gereken bir durumdur”.
Anlaşılan o ki Dr. Daher de endüstri ile mükemmel ilişkileri olan biri.
Yerinde olsam lafı hiç dolandırmazdım, şehir şebeke suyuna statin konmasını tavsiye eden tıp âlimlerini kaynak gösterip “iki gözü iki kulağı olanların statin hapı içmesi gerekir derdim.”
“Tüketici sayısının azalmaması (!) için” de harika bir tavsiyede bulunuyor:
“Statin tedavisi mutlaka bir akla uygun diyet ve fiziki egzersizle beraber olmalıdır”.
Gelelim neticeye
Bu dünya Dr. Daher gibilerle kaynıyor, başka söze gerek var mı?
KAYNAK
haberx