Milliyet’ten Can Şişman‘ın haberine göre; Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin yankıları devam ediyor. Ukrayna’daki savaşta çatışmaların özellikle Çernobil ve Zaporijya nükleer santrallerinin yakınına ulaşması Avrupa ülkelerini alarma geçirdi, pek çok ülkede iyot tabletleri satışları patlama yaptı. Nükleer savaş korkusu yaşayan pek çok Avrupalı eczanelere akın etti. Belçika Eczacılar Birliği’nden yapılan açıklamada, nükleer savaş korkusuyla pek çok Belçikalının büyük bir panik içinde olduğunu ve iyot tabletlerinden bir günde 32 bin adet satın alınarak rekor kırıldığını duyurdu.
Nükleerin korkusu yetti! Avrupa’da eczanelere akın ettiler
Belçika dışında Finlandiya, Hollanda, Polonya, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan ve Bulgaristan’da da iyot tabletlerine büyük bir ilgi olduğu açıklandı. Peki iyot tableti nedir? Olası bir nükleer patlamada iyot tabletleri tek başına insan sağlığını korumada yeterli olabilir mi? İyot tabletlerine Türkiye’de ulaşılabilir mi? Konuyu Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı Erdoğan Çolak ve Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan ile konuştuk.
Fears of nuclear war in Europe stoke demand for fancy bunkers
In a matter of weeks, COVID-19 pandemic fears in Europe have given way to another concern that nightmares are made of: the possibility that Russia could use a nuclear weapon.
Avrupa’da nükleer saldırı korkusuyla satışlarda patlama yapan iyot tabletleri son günlerin en çok konuşulan konularından biri. Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan, iyot tabletleri olarak bilinen preparatların (hazır ilaç) potasyum iyodür içerdiğini söyledi. Prof. Dr. İşçan, “Bu tabletlerde bulunan iyot radyoaktif olmayan ‘lyot 127’ yani ‘l 127’dir” dedi. İyot veya iyot tuzlarını içeren tabletlerin, takviye gıda olarak içinde birçok vitamin ve mineral ile kombine edilmiş ürünler olduğunu söyleyen Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı Erdoğan Çolak, bu ürünlerin ağızdan alındığını söyledi. Çolak, “İlaç formunda, potasyum iyodür şeklinde Türkiye’de iyot içerikli ürünler bulunuyor” diye konuştu. Peki iyot tabletleri insanları nükleer kaza durumunda olası radyasyon tehlikesine karşı korumak için yeterli mi? Erdoğan Çolak, iyot tabletlerinin yalnızca radyoaktif iyot izotoplarına karşı korumada yeterli olabileceğine dikkat çekti. Erdoğan Çolak, “Radyasyon gibi acil durumlarda ise tiroide radyoaktif iyot izotoplarının alımını engellemek ve tiroid kanseri riskini azaltmak için kullanılabilir” diye devam etti. Potasyum iyodürün 1986’daki Çernobil Faciası’nın ardından Polonya’da yaygın olarak kullanıldığını hatırlatan Çolak, “Polonya’da çocukluk çağı tiroid kanseri oranları sonraki yıllarda önemli ölçüde artmadı. Birçok çocuğun hafif derecede iyot eksikliğine sahip olduğu Belarus ve Ukrayna gibi iyot takviyesinin kullanılmadığı bölgelerde ise çocuklar ve ergenler arasında tiroid kanseri insidansı keskin bir şekilde arttı” ifadelerini kullandı.
Radyasyona maruz kalındığında sadece tiroid organının etkilenmeyeceğini vurgulayan Erdoğan Çolak, “Aşırı maruziyetlerde diğer organların hasarı iyot kullanımı ile önlenemeyebilir” dedi. Nükleer sızıntı durumunda sızan Iyot 131’in (I 131) radyoaktif maddelerden sadece birisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan ise, “Potasyum iyodür (KI) tabletlerin bileşiminde bulunan ve radyoaktif olmayan ‘I 127’ ise vücuda alındığı takdirde tiroid dokusu tarafından tutularak radyoaktif özellikte olan ‘I 131’in tutulmasını engelleme potansiyelinde” diye konuştu. İyot tabletlerindeki ‘lyot 127’nin solunum, toprak ya da su yoluyla gelen radyoaktif özellikteki ‘l 131’ maruziyetine karşı kişiyi koruduğunu söyleyen Prof. Dr. İşcan, “Böylelikle radyoaktif izotopun vücuttan atılımı sağlanır. Bununla birlikte tek dozun etki süresi 24-36 saat” ifadelerini kullandı. Çernobil Faciası’na benzer yeni bir nükleer tehlikeye karşı bireysel olarak iyot tabletleri haricinde ne gibi önlemler alınabilir? Erdoğan Çolak, “Radyasyona maruz kalan insanlar için doğal arka plan radyasyonuna ek olarak maruz kalma süresinin sınırlandırılması veya en aza indirilmesi radyasyon kaynağından gelen dozu azaltabilir” dedi. Radyasyonla ilgili acil bir durumda bir binaya girip bir süreliğine sığınılabileceğini söyleyen Çolak, “İçerİde kalmak radyasyona maruz kalmanızı azaltır. Acil durum görevlileri afet durumlarında insanlara müdahale etmek için eğitildi” dedi. Çolak, radyasyona karşı önlem olarak antioksidanlarla ilgili bazı araştırmaların mevcut olduğunu ancak bu çalışmalar hakkında kesin bir şey söylemenin doğru olmayacağını söyledi. Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan da nükleer kazaların çevreye önemli derecede radyoaktivite yayabildiğine vurgu yaptı. Prof. Dr. İşcan, “Radyoaktif ‘I 131’ dışında ‘Sezyum 134’ ve ‘Sezyum 137’ gibi diğer radyoaktif çekirdeklere karşı koruyucu önlem olarak öncelikle maruziyeti önlemek gerekir” dedi.tamamı için kaynağa bknz