W- Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut’tan Türk ekonomisine katkıları ve yatırımları hakkında görüşlerini aldık. Sayın Nezih Barut, öncelikle Abdi İbrahim markasının Türkiye ilaç pazarındaki konumu ve çalışma alanları hakkında bilgi verebilir misiniz?
N.B.- Abdi İbrahim olarak tam 110 yıldır hayatı iyileştirme misyonu ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Yüzde 100 yerli sermayeli bir şirket olarak kendi geleceğimizi ülkemizin geleceğiyle bir tutuyor ve attığımız her büyüme adımının kendi markamız kadar ülkemize de değer kattığına inanıyoruz.
2002 yılından beri Türk ilaç sektörünün kesintisiz lideri konumundayız. Aralıksız sürdürdüğümüz yatırımlarımız, en son teknoloji ile donatılmış üretim tesislerimiz ve güçlü insan kaynağımızla, bugün kendi ürünlerimizi geliştirmeye devam ederken 30’a yakın lisansörle de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’de ve dünyada immünoloji, onkoloji, nöroloji, kardiyoloji gibi en zorlu bilimsel alanlara odaklanan ürün portföyümüz ile toplumları sağlık alanında desteklemeyi hedefliyoruz.
W- İhracat hacminiz ve yatırımlarınızdan bahseder misiniz?
N.B.- 200’ü aşkın marka ve 450’den fazla ürünümüzle sektörümüzde en geniş portföye sahip şirket konumundayız. 20 yıldır hem ciro hem kutu bazında sektör lideriyiz.
Hedefimiz, oluşturacağımız yeni iş birlikleri ile üretim hizmeti alanında daha da büyümek ve uluslararası firmaların Türkiye’deki üretim üssü olmak. Türkiye’de kullanılan her 10 ilaçtan biri Abdi İbrahim’in ürünü. 2002 yılından bu yana kutu satışı ve ciro bazında yurt içinde sektör liderliğimizi sürdürürken, yurtdışında da Avrupa Birliği ülkelerinden Kanada’ya, Kuzey Afrika’dan Asya’ya kadar 60’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz.
2021 sonunda ihracattan elde ettiğimiz gelir bir önceki yıla göre yüzde 15 artışla 115 milyon dolara ulaştı. 2022 hedefimiz ise bu rakamı 135 milyon dolara ulaştırmak. 2025 yılında yurtdışı satışlarımızdan elde ettiğimiz gelirin toplam gelirimiz içindeki payının yüzde 50’si olmasını planlıyoruz. Toplam gelirlerimizin %16’sını oluşturan ihracat faaliyetlerimiz, Türkiye’nin yaşam bilimleri sektöründeki toplam ihracatının %5’ine denk gelmektedir.
Şartlar ne olursa olsun yatırım heyecanımızı koruyoruz. Nitekim bu sayede yaklaşık 420 milyon kutuluk üretim kapasitesine ulaştık. Yeni üretim tesisimizin yatırımları tamamlandığında ise fiili üretim kapasitemiz 2022 itibariyle 750 milyon kutu seviyesine ulaşmış olacak.
2025 vizyonumuz doğrultusunda Türkiye’de pazardan daha fazla büyüyerek liderliğimizi sürdürmek, uluslararası alanda da güçlü ve iddialı büyüme ile iki kat daha güçlü bir Abdi İbrahim olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Köklü ve yenilikçi yapımız en büyük dayanak noktamız. Ar-Ge’ye, teknolojiye yatırım yapıyor, uluslararası standartlarda tesisler kuruyor, üretimimizi yıldan yıla artırıyor, ihracat bölgelerimizi genişletiyor ve istihdama katkımızı her geçen yıl daha da artırıyoruz. Uzun vadeli hedefimiz, dünyanın en büyük 100 ilaç şirketinden biri olmak.
VISION2025 stratejimiz çerçevesinde, ilaç sektörünün geleceği olarak gördüğümüz biyoteknoloji alanında, kendi ilaçlarını geliştirip üreten Türkiye’nin bir numaralı biyobenzer oyuncusu olmak istiyoruz. 2018 yılında 100 milyon dolarlık biyoteknoloji yatırımı ile AbdiBio’yu kurduk. AbdiBio ile amaçlarımız güçlü ve geniş bir biyoteknolojik ürün portföyü oluşturmak, biyoteknolojik ürünler üretebilecek son teknolojiyle donatılmış bir üretim tesisini Türk ilaç sektörüne kazandırmak ve bu hayat kurtarıcı ilaçlarla daha fazla insanı iyileştirmek olarak sıralanabilir.
W- AbdiBio’dan bahsettiniz, bu projenin ve biyoteknolojik ilaçların önemini nasıl özetlersiniz?
N.B.- Biz Abdi İbrahim olarak, ilaç sektörünün geleceğine yön verecek en önemli alanlardan birinin biyoteknoloji olduğunu uzun yıllar önce fark ettik ve biyoteknolojiyi en önemli önceliklerimizden biri kabul ettik. 2018 yılında tamamladığımız AbdiBio yatırımımız ile biyoteknolojik ilaçların ihracatı ile cari açığın düşürülmesine katkıda bulunmak en öncelikli amaçlarımız arasında yer alıyor.
Hedefimiz, bir molekülün hücreden nihai ürüne kadar tüm geliştirme aşamalarında yer alıp sürdürülebilir bir sistem oluşturmak, böylece hem yerli ve milli biyobenzerini üreten, hem de dünya ilaç piyasasına kendi ürettiği biyoteknolojik ürün ile çıkan ilk Türk ilaç firması olmak. Bununla birlikte AbdiBio ile kritik öneme sahip ilaçlar için dışa olan bağımlılık zincirinin kırılması adına da önemli katkıda bulunmayı hedeflemekteyiz.
Biyoteknoloji alanındaki yatırımlarımızı Türkiye ile sınırlı tutmuyor, bilhassa dünya genelinde start-up’ları çok yakından takip ediyoruz. Nitekim ABD’de yeni nesil biyoteknolojik ilaçlar üzerinde çalışan Ocugen adlı start-up’a yatırım yaptık. 2020 yılının Eylül ayında ise İsviçre’de kurulu 85 yıllık OM Pharma ilaç şirketini İsviçreli bir ortak girişim grubuyla birlikte satın alarak, şirketin yüzde 28.5 hissesine sahip olduk. OM Pharma biyoteknoloji ağırlıklı çalışıyor ve şirketin bu yeni döneminde, 250 milyon İsviçre Frankı (yaklaşık 4 milyar TL) gibi ciddi bir Ar-Ge bütçesini bu ilaçları geliştirmek ve klinik çalışmalar için değerlendiriyoruz. Abdi İbrahim olarak biyoteknoloji, göz, solunum, onkoloji, steril enjektabl gibi yeni alanlarda etkin bir oyuncu olmayı hedefliyoruz.
W- Abdi İbrahim olarak Türk ekonomisine yaptığınız katkıyı rakamlarla açıklar mısınız?
N.B.- 2020 yılını kapsayan Sosyo-ekonomik Etki Raporumuz’a göre Türkiye’deki operasyonlarımız sonucunda sağladığımız istihdam, yaptığımız yatırım, gerçekleştirdiğimiz ihracat hacmi ve ödenen vergiler sonucu Türkiye ekonomisine yaklaşık 645 milyon dolarlık katma değer yarattık. Türk ilaç sektöründe en geniş istihdamı sağlayan şirketiz. Türkiye ve uluslararası pazarlarda 4.750 kişiye istihdam sağlarken, dolaylı olarak tedarik zinciri üzerindeki etkilerimiz de dahil olmak üzere toplam 20 bin kişilik istihdam yaratıyoruz. Yerel operasyonlarımız sonucunda ekonomiye 25 milyon dolarlık vergi katkısı sunuyoruz. 2017’den bu yana yürüttüğümüz iş birlikleri ile ülkemize 70 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım kazandırdık. Yerli ve sürdürülebilir tedarik zinciri eforlarımız ve yeni yatırım planlarımız ile yıllık etkimizin 2023 itibariyle yaklaşık 2 kat büyüyeceğini öngörüyoruz. Yatırımlarımızı yaparken en büyük motivasyonlarımızdan biri pozitif etki gücümüz. Etki gücümüzü artırmak bizim için çok temel bir hedef. 2025 vizyonumuz ışığında “Değişen dünyanın iyileştirici gücü” olmak için çalışıyoruz.
W- Abdi İbrahim sürdürülebilirlik alanında da çok etkin bir marka. Bu kapsamda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
N.B.- Abdi İbrahim olarak sadece ilaç üretmiyor, iyileştirmeye olan sonsuz tutkumuzla her gün, milyonlarca kişiye daha iyi ve daha sağlıklı bir hayat sunmaya gayret ediyoruz. Yönetsel, çevresel ve sosyal tüm alanlardaki faaliyetlerimizi güçlendirerek, sürdürülebilirlik çalışmalarımızla ülkemize ve insanlığa sağladığımız katkıyı daimî kılmak istiyoruz. Sürdürülebilirlik, fabrikamızın faaliyete geçtiği 1996’dan beri Abdi İbrahim’in iş yapış süreçlerinin içinde olan bir konu. HEAL2030 adını verdiğimiz ve Birleşmiş Milletler’in 17 Küresel Kalkınma İlkesi’nin 9’una odaklanarak ESG bakış açısı ile takip ettiğimiz sürdürülebilirlik stratejimizin temel mottosu “Geleceği İyileştirmek”, temel hedefi de daha az kaynak kullanarak tüketicilerimiz, müşterilerimiz, hissedarlarımız, çalışanlarımız ve toplumumuz için daha fazla değer yaratmak.
Biz Abdi İbrahim olarak sorumlu kurumsal vatandaş kimliğimiz, sektörel misyonumuz ve toplumsal önceliklerimizle daha iyi bir dünya ve daha iyi bir gelecek için çalışıyoruz. Şirketimizin 5 yıllık stratejik yol haritası Vision 2025 ile ana işimiz olan ilaç üretiminin içine entegre ettiğimiz sürdürülebilirlik stratejimizi takip ediyor ve tüm faaliyetlerimizde insana, doğaya ve evrensel değerlere saygı çerçevesinde hareket ediyoruz. Bu çerçevede ana hedefimiz, 2030’da karbon nötr bir şirket olmak. Orta vadedeki bir diğer önceliğimiz ise ilaç endüstrisinin lineer yapısının döngüsele evrilmesine destek olacak projeleri paydaşlarımız ile hayata geçirip CDP’de A notu alan şirketler listesine girebilmek.
Bu hedefler çerçevesinde yürüttüğümüz en önemli projelerden biri üretim tesislerimiz ve genel müdürlük binamızda yenilenebilir enerji kullanımı. Abdi İbrahim Esenyurt Üretim Kompleksi’nde ve Maslak Genel Müdürlük binamızda kullanılan elektriğin; güneş, rüzgâr, hidroelektrik ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini uluslararası standartlarda belgeleyen I-REC sertifikasını alan ilk Türk ilaç şirketi olduk.
Bir diğer önemli projemiz ise üretim süreçlerinde kullandığımız ambalaj malzemelerimizin optimizasyonunu yapacak ve makine öğrenmesine dayanan Akıllı Yazılım, Biyobozunur Polimer Geliştirme ve Ulusal Atık İlaç Toplama Projesi olmak üzere 3 aşamadan oluşan “Green Harmonization” projesi. Üniversite-sanayi iş birliği ile devam eden projenin ilk iki aşamasında önemli yol aldık. Projemizin üçüncü modülü ise uluslararası çapta yapılacak Atık İlaç Toplama Projesi.
Bunun yanında ilaç kutu ambalajlarının ve prospektüslerin geri kazanılmış kâğıt kullanılarak yapılması, Prospektüssüz İlaç Kutusu Projesi ve daha az ambalaj malzemesi kullanılacak şekilde 3D printer ile tüketici sağlığı ürünlerinin alternatif üretim yöntemleri üzerindeki AR-GE çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Geçtiğimiz sene kurumsal ve ürün yaşam döngüsü analizlerimizi yaparak şirketimizin karbon ayak izini çıkardık ve karbon ayak izi küçültülmesi konusunda da nokta atışı diyebileceğim çalışmalar yapmaya başladık. 2020’den beri Karbon Saydamlık Platformu (CDP) başvurusu yapıyoruz. Türkiye’den CDP başvurusunu tamamlayan ve not alan ilk ilaç şirketi olduk. Global olarak önemli not düşüşlerinin yaşandığı bir senede notumuzu B-’den B’ye yükselttik. CDP ve WWF gibi önemli STK’ların da kurucuları arasında yer aldığı “Science Based Targets Initiatives” (SBTi) platformunun 2020’de imzacısı olarak, bu prestijli platformun parçası olan ilk Türk ilaç şirketi olduk.
W- Peki sosyal alanda özellikle de gençlere ve kadınlara yönelik projeleriniz nelerdir?
N.B.- Abdi İbrahim’in sürdürülebilirlik stratejisini iş stratejilerinden ayrı düşünmüyoruz. Ekonomik faaliyetlerimizi sürdürürken topluma ve içinde yaşadığımız dünyaya ‘iyi’ bir iz bırakmayı daima öncelik olarak görüyoruz. Sosyal tarafta paydaşlarımız için daha fazla değer yaratmak amacıyla toplumsal yatırım programlarımızı hayata geçirmeye başladık. Sağlık ve spor, sosyal inovasyon, gençlerde bilim farkındalığı yaratma, toplumsal ihtiyaçlar için gönüllülük projeleri olarak belirlediğimiz bu alanlarda çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Sağlık ve spor alanında, yüzmede elde ettiği istikrarlı başarılarla ve geçtiğimiz sene kırdığı dünya rekoru ile ülkemizdeki genç sporculara örnek olan Emre Sakcı ile Paris 2024 Olimpiyatları’nı da kapsayacak şekilde 4 yıllık bir sponsorluk anlaşması yaptık. Bunun yanı sıra ülkemizin geleceği olan gençlerimizin bilim ve eğitime olan ilgisini artırmak, onlara sağlık bilinci kazandırmak, cumhuriyetin temel ilkelerine sahip, donanımlı ve nitelikli bireyler olarak yetişmelerine destek vermek için Abdi İbrahim Vakfı’nı kurduk. Sosyal inovasyon alanında ise “We Heal The Future” programını başlatarak sağlık ve inovasyonu bir araya getiren girişimcilerimize destek olmanın gururunu yaşadık.
Son olarak Abdi İbrahim’in 110 yıllık iyileştirme yolculuğunu anlatan ve dünya ilaç sektöründe bir ilk olan “The Journey of Healing” NFT koleksiyonunu OpenSea platformunda satışa çıkardık. Sanal alanda satışa çıkardığımız NFT koleksiyonundan elde edeceğimiz geliri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Anadolu’da Bir Kızım Var” projesine aktararak kız çocuklarının eğitimlerine destek olacağız. Attığımız bu adımla geleceğin güçlü kadınlarının yetişmesine katkı sağlayarak eğitim hakkından eşit şekilde yararlanma ve ayrım yapılmaksızın tüm öğrencilerin çağdaş eğitime ulaşması konusunda toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz.
W- Sayın Nezih Bey değerli görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.