Bilim insanları , insan beyin taramaları(fMRI) ve yapay zeka modelleme kullanarak insanların düşüncelerini okumaya bir adım daha yaklaştı. Normalde bir dil dekoderi kullanmaktaki ana fikir , iletişim yeteneğini kaybeden insanlara yardım etmek.
Fakat bu teknoloji, ABDli bilim insanları arasında mental gizliliğe ilişkin soru işaretlerini beraberinde getirdi. Bu korkuları gidermek içinse, bu teknolojinin mümkün kılınması için kişinin saatlerce fonksiyonel manyetik rezonans taraması(fMRI) yapılması gerektiğinin altı çiziliyor. Yani kişinin rızası olmadan dekoderin kullanılması mümkün değil.
Daha önceki araştırmada beyin implantı sayesinde, uzun süredir konuşamayan ya da bir şeyler yazamayan kişilerin kelimeler ve hatta cümleler kurmasına yardımcı olduğu gösterilmişti. Bu beyin-bilgisayar arayüzleri (interface) beynin kelime oluştururken, ağzı kontrol eden bölgesine odaklanıyor.
ABD Teksas Üniversitesi’nden nöro-bilimci ve araştırmanın yardımcı yazarı ekibin dil dekoderi için tümüyle farklı bir seviyede çalıştığını ifade ediyor.“Bizim sistemimiz fikirler, semantikler ve anlam açısından gerçekten farklı bir seviyede çalışıyor,” diyor
Scientists use brain scans and AI to ‘decode’ thoughts
Huth. Nature Neuroscience dergisindeki araştırmaya göre, invazif olmayan beyin implantları açısından sürekli dili yeniden oluşturabilen ilk sistemdir.
Bir Dilden Ötesi
Araştırmada üç kişi toplamda 16 saat boyunca, fMRI makinesinin içinde New York Times’ın Modern Love gibi podcastlerini dinledi. Araştırmacılar bu sayede; kelimelerin, ifadelerin ve anlamların, beynin dili işlediği bilinen bölgelerinde nasıl tepkilere yol açtığını haritaları gözlemledi.
Araştırmacılar bu veriyi kullanarak, GPT-1 nöral dil ağı modelini besledi.Bu ağ Chat GPT’nin atasıdır. Bu model kişinin beyninin algılanan konuşmaya nasıl cevap verdiğini tahmin ederek, en yakın cevabı bulana kadar seçenekleri daraltıyor. Modelin doğruluğunu test etmek için her katılımcı fMRI makinesinde yeni bir hikaye dinledi.
Çalışmanın ilk yazarı Jerry Tang, kod çözücünün “kullanıcının duyduğu şeyin ana fikrini kurtarabileceğini” söyledi. Örneğin, katılımcı “Daha ehliyetim yok” ifadesini duyduğunda, model “daha araba sürmeyi öğrenmeye bile başlamadı” şeklinde geri dönmüştür.
Araştırmacılar, kod çözücünün “ben” veya “o” gibi şahıs zamirleriyle mücadele ettiğini de kabul ediyor. Fakat katılımcılar kendi hikayelerini düşündüklerinde veya sessiz filmleri izlediklerinde bile, kod çözücünün “özü” kavrayabildiğini ifade ediyor.
Huth, “Bu, “dilden daha derin bir şeyi çözdüğümüzü, sonra onu dile dönüştürdüğümüzü” gösterdi. Huth, fMRI taramasının tek tek sözcükleri yakalamak için çok yavaş olması nedeniyle, “birkaç saniye içinde bir bilgi yığını, bir karmaşa” topladığını söyledi. Böylece, kesin kelimeler kaybolsa bile fikrin nasıl geliştiğini görebiliriz,”diyor.
Etik Açıdan Önemli Bir Gelişme
Araştırmada yer almayan İspanya’nın Granada Üniversitesi’nde biyoetik profesörü olan David Rodriguez-Arias Vailhen, bunun daha önceki beyin-bilgisayar arayüzleriyle elde edilenin ötesine geçtiğini söyledi. Bu bizi, makinelerin “zihin okuyabildiği ve düşünceyi yazıya dökebildiği” bir geleceğe yaklaştırıyor. Araştırmacılar bu tür endişeleri tahmin ediyorlardı. İşte bu nedenle testler yaptılar. Kod çözücünün, kişinin kendi özel beyin aktivitesine göre eğitilmemişse üzerinde çalışmadığını gösterdiler.
Ayrıca üç katılımcı dekoderi kolayca engelleyebildi. Kullanıcılar podcasti dinlerken yedili saymaları, hayvanları adlandırmaları, hayal etmeleri ya da zihinlerinde farklı bir hikaye anlatmaları söylendi. Araştırmacılar, tüm bu taktiklerin kod çözücüyü “sabote ettiğini” ifade ediyor.
Daha sonra ekip, beyin taramalarının şifresini gerçek zamanlı olarak çözebilmek için süreci hızlandırmayı umuyor . Ayrıca zihinsel mahremiyeti korumak için düzenlemeler yapılması çağrısında bulunuyorlar.
Biyoetik uzmanı Rodriguez-Arias Vailhen, “Zihnimiz şimdiye kadar mahremiyetimizin koruyucusu olmuştur.Bu keşif, gelecekte bu özgürlükten ödün vermeye yönelik ilk adım olabilir.”