Ana Sayfa Görüşler “Ülkemizde Dünya Ortalamasına Göre Daha Genç Yaşlarda Görülmektedir”

“Ülkemizde Dünya Ortalamasına Göre Daha Genç Yaşlarda Görülmektedir”

Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmani Prof. Dr. Özlem Er

W- Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er’in “Pembe Ay”içinde meme kanseri özelinde görüşlerini alacağız. Kıymetli Hocam son yıllarda meme kanseri teşhis sayısında ve yaş gruplarında bir değişiklik oldu mu buna bağlı olarak tüm hastalarınız içinde meme kanseri vakaları oranlarında bir farklılık oluştu mu?

Ö.E.- Meme kanseri gerek görülme sıklığı gerekse erken tanıda yüz güldürücü sonuçlar alınması nedeniyle oldukça araştırılan bir kanser türüdür. Tüm dünyada ve Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Meme kanseri sıklığında artış görülmüş olup doğumdan ölüme kadar geçen sürede her 8 kadından birine meme kanseri teşhisi konulmaktadır. En sık 45-60 yaşları arasında tanı konulmakla birlikte tanı konulma yaşı 2. dekada kadar düşmüştür. Ülkemizde dünya ortalamasına göre daha genç yaşlarda görülmektedir.

 

W- 2021 yılı itibarıyla dünya genelinde her yaştaki kadın kanserleri arasında birinci sıraya yükselen meme kanserinde ülkemizdeki durum hakkında bilgi alabilir miyiz?

Ö.E.- Meme kanseri ülkemizde de kadınlarda en sık görülen kanserdir. Türkiye’de yılda yaklaşık 19.000 kadın meme kanseri tanısı almaktadır. Türkiye’de 50 yıl önce her 20 kadından birinde meme kanseri görülürken günümüze gelindiğinde; Türkiye’de her 12 kadından birine meme kanseri teşhisi konulmaktadır. Yaş dağılımı da değişikliğe uğramış olup Türkiye istatistik kurumu verilerine göre teşhis konulma yaşı 3. dekada kadar düşmüştür.

W- Erken teşhis mi yoksa başka faktörler mi sayıyı artırmaktadır?

Ö.E.- Erken teşhis, meme kanserinin etkin bir şekilde tedavi edilmesi için kritik bir faktördür. Bundan yola çıkarak farkındalık projeleri oluşturulmuş bu da tanı alan vaka sayısını arttırmıştır. Yine genetik testlerinin yaygınlaşması ile meme kanseri riski taşıyan genlerin tespiti ve hasta ve yakınlarının bilgilendirilmesi bu vakaların erken teşhisine yol açmaktadır.

Bununla birlikte günümüz şartları göz önüne alındığında yanlış beslenme, post-menopozal dönemde görülen obezite, sedanter yaşam, menopozal dönemde uygulanan hormon replasman tedavileri, bazı oral kontraseptifler, hormonal dengesizliklerin tetiklediği erken menarş, geç menopoz, geç parite veya nulliparite de meme kanseri riskini arttırmaktadır.

W- Meme kanseri taramalarında yaş olarak öneriniz nedir?

Ö.E.- Meme kanseri taramaları için klavuz önerileri benzerdir. 20 yaşından itibaren her kadın kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır. Doktor tarafından yapılacak olan meme muayenesi ise yılda bir kere önerilmektedir. 40 yaş üzeri kadınlara ise ek olarak 1-2 yılda bir mammografi çekimi önerilir. Yapılan gözlemsel çalışmalarda mamografi, 75 yaşına kadar meme kanserine bağlı mortalitede azalma ile ilişkili iken daha yaşlı hastalarda değildir. Buradan yola çıkarak 75 yaş ve üzeri kadınlarda yaşam beklentisi 10 yıldan fazla ise 2 yılda bir mammografi önerilir.

W- Meme kanserinin kaç farklı türü vardır ve bu türler arasında risk sıralaması nasıldır?

Ö.E.- Meme kanserinin çeşitli türleri vardır, patolojik sınıflamaya göre; duktal karsinoma in situ, lobüler karsinoma in situ, invaziv duktal karsinom ve invaziv lobüler karsinomdur. Reseptör durumuna göre; Luminal A, Luminal B, HER-2 pozitif ve üçlü negatif meme kanseri olarak alt gruplara ayrılmaktadır.

Risk sıralaması, türün agresifliği, yayılma eğilimi ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir.

W- BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonlarının önemi ve tedavi planına etkisi nedir?

Ö.E.- BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonları, meme kanseri riskini artırabilen genlerdir. Bu mutasyonlar, DNA onarım mekanizmalarının işlevini etkileyebilir, bu da hücrelerdeki genetik hasarın daha hızlı birikmesine yol açabilir. Bu durum, meme kanseri riskini artırır. Tedavi planı, bu gen mutasyonlarının varlığına, hastanın yaşına, kanserin türüne ve evresine bağlı olarak belirlenir. Gen mutasyonları taşıyıcısı olan hastalarda genellikle daha sık tarama ve önleyici cerrahi gibi ek önlemler alınabilir.

W- Meme kanseri risk faktörleri nelerdir? Değiştirebilir risk faktörleri nelerdir?

Ö.E.- Meme kanseri risk faktörleri arasında kadın cinsiyet, ileri yaş (50yaş üzeri), birinci derece akrabasında meme kanseri öyküsü olması, BRCA mutasyonu gibi meme kanseri ile ilişkili gen mutasyonlarının varlığı, hormonal dengesizlikler, obezite, alkol tüketimi, hormon replasman tedavisi gibi faktörler bulunur. Değiştirilebilir risk faktörleri arasında ise fiziksel aktivite düzeyi, sağlıklı beslenme alışkanlıkları, düzenli tıbbi kontroller ve sigara ve alkol kullanmamak gibi faktörler yer alır.

W- Meme kanseri sonrasında nüksler ciddi bir problem midir, bunun yanında faklı sistemik hastalıklar gelişme riski var midir?

Ö.E.- Meme kanseri sonrası nüks ciddi bir problem olabilir bu nedenle takip sırasında fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri ile metastaz olup olmadığı kontrol edilmelidir. Ayrıca, meme kanseri nüksü sonrası diğer sistemik hastalıkların gelişme riski vardır. Bu durum uygulanan tedavilerin yan etkilerine veya nüks gelişen organın tutulumunun fonksiyon kaybına bağlı değişiklik göstermektedir. Sistemik tedavilere bağlı gelişen sekonder maligniteler, ototoksisite, kardiyotoksisite, nefrotoksisite, nöropati, osteoporoz, menopozal semptomlar; radyoterapİye bağlı gelişen pnömonit, pulmoner fibrozis, lenfödem; cerrahiye bağlı gelişen göğüs duvarı disfonksiyonu ve lenfödem meme kanseri nüksü sonrası uygulanan tedavilerle ilişkili görülebilecek geç etkilerdendir. Bu nedenle, takip ve kontrol süreçleri kritik öneme sahiptir.

W- Metastaz her meme kanserinde görülebilir mi?

Ö.E.- Teorik olarak bir hasta meme kanseri tanısı aldıktan sonra hayatının herhangi bir döneminde metastaz riskiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle periyodik olarak kontrole çağırılmaktadır. Bununla birlikte metastaz gelişme olasılığı yaş, hastalığın histo-patolojik subgrubu, tanı sırasındaki evresi ve verilen tedavilere direnç gelişimi ile ilişkilidir.

W- Meme Kanserinde ikincil kanserler nelerdir? Takip planı ve önlemler neler olabilir?

Ö.E.- Meme kanseri sonrasında görülebilecek ikincil kanserler, özellikle kemoterapi ve radyoterapinin yan etkileri olarak ortaya çıkabilir. En fazla karşılaşılan ikincil kanserler; meme kanseri, over kanseri, özefagus kanseri, mide kanseri, kolon kanseri, endometriyum kanseri, tiroid kanseri, yumuşak doku sarkomu, malign melanom ve akut myeloid lösemidir.

Takip planı, hastanın tedaviye yanıtına, kanserin evresine ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenir. Buna göre 3 ay ile 1 yıl arasında medikal onkoloğun belirleyeceği takip süreleri ve kanser antijenleri gibi kan tahlilleri, görüntüleme yöntemi olarak akciğer grafisi ve batın USG’den PET-CT’ye kadar istenecek tetkikler eşliğinde hastalar takip edilir. Düzenli tıbbi kontroller, erken teşhis için kritik öneme sahiptir.

W- Meme kanseri tedavisinde hangi branşlar birlikte çalışmaktadır? Ekip yapınızdan da bahseder misiniz?

Ö.E.- Meme kanseri tedavisinde medikal onkologlar, genel cerrahlar tercihen meme cerrahı, radyasyon onkologları, patologlar, radyologlar, nükleer tıp uzmanları, diyetisyen ve diğer sağlık profesyonelleri bir arada çalışır. Bu multidisipliner ekip, hastanın durumunu değerlendirir ve en uygun tedavi planını oluşturur. Psikolog ve onkoloji hemşireleri de ekibin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Biz ekip olarak hastalarımızın fiziksel ve ruhsal iyilik halini sağlamak için birlikte çalışmaktayız.

W- Meme kanseri tedavisinde ilk seçenek cerrahi midir?

Ö.E.- Meme kanseri tedavisinde cerrahi tedavi, sıklıkla birinci basamak tedavi seçeneğidir, ancak her hasta için uygun olan tedavi planı bireysel olarak belirlenmelidir. Cerrahi, tümörün büyüklüğüne, yerine, metastaz durumuna ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir. Bazı durumlarda öncesinde tümörü küçültmek, meme dokusunu korumak ve tümörün biyolojisini anlamak için neoadjuvan tedavi verilebilir. Ya da metastatik bir hastada palyatif cerrahi uygulanabilir. Bu kararlar multidisipliner tümör konseyinde alınmalıdır.

W- Meme kanseri tedavi planlamanız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Ö.E.- Bir hasta meme kanseri tanısı aldığı zaman öncelikle hastanın maksimum fayda sağlayacağı ve minimum yan etkiye maruz kalacağı klavuzlara uygun tedaviler gündeme gelir. Hastadan anamnez alınmalı, baştan ayağa fizik muayenesi yapılmalı, varsa eksik tetkikleri tamamlanmalıdır. Erken evre kanserlerde tümörün histopatolojisine bağlı neoadjuvan tedavi veya cerrahi tedavi ile başlanabilir. Yapılan tedavinin şekli ve final patoloji raporuna göre tedavi şekillendirilir. Meme koruyucu cerrahi, lenf nodu durumu veya metastazlara göre radyasyon onkolojisi radyoterapi için devreye girebilir. Sistemik tedaviler yine evreye ve histopatolojiye göre belirlenir. Genetik mutasyon durumu da hastanın tedavisini yönlendirmede etkindir.

W- Günümüzde tedavide kullanılan ilaç seçenekleri arttı mı? Yeni nesil ilaçlar nelerdir ve ülkemizde uygulanmakta mıdır?

Ö.E.- Evet, günümüzde meme kanseri tedavisinde kullanılan ilaç seçenekleri artış göstermiştir. Yeni nesil ilaçlar, daha hedefli ve etkili tedavi seçenekleri sunabilmektedir. Yeni nesil ilaçlar ve tedavi yöntemleri:

Hedefe Yönelik Tedaviler:

HER2 Pozitif Meme Kanseri İçin Trastuzumab, Pertuzumab, Trastuzumab emtansine, Trastuzumab deruxtecan: HER2 pozitif meme kanseri türünde kullanılan hedefe yönelik ilaçlardır. Ülkemizde de kullanılmaktadır.

CDK4/6 İnhibitörleri (Palbociclib, Ribociclib, Abemaciclib): Hormon reseptör pozitif metastatik meme kanserinde kullanılan bu ilaçlar, hücre döngüsünü kontrol eden proteinlere etki ederek tümör büyümesini kontrol eder. Ülkemizde de uygulanmaktadır.

İmmünoterapi: Pembrolizumab ve Atezolizumab: Meme kanseri tedavisinde immünoterapi, vücudun kendi bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı harekete geçirmek için kullanılır. Ülkemizde belirli durumlarda uygulanmaktadır.

PARP İnhibitörleri: Olaparib ve Talazoparib: BRCA mutasyonu taşıyan hastalarda kullanılan bu ilaçlar, hücrelerin DNA onarım kapasitesini etkiler. Ülkemizde de uygulanmaktadır.

Antikor-İlaç Konjugatları: Sacituzumab govitecan: İrinotekanın aktif metaboliti SN-38’in seçici iletimi için TROP-2’yi hedefler. Lokal ileri veya metastatik üçlü negatif veya hormon pozitif meme kanserinde relaps durumunda kullanılan ilaçlardır. Ülkemizde de uygulanmaktadır.

Endokrin Tedavi: Fulvestran: Hormon reseptör pozitif meme kanserlerinin tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Ülkemizde de mevcuttur.

Tümörün spesifik genetik mutasyonlarına dayanarak tasarlanan ilaçlar, belirli alt tiplerde daha etkili olabilir.

Ülkemizde, Sağlık Bakanlığı ve ona bağlı kurumlar, güncel tedavi yönergelerini belirlemekte ve yeni nesil ilaçları onaylamaktadır. Bununla birlikte, her hasta farklı olduğu için tedavi planı doktorunuzun yapacağı değerlendirme sonucunda belirlenir. Bu nedenle, tedavi seçenekleri ve ilaçlarla ilgili en güncel bilgilere doktorunuzdan veya sağlık otoritelerinden ulaşmanız önemlidir.

W- Yapay zekâdan teşhis ve tedavide destek alınıyor mu yoksa yakın gelecek için mi beklenti var?

devam edecek