Ana Sayfa Hukuk&Etik Sezaryende ilk 3 deyiz!

Sezaryende ilk 3 deyiz!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sezaryenle doğumlara karşı olduğunu açıklaması Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) tarafından da kabul gördü. TJOD Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, “DSÖ’nün önerdiği yüzde 15’lik sezaryen oranları tutturulamıyor. OECD’nin 2009 raporunda, üye ülkeler arasında sezaryen oranı yüzde 25.7 çıktı. Türkiye, İtalya ve Meksika en yüksek sezaryen oranlarına sahip ülkeler. Türkiye’de sezaryen oranı yüzde 40’larda” dedi. Sezaryenin, ‘tıbbi gereklilik halinde’ anne ve bebek yaşamını kurtarıcı bir operasyon olduğuna değinen Prof. Dr. İtil, “Bunun dışında sezaryenin önlenmesi için tüm dünyada çalışmalar sürüyor. Ebe doğumlarının arttırılması, gebe okullarının yaygınlaştırılması, medya kampanyaları, ağrısız doğumun yaygınlaştırılması ve hekimin malpraktis korkusunun azaltılmasına yönelik çalışmalar var” diye konuştu. Sezaryenin en büyük nedenlerinin başında doğum sancısı korkusu ve özellikle tüp bebek yönteminden kaynaklanan çoğul gebelikler.

Kaçış yolu olarak görülüyor

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği eski Başkanı ve Uludağ Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şükran Şahin, Başbakan’ın sezaryen açıklamasını yerinde bulduğunu söyleyerek “Sağlık Bakanlığı’nın da bu konudaki çalışmalarını destekliyorum. Açıkçası Başbakan’ın bu görüşle tartışmalara karışması hoşuma gitti. Kürtaj başka bir zeminin konusu. Ama sezaryen için anestezistler olarak bizim yapmamız gereken ağrısız doğumu teşvik etmek. Çünkü doğum ağrısı sezaryene yönelmede ciddi bir sebep. Özellikle de ilk doğumsa kadın çok korkuyor. Sezaryen kaçış yolu olarak görülüyor. Toplum tarafından kültür olarak da yerleşti. Çok pompalanıyor. Sanki hiç problem yok, komplikasyon yokmuş gibi. Çığırından çıktı bu iş. Normal doğum gibi sezaryen planlanıyor” diye konuştu.

SGK’nın, ağrısız doğum olarak bilinen epidural doğumu desteklemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Şahin, “Sezaryende anestezi, kanama ve enfeksiyon riski var, hastanın normale dönme süresi uzun. DSÖ’ye göre doğumların yüzde 15’inin gerçekten sezaryen ihtiyacı var. Oysa ülkemizde öyle hastaneler var ki sezaryen oranı yüzde 90’larda. Bebeğin burcunu tayin etmek için sezaryen isteyenler var” dedi.

KÜRTAJ BİR İNSANLIK SUÇU, YASAKLANMALI

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, anne karnında hayatını devam ettiren insana karşı yapılacak her müdahalenin yasaklanması gerektiğini belirterek, “Kürtaj, bir insanlık suçudur. Kürtaj ile doğacak çocuğun yaşam hakkı elinden alınmaktadır” dedi. Üstün, şöyle konuştu: “Belirli bir aydan sonra hayatın başladığını kabul etmek, büyük bir yanılgıdır. Anne karnında hayatını devam ettiren insana karşı yapılacak her müdahale yasaklanmalıdır.”

Kaynak: Star Gazete-Özlem Yurtçu