Dünyada ve ülkemizde sık görülen kanser türlerinden olan kolon kanserinin neredeyse yüzde 90’dan fazlası poliplerden gelişiyor. Yüksek miktarda sebze, meyve, balık, zeytinyağı, fındık, ceviz gibi kuruyemişleri içeren Akdeniz diyetinin kanser ve damar tıkanıklığına bağlı ölümleri ciddi oranda azalttığı çeşitli bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Yanar kolon kanserinden korunma, tarama ve tedavi yöntemlerini, beslenmenin önemini anlattı.
Kimler kolon kanseri riski altındadır?
- Ailede kolon kanseri hikayesi
- Kalın bağırsak polipleri olan bireyler
- 45 yaş üstü
- Sigara, alkol kullanımı
- Egzersiz eksikliği
- Fazla hayvansal gıda, az lifli gıda ile beslenme
- İnflamatuvar bağırsak hastalıkları (Crohn, Ülseratif kolit)
Kolon kanseri tehlikeli mi?
Erken teşhisin çok önemli olduğu kolon kanseri, genellikle erken evrede belirti vermeyen ve yavaş ilerleyen bir kanser türüdür. Son yıllarda genç yaşlarda da görülmekle birlikte genellikle 50 yaş ve üzerindeki kişilerde görülen bu kanser erken teşhisle ve kişiye özel tedavi yöntemleri ile tamamen tedavi edilebilmektedir.
Kolon kanserinin belirtileri nelerdir?
- Kabızlık
- Kansızlık
- Makattan kanama
- Dışkılama düzenin değişmesi
- Dışkıda kan görülmesi
- Dışkı çapında incelme
- Tuvalete gidip rahatlayamama
- 15 günden uzun süren karın ağrısı
Erken tanı nasıl konulabilir?
Kolorektal kanser taramasında dışkıda gizli kan ve immunohistokimyasal testler kullanılmakla birlikte en yararlı yöntem kolonoskopik incelemedir. Hedef henüz polip aşamasında iken ameliyata gerek kalmadan kanser gelişebilecek polipleri kolonoskopi esnasında çıkartmak olmalıdır. Bu nedenle ailesinde kalın bağırsak kanseri olmayanlarda 45 yaşında ilk kolonoskopi ile tarama yapılmalı normal saptanması durumunda onar yıllık aralıklarla kolonoskopi tekrarlanmalıdır. Ailesinde kolon kanseri bulunan bireylerde ise kanserin ortaya çıktığı yaşın 10 yıl öncesi ilk kolonoskopi uygulanmalıdır.
Robotik ve laparoskopik cerrahi ile yüksek başarı oranı
Standart tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak ameliyat esnasında tümör ile birlikte etraf lenf bezlerinin çıkarılması hayati önem taşır. Günümüzde laparoskopik ve robotik cerrahi yöntemi ile karında büyük kesiler yapmadan bu ameliyatlar yüksek başarı oranı ile gerçekleştirilerek ameliyat sonrası ağrı çok daha az olmakta, hastanede yatış süresi kısalmaktadır. Diğer taraftan ameliyat yerinde çok az ya da hemen hiç iz bulunmaz. Makata çok yakın tümörlerde ise ameliyat öncesi yapılan kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri ile kalın bağırsağın dışarı alınmasının önüne geçilebilir.