AbbVie, Avrupa Migren ve Baş Ağrısı Birliği’nin (EMHA) “migren dostu” çalışma ortamlarını belirlemek amacıyla başlattığı proje kapsamında “Migren Dostu İş Yeri” oldu.
AbbVie, Avrupa Migren ve Baş Ağrısı Birliği’nin (EMHA) “migren dostu” çalışma ortamlarını belirlemek amacıyla başlattığı proje kapsamında, migren konusunda farkındalığı artırmak ve çalışanlarının iş yerindeki yaşam kalitesini iyileştirmek amacıyla geliştirdiği uygulamalarla “Migren Dostu İş Yeri” oldu. Migrenli kişilerin diğer çalışanlarla eşit koşullarda çalışmasını sağlayan işyerlerini tanıyan EMHA liderliğindeki “Migren Dostu İş Yeri” Projesi, çalışanların sağlığını ve refahını koruyarak kapsayıcı bir kültürün desteklenmesine yardımcı oluyor.
Çalışanların desteklendiği ve saygı gördüğü kapsayıcı bir çalışma kültürünü yaşatmaya değer veren AbbVie, ciddi nörolojik bir hastalık olan migrenin bilinirliliğini artırarak işyerindeki risk faktörlerini azaltmak üzere bazı önemli aksiyonlar aldı. Şirket, EMHA tarafından yapılan değerlendirmeler sonrasında bünyesinde migren konusunda farkındalığı artırmak ve çalışanlarının bütünsel iyilik halini desteklemek üzere hayata geçirdiği esneklik, uzaktan çalışma, sessiz dinlenme/çalışma alanları, su ve doğal ışığa kolay erişim, zihinsel ve fiziksel sağlık eğitimleri gibi programlar ile “Migren Dostu İş Yeri” olmaya hak kazandı. AbbVie, şirkette aldığı aksiyonlar ile migrenin ortaya çıkardığı sorunlara çözümler sunmayı ve çalışanlarının iş yerindeki yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlıyor.
AbbVie Türkiye ve Güney Avrupa İnsan Kaynakları Direktörü Seval Aksoy “AbbVie olarak migrenin sadece fiziksel semptomlardan ibaret olmadığının ve kişilerin, hatta arkadaşlarının ve sevdiklerinin, migrenin etkileri ile mücadele ederken zorlandıklarının farkındayız. Bu zorluklar, gündelik hayatta olduğu kadar çalışma ortamında da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle, AbbVie’de migrenle mücadele eden çalışma arkadaşlarımızın hayatlarını iyileştirmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz uygulamalarla onlara yardımcı olmayı hedefledik.” dedi.
Görünmez hastalık migren, iş yaşamını olumsuz etkiliyor
Avrupa Migren ve Baş Ağrısı Birliği (EMHA), Avrupa’da 41 milyondan fazla yetişkinin migrenle yaşadığını tahmin ediyor1. Yaklaşık her yedi çalışandan biri, yaklaşık 95 milyar Euro’luk küresel bir ekonomik maliyeti olan bu hastalıkla mücadele ediyor2.
Görünmez hastalık olarak tanımlanan ve kişiyi iş yapamaz duruma getiren migren, bireylerin yaşamlarının en üretken yıllarında, yani 20 ila 50 yaşlarında zirve yapıyor. Migrenin iş yaşamındaki önemli etkileri; işe konsantre olamama (%52), işe devamsızlık (%32), hastaların durumlarının iş arkadaşları tarafından ciddiye alınmaması ve anlayış eksikliği (%27) olarak sıralanabiliyor.3 Migrenle yaşayan kişilerin, hastalığın toplumda olumsuz algı yaratması nedeniyle iş yerinde migrenlerini gizleme eğilimleri bulunuyor.
Avrupa İş gücü ve Migren Anketi’nden (European Labor and Migraine Survey) elde edilen sonuçlar3, Avrupa genelindeki çalışanların çalıştıkları saatler ile migrenlerini ilişkilendiren üç ana kaygısını ortaya koyuyor. Buna göre katılımcıları daha çok etkileyen değişkenler, iş nedeniyle tetiklenen stres veya kaygı (%77,65), ekran kullanımı (%63,87) ve gürültü (%36,25) oldu. Geç saatlerde çalışma, ofiste çevre dostu önlemlerin bulunmaması veya bulundukları yerin ergonomisiyle ilgili sorunlar da katılımcıların belirttikleri diğer sorunlar arasında yer aldı.
Türkiye’de Migren
Türkiye’de yaklaşık 1 milyon hastanın yaşamı kronik migren nedeniyle olumsuz etkileniyor. Kişilerin sosyal hayatında çok ciddi sıkıntılara yol açabilen hastalık, iş hayatlarını da son derece olumsuz etkileyebiliyor. Araştırmalara göre, migrene bağlı baş ağrısı önemli ölçüde iş gücü kaybına da sebep oluyor.4
EMHA İcra Direktörü Elena Ruiz de la Torre “Tahmin edildiğinden daha sık görülen bu hastalıkla ilgili kurumsal ekosistemdeki tabuları kırmak çok önemli. Nihai hedef, migren hastalarının işlerini mümkün olan en iyi koşullarda geliştirebilmeleri ve iş arkadaşlarının, karşılaştıkları zorluklara rağmen sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmek için harcadıkları çabaları anlamaları. AbbVie gibi şirketlerin hem kurumsal hem de sosyal girişimleri hayata geçirmek için ileriye dönük adımlar atması bu yüzden çok önemli.” dedi.