Sürdürülebilirlik alanındaki öncü çalışmalarıyla dikkat çeken Abdi İbrahim, COVID-19 ile mücadele sürecinde ulusal ve uluslararası alanda sunduğu güçlü katkıların yanı sıra çevreci küresel inisiyatiflere de destek veriyor. Şirket, pandemi döneminde insan hareketliliğinin azalmasıyla doğadaki toparlanmanın, şirketler ve kurumların desteğiyle bundan sonra da sürdürülebilir olarak devam etmesi amacıyla Scienced Based Target İnsiyatifi ve Birleşmiş Milletler tarafından 155 şirketin katılımıyla hayata geçirilen Recover Better bildirisindeki ilk Türk imzacı oldu.
Topluma ve dünyaya “iyi” iz bırakmayı daima önceliklendirerek sürdürülebilirlik alanında sektörüne liderlik eden Abdi İbrahim, COVID-19 salgınıyla mücadele sürecinde, iklim değişikliği konusunda olumlu ilerlemenin devam etmesini sağlamak amacıyla Bilim Temelli Hedefler İnsiyatifi (Scienced Based Target Initiative) ve Birleşmiş Milletler tarafından hayata geçirilen Recover Better bildirisinin imzacıları arasında yer aldı. Abdi İbrahim, bu bildiriyi destekleyen ilk Türk şirketi oldu.
Bilim Temelli Hedefler İnsiyatifi’nin (Science Based Targets Initiative) imzacısı olan Abdi İbrahim, dünya çapındaki hükümetleri COVID-19’a ilişkin ekonomik yardım ve toparlanma çalışmalarını en güncel iklim bilimi verileriyle uyumlu hale getirmeye çağıran Recover Better bildirisine destek verdi. “Recover Better” bildirisi, toplam piyasa değeri 2,4 trilyon doların üzerinde olan ve 5 milyonu aşkın çalışana sahip 155 şirketin bir araya gelmesiyle hazırlandı. Bu bildiri, salgınla mücadele sürecinde, global olarak hayata geçirilen ekonomik destek paketleri kapsamında kamu harcamaları yapılırken bilimselliğin temel alınmasını, düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinin hızlandırılmasını, küresel ısınmanın 1,5 C ile sınırlandırması hedefine odaklanılmasını ve kamu politikalarında sürdürülebilirliğin her aşamada karar alma süreçlerine dahil edilmesini savunuyor.
Konuyla ilgili görüşlerini bildiren Abdi İbrahim Kamu İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü Dr. M. Oğuzcan Bülbül, “COVID-19 salgını nedeniyle tüm dünya zor bir dönemden geçiyor. Ancak tüm bu süreçte alınan önlemler sonucunda insan hareketliliğinin azalmasıyla doğada önemli bir oparlanmanın da başladığını görüyoruz. Devletlerin, kurumların ve bireylerin çok önemli dersler çıkardığı bu zorlu sürecin iklim değişikliğine olumlu bir katkısı olduğunu söylmek mümkün. Bundan sonraki süreçte bu düzelmenin sağlanması için alınan önlemlerin pandemiler ya da evrensel felaketler sonucunda değil, bilinçli bir çaba ile sürekli hale getirilmesi gerekiyor.
Biz de Abdi İbrahim olarak iklim değişikliğine karşı mücadelede büyük bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. COVID-19 salgını sürecinde önemi bir kez daha anlaşılan sürdürülebilirliği işimizin bir parçası yapma kararlılığımızı göstermeye devam ediyoruz. İnsan sağlığının gezegenimizin sağlığına bağlı olduğunun bilincinde olarak dünyamızı ve geleceği iyileştirmek için çözümün bir parçası olmaya devam ediyoruz. Scienced Based Target insiyatifi ve Birleşmiş Milletler tarafından hayata geçirilen Recover Better bildirisinde imzacı tek Türk şirketi olmak bizim için büyük bir gurur kaynağı. Bunun sektörümüze örnek olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu.
Abdi İbrahim, yakın zamanda “geleceği” ve “dünyayı” iyileştirmek yolunda önemli bir adım atarak, sürdürülebilir su politikaları ve uygulamalarını küresel ölçekte bir taahhüt ile desteklemek üzere, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi girişimi olan CEO Water Mandate’nin de imzacıları arasına katılmıştı.
Şirket ayrıca Global Compact Türkiye, İş dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) ve TÜSİAD’ın ortaklığında hayata geçirilen “İş Dünyası Plastik Girişimi”nin imzacıları arasında da yer alıyor. Bunların yanısıra CDP ve RE100 gibi sürdürülebilirlik alanındaki prestijli küresel oluşumlara üyelik ve orta vadede “B Corp Sertifikası”na sahip olmak bu alandaki önemli hedefleri arasında bulunuyor.
2020 yılında tüm üretim tesislerindeki elektrik tüketimini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamaya başlayan Abdi İbrahim, ilk olarak üretimde başlayan bu uygulamayı kademeli olarak, tedarik ve lojistik sürecinden hammadde alımına, pazarlama ve satış aşamasından son tüketiciye kadar devam eden tüm yolculukta uygulayarak 2030 yılında karbon ayak izini sıfıra indirmeyi hedefliyor.