W-AIFD Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli’nin değerli görüşlerini almaya deavm ediyoruz; AIFD olarak konsantre olduğunuz diğer bir konu biyoteknolojik ilaçlar, bu anlamda üyelerinizin mevcut ve gelecek yatırımları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ü.D.- ABD başta olmak üzere ilaç geliştirme faaliyetlerinin yoğun olarak gerçekleştirildiği gelişmiş ülkelerde, patent korumalı ürünlerin toplam ilaç pazarı içindeki payı diğer ülkelere kıyasla daha yüksektir. Türkiye’de ise toplam ilaç pazarı değerinin yaklaşık %15’ini patent korumalı ürünler oluşturuyor. Türkiye bu oran ile birçok gelişmiş ülkenin yanı sıra Bulgaristan, Polonya, Yunanistan gibi ülkelerin gerisinde yer alıyor. Türkiye ilaç pazarının % 16,6’sını biyoteknolojik ilaçlar oluştururken, bu oran OECD ülkelerinde ortalama % 35,8 ve AB üyesi ülkelerde ortalama % 29,9 olarak ölçülmüş durumda.
IQVIA tarafından hazırlanan Küresel Ar-Ge Trendleri 2023 raporuna göre, 2022 yılında ABD’de piyasaya çıkan yeni ilaçların %67’si gelişmekte olan biyofarma şirketleri tarafından geliştirildi. Günümüzde geliştirilen yeni tedavilerin üçte ikisinde gelişmekte olan biyofarma şirketleri rol alıyor. Bu oranın 2017’de %51, 2002’de %33 olduğu göz önüne alındığında biyofarma şirketlerinin zaman içinde etkisini artırarak ilaç Ar-Ge faaliyetlerinde önemli bir rol üstlendiği görülüyor.
Bu trende paralel olarak, önceki sorunun yanıtında da değindiğim gibi Ar-Ge çalışmalarını genişletmek isteyen büyük ilaç şirketleri tarafından satın alınan biyoteknoloji girişimlerinin sayısında artış görülüyor. 2022’de gerçekleşen en büyük 10 biyofarma birleşme ve satın alma anlaşmasının toplam değeri yaklaşık 69 milyar dolar olmuştu.[1] 2023 rakamları henüz elimizde bulunmasa da trendin devam edeceğini tahmin ediyorum.
W-Bu konuda yaptığınız çalışmaların eko-sisteme katkısını alabilir miyiz?
Ü.D.- AIFD olarak ülkemizde güçlü bir geleceğin temellerinin oluşturulmasına katkı sağlamak üzere güçlü iş birlikleriyle geçen 20 yılı geride bıraktık. Önümüzdeki 20 yılda da üyelerimiz ve paydaşlarımızla birlikte sağlık ekosisteminde oluşturduğumuz güçlü sinerjiyle sağlıklı geleceği birlikte inşa etmeye ve iletişim faaliyetlerimizle çalışmaları kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. Bu süre boyunca tüm paydaşlarımızla iş birliği halinde yaptığımız çalışmaların meyvelerini toplamak gurur verici. Gerek nadir hastalıklar gerek ilaç değer zincirinin en önemli halklarından biri olan Ar-Ge ve dolayısıyla klinik araştırmalar konusunda ülkemizde önemli adımlar atıldı ve bu adımları ileri taşımak için çalışıyoruz.
İlaç Ar-Ge sürecinin en kritik payını oluşturan klinik araştırma sayılarının Türkiye’de daha fazla sayıda yapılmasını sağlamak da yine ülkemizde inovasyonu destekleyecek ortamın oluşması adına çok kritik öneme sahip. Bu sayede ülkemizin klinik araştırma yatırımlarından alabileceği pay ekonomiye ve hastaların yenilikçi tedavilere erişimine katkı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra daha çok bilimsel çalışmanın ülkemiz üniversitelerinde yapılıyor olması, bu alanda çalışan bilim insanlarının akademik gelişimlerini hızlandıracaktır.
AIFD Ekonomik Değer Anketi’ne göre, 2022’de araştırmacı ilaç firmaları tarafından Türkiye’de klinik araştırmalara yapılan yatırım 239 milyon dolar olarak gerçekleşti.[2] Ülkemizde endüstri destekli klinik araştırmaların tamamına yakınını üyelerimiz gerçekleştiriyor. Bu alandaki yatırımların artmasıyla birlikte ülkemizin, klinik araştırmalar alanında daha yüksek bir seviyeye doğru ilerleyeceğine inanıyoruz.
W- AIFD olarak Biyo-girişimci ekosistemine desteğiniz çok büyük, BIO Startup programızın geldiği noktayı alabilir miyiz?
Ü.D.- İlaç ve biyoteknoloji alanındaki yenilikçi ürün ve tedavilerin önemini yukarıda da ifade etmiştim. Ar-Ge ve inovasyon temelli ilaç ve biyoteknoloji sektörlerinde, başarı yoğun ve uzun yıllara yayılan yatırım gerektiriyor. Bu doğrultuda, AIFD olarak yenilikçiliğin desteklenmesi yönündeki ana motivasyon ile hareket ederek, sağlık biyoteknolojisi alanında inovasyonun yeni taşıyıcıları olan startuplara destek olmak için Türkiye’nin ilk biyoteknoloji temalı hızlandırıcı programını destekledik. 2022 yılında altıncısını başarıyla tamamladığımız BIO Startup Programı ile, yenilikçiliğe öncülük eden startuplarımızı destekleyerek, küresel rekabete hazır hale gelmelerine yardımcı olmak ve bu sayede ülkemiz sağlık ekosistemine, uzun vadede de toplum sağlığına ve ülkemiz ekonomisine katkı sağlamayı hedefledik. Yürüttüğümüz bu program çerçevesinde temas ettiğimiz startup firmalarından oluşan önemli bir mezun havuzu oluşmuş durumda. İlaç şirketleri ve dernekler de düzenledikleri programlar aracılığı ile sağlık sektöründe gelecek vaat eden startuplara destek sağlayarak ekosistemin gelişimine katkıda bulunmaya devam ediyor.
W- Bu çerçevenin içinde yer alan “sağlık inovasyon ekosistemi”ne dair görüşleriniz nelerdir?
Ü.D.- Girişimciliği, teknoloji ve bilimi kullanarak yeni ve yenilikçi çözümler, tedaviler geliştirmek ve uygulamak olarak tanımlayabiliriz. Sağlık alanında ise bu çözümler, hastalıkları önleme, teşhis, tedavi ve takip etme yöntemlerini iyileştirmeyi, hasta bakımını optimize etmeyi ve genel sağlık sonuçlarını iyileştirmek gibi özel alanları hedefleyebilir. Ayrıca, bu yenilikçi çözümler sağlık hizmetlerinin verimliliğini ve etkinliğini artırmaya ve maliyetleri sürdürülebilir kılmaya yardımcı oluyor.
Sağlıkta girişimciliği, sektörün sürekli gelişim ve dönüşümünün itici bir gücü olarak tanımlayabiliriz. Hastaların ihtiyaçları ve beklentileri sürekli olarak değişiyor ve bu girişimlere startupların sunduğu çözümler kimi zaman daha hızlı yanıt verebiliyor. Bunun iyi bir örneğini pandemi döneminde hep birlikte deneyimlemiş olduk. COVID-19 aşılarının büyük bir kısmı mevcut ihtiyaçtan yola çıkarak startuplar tarafından geliştirildi ve kısa sürede iş birlikleri ile güçlenerek kullanıma sunuldu. Küresel sağlık ve biyoteknoloji alanında teknoloji şirketleri ve yatırımcılarla kurulan iş birlikleri pandemi sonrasında da güçlenerek arttı. Startupların iş birlikleri ve uygun ortamın sağlanarak güçlenmesi sağlık ekosisteminin sürdürülebilir ve dayanıklı olmasında, hastalıklara yeni tedaviler geliştirmede de çok önemli roller oynuyor.
Örneğin ABD’nin ilaç otoritesi FDA tarafından onaylanan her 10 yeni molekülün yedisi startuplar tarafından geliştiriliyor. [3] Araştırmacı ilaç firmaları olarak bizler de üyelerimizle birlikte startuplara destek vererek güç birliği içinde hastalıklara çare bulmak, yenilikçi tedaviler geliştirmek ve ilaca erişimi hızlandırmak için hiç durmadan çalışıyoruz.
Sağlık bilimlerinde inovasyonu, hastalıkların tedavilerinde daha iyi sonuçlar elde etmek, hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek ve sağlık hizmetlerini daha verimli ve etkin bir şekilde sunmak için yeni ve geliştirilmiş ürünler, hizmetler ve süreçler oluşturma süreci olarak tanımlayabiliriz. Gelişmiş girişimcilik ekosistemi, yeni fikirlerin yeşermesi için uygun ortamları yaratıp destek olurken, bu ortamların organizasyonel kültür ve yönetim tarzının da inovasyon odaklı kurgulanması ve var olan yapıyı destekleyici olması önemlidir. İlaç sektörü inovatif fikirlere en çok ihtiyaç duyulan sektörlerden birisidir. İnovatif bir fikirden doğan yenilikçi bir tedavi milyonlarca insanın hayatını iyileştirmeyi sağlayabilir.
W-2023 içinde AIFD ve EFPIA sponsorluğunda çok güzel bir rapor paylaşıldı: “Türkiye İlaç Sektörü Raporu” çarpıcı başlıklardan bilgi ve değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Ü.D.- Türkiye İlaç Sektörü Raporu 2023, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) ve Avrupa İlaç Endüstrileri ve Birlikleri Federasyonu (EFPIA) desteği ile araştırma şirketi IQVIA tarafından hazırlandı. Raporda yer alan hem Türkiye hem de dünya ilaç sektörüne araştırma, analiz ve çıkarımlar IQVIA tarafından, bağımsız olarak ortaya kondu. Raporumuz, geliştirilmesi gereken alanları göstermenin yanı sıra sektörümüzü ileriye taşıyacak bir rehber olma özelliğini taşıyor. Rapor çalışması çerçevesinde, ülkemiz ilaç sektörü birçok farklı boyutta özellikle karşılaştırılması uygun bulunan ülkeler ile kıyaslandı. Çalışmanın böylelikle ilaç sektörümüzün doğru konumlandırılmasına imkân sağlayacağına inanıyoruz. Her yıl düzenli olarak yenilenecek ve bu yönüyle bir anlamda sektörümüzün almanağı niteliğini kazanacak bu raporla, sağlık sektörümüzün nabzını tutarken, kamudan akademiye ve özel sektöre kadar tüm paydaşlarımıza bir başucu kaynağı sunmayı hedefliyoruz.
Sağlık sektörü göstergeleri, küresel ilaç pazarı göstergeleri, Türkiye ilaç pazarı göstergeleri, üretim, dış ticaret, yatırım, Ar-Ge başlıkları başta olmak üzere geliştirilmesi gereken alanları gösteren kapsamlı analizler raporda öne çıkıyor. Türkiye İlaç Sektörü Raporu’nu sağlık ekosistemindeki tüm paydaşlarımızla ve tüm kanallarımızdan paylaşmaya gayret ettik. Üyelerimiz, basın mensupları, kamu sektörü, akademisyenler, öğrenciler, hekimler, , hasta derneklerinden oluşan çok geniş bir sağlık ekosistemimiz var. Tüm bu kesimler için başvuru kaynağı olmasını hedeflediğimiz çalışmanın aldığı olumlu geri bildirimler ve ilgiden memnunuz. Tüm bunlar, sağlık sistemimizde var olan bir ihtiyacı doğru analiz ettiğimizi gösteriyor.
W- Kıymetli Dr. Ümit Bey değerli görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür eder başarılar dileriz.
Ü.D.- Ben teşekkür ederim.
[1] Türkiye İlaç Sektörü Raporu
[2] AIFD Ekonomik Değer Anketi
[3] Türkiye İlaç Sektörü Raporu
Dr. Ü. Dereli, “AIFD Üyelerinin Son 13 yıldaki Toplam Yatırım Miktarı 2,8 milyar dolar!”