24-30 Nisan Dünya Aşı Haftası’nı kutluyoruz. Aile hekimleri olarak koruyucu sağlık hizmetleri açısından en önemli gücümüz olan AŞI.
Aşının hikayesi nerede ne zaman başladı dersek, tarihteki ilk aşı uygulamasının Çin’de Sung Hanedanı döneminde çiçek hastalığından korunmak için ciltteki iltihaplı maddenin sağlıklı kişilerin burnunun içine verilmesi olduğu bilinmektedir. Aşı başlı başına bir ilaç olmayıp aslında vücudun hastalıklara karşı verdiği reaksiyonlardan yola çıkılarak geliştirilmiştir.
Aşının serüveni hep büyük salgınlar ile bir savaştaki kadar insanın ölmesi ya da sakat kalması sonrası gündem olması sonucunda bazı dönemlerde kamuoyunun ilgisini yoğun bir şekilde çekmiştir. Dünya tarihinde salgınlara bakacak olursak insanlık tarihinin en ölümcül salgınlarından biri olan Kara Veba hastalığı Kara Ölüm olarak da adlandırılır. 100-200 milyon kadar insanın hayatını kaybetmesine sebep olan bir hastalık olmuştur. Bu hastalığı ortaya çıkaran bakteri Yersinia pestis bakterisidir. 1918 – 1920 yıllarında da salgına sebep olan H1N1 virüsünün ölümcül bir alt dalı İspanyol gribidir. Tarihte bilinen en büyük salgınlardan biri olan İspanyol gribi 16 ay içerisinde yaklaşık 60 milyon kadar insanın can kaybına sebep olmuştur. Aynı zamanda 600 milyon insan bulaşıcı hastalığa yakalanmıştır. 1968 – 1969 yılları arasında yaklaşık olarak bir milyon kişinin ölümüne sebep olan hastalık Hong Kong Gribi’dir. Bu hastalığın etkeni H3N2 virüsüdür ve aslında birden fazla alt virüsü bulunur. H2N2 virüsünün alerjik sapması sonucu H3N2 virüsü oluşmuştur. Sars virüsü ilk olarak 2003 yılında Asya, Amerika ve Avrupa kıtasında ortaya çıkmıştır. Sebebi belli olmayan bu hastalık atipik bir pnömoni olarak gelişir. Virüs, 2-7 gün arasında ilk belirtilerini gösterir. İlk olarak yüksek ateş, titreme ve baş ağrısı belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın bulaşıcılığının ne zaman başladığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. SARS daha çok öksürük ile yayılır. Şiddetli ishal belirtisi bulunan, bağırsak enfeksiyonuna bağlı bir hastalık olan Kolera hastalığı 1817 yılında Japonya‘da görülmüştür. 1912 ile 1913 yılları arasında Balkan Savaşları olduğunda ordu içerisinde Kolera salgını başlamış ve Osmanlı Devleti en büyük salgınını yaşamıştır. Kolera hastalığı pek çok insanın ölümüne sebep olan dünyadaki en büyük salgın hastalıklardan biridir. Çin’in Vuhan kentinde Aralık ayında ortaya çıkan bulaşıcı hastalığın ismi Yeni Korona virüs Hastalığı (COVID-19)’dur. Bu hastalık solunum yollarına etki eden bir hastalıktır. En çok bilinen belirtisi yüksek ateş, şiddetli öksürük ve nefes darlığıdır. Bu virüsün tanımlandığı tarih 13 Ocak 2020’dir. Covid-19 hastalığının ilk kez Vuhan kentinin deniz ürünlerini sattığı hayvan pazarında görülmüştür. Daha sonra ise insandan insana bulaşma başlamıştır. İlk olarak Vuhan’ı daha sonra ise Çin’in tüm eyaletlerini etkisi altına almıştır. Çin’den sonra tüm dünyaya yayılan bir hastalık olmuştur. Nefes darlığı, ateş ve öksürük en çok bilinen ve en sık rastlanan belirtiler arasında yer alır. Böbrek yetmezliği, zatürre, ağır solunum ve ölüm yetmezliği hastalığın ağır seyrettiği kişilerde karşılaşılabilecek durumlar arasında yer alır. Günümüzde halen devam etmekte olan bu pandemi, bugüne kadar 350 bine yakın kişinin yaşamını kaybetmesine neden olmuştur ve her geçen gün bu sayı artmaktadır.
Görüldüğü üzere aşının toplumları kurtarıcı hatta insanlık ırkının devam etmesini sağlayıcı etkisi büyüktür. Son 20 yılda Aile Sağlığı Merkezlerinde %95 oranın bebek çocukluk dönemi aşıları başarıyla uygulanmaktadır. Burada aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının başarısı çok önem arz etmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın rutin aşılama takviminin dışında dünya üzerinde birçok ülkede rutin aşılama takviminde olan bebeklerde bakteriyel menenjit aşısı, rota virüse karşı yapılan aşılar, özellikle rahim kanseri önleme yolunda birçok kanıt ve bilimsel çalışması olan HPV aşısı ön plana çıkmaktadır. Bebeklerde uygulanan bakteriyel menenjit aşısının işitme bozukluklarından, beyin hasarından, görme bozukluklarından, epilepsi, böbrek yetmezliğinden tutunda ölüme kadar gidebilecek bir menenjit hastalığı tablosunu engellediğini kanıtlayan birçok yayın mevcuttur. Ayrıca rota virüse karşı yapılan aşıların uzun hastane yatışları olan ishal vakalarından koruduğunu gösteren birçok bilimsel yayın ve kanıt mevcuttur.
Aşı her yaşta önemlidir. Erişkin yaşta diyabet hastalarında, KOAH ve astım hastalarında, kronik kalp hastalarında, böbrek yetmezliği olan bireylerde, dalak fonksiyonları bozuk veya dalağı alınmış bireylerde en önemli zatürre ve sonucunda yoğun bakıma yatış ve ölüme giden tablo nedeni pnömokok pnömonisidir. Belirttiğimiz tüm kronik hastalığa sahip bireylere ve 65 yaş ve üzerindeki tüm erişkinlere pnömokok aşısını önermekteyiz. Topluma çağrımız yüzlerce yıl boyunca etkisi on binlerce kez ispatlanmış aşılar konusunda biz hekimlere güvenmeleri ve hem bebeklik/çocukluk dönemi hem de erişkin dönemindeki tüm aşılarını yaptırmalarıdır.