Aile Hekimlerinin Çağrısı: Aile Hekimliğinin İyileştirilmesi ve Özlük Hakları için Girişim
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yalnızca hastalık ya da sakatlığın olmayışı değil; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanan sağlığın, günümüz Türkiye’sinde ne durumda olduğu üzerine düşünmek, konuşmak gerekirse öncelikle koruyucu sağlık hizmetlerinin sunumunu her daim ilk sıraya koymak doğru olacaktır. Sağlıklı bir toplum inşa etmenin en temel basamağının koruyucu sağlık hizmetleri olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bu hizmetin esas sunulabileceği yer ise aile sağlığı merkezleridir.
Dünya’da aile hekimliği 100 yıl önce bir gereksinim olarak tartışılmaya başlanıp, yaklaşık 60 yıldır da bu bilinç ile uygulanırken; ülkemizde ise ancak 2010 yılında aile sağlığı merkezi adıyla sağlık sistemine entegre edilmiştir. Aile hekimliği sisteminde koruyucu sağlık hizmetlerinin sunumu öncelikli hedefken geçen 13 yıllık süreçte sistem maalesef koruyucu sağlık hizmetlerinin önüne geçen onlarca iş yüküne maruz kalmış, sayısal anlamda hasta yükünün neredeyse yarısının karşılandığı bir basamak haline evrilmiştir. 2022 yılı sağlık istatistiklerine göre bu sayı yıllık yaklaşık 854 milyon hekime müracaatın %39,9’una tekabül eden 333 milyon müracaat gibi inanılması güç bir sayıdır. Toplam hekim sayısının %14’ü kadar olan biz aile hekimleri, toplum sağlığını koruma adına büyük bir yük altında ve bir standarda oturtulmamış düzen içerisinde görevimizi yapmaya çalışmaktayız. Kadük haldeki ödeme ve sözleşme yönetmeliği ile adeta köle gibi çalıştırılan bizler, şiddetin her türlüsüne uğrama endişesi yetmezmiş gibi enflasyona yenik düşen ödeneklerin ASM giderlerini karşılayamama endişesi ile de her geçen gün yıpranmaktayız. Bu süreç içerisinde şimdi de ödeme ve sözleşme yönetmeliğinde yapılması planlanan “yaptım, oldu” değişikliklerinin duyumunu alıyoruz.
Yılların emeği ve hafızasını taşıyan, sahanın işleyişine hakim ve sistemin uygulayıcıları olan biz aile hekimleri yapılacak değişiklerin duyumunu almak yerine sağlığın ve sağlık hizmeti sunucularının geliştirilmesi yönündeki çalışmaların yapılacağı mekanizmaların ilk davetlisi olalım istiyoruz. Tüm aile hekimlerinin temsilcisi AHEF olarak, toplum sağlığının iyileştirilmesi, aile hekimliğinin aksayan noktaları ve sorunların çözümüne yönelik önerilerin iletilmesi, aile hekimlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi yönündeki görüşlerimizi bildirmek adına, Sağlık Bakanı’ndan randevu talebimiz hala beklemede iken, yılmadan vazgeçmeden bu davetli olma arzumuzu bildirmek istiyoruz.
Sahanın ihtiyaçlarını gözetmeden hesap kitap bilmemezlik ile yapılan son zamlar sonucunda temel gider ve gelir dengesizliği oluşmuş; aile sağlığı merkezlerinde çalışan ebe, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik personeli gibi binlerce kişi işinden olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, temel giderlerini karşılayamayan aile sağlığı merkezleri ise kapısına kilit asacak duruma gelmiştir. Hal böyle iken aile hekimi başına düşen ortalama nüfus sayıları düzenlenmemiş, aile sağlığı çalışanları için aile sağlığı merkezlerinin maddi yönden cazibesi artırılmamış, nüfusa kayıtlı kişilere geçen 13 seneye rağmen hiçbir sorumluluk verilmemiş ve tüm bunların üzerine her geçen gün aile hekimlerine ek görev ve sorumluluklar verilmiştir. Sistem artık bu yükü kaldıramaz haldedir.
Eksik işlem yaparsan hak edişinden keserim, senelik izin alırken yerine birini bulmaz isen izin hak edişinden yine keserim, hakkını ararsan da hem ceza verir hem de tekrar hak edişinden keserim zihniyetini aile hekimlerinin en büyük temsilcisi olan AHEF olarak kabul etmemiz mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay iptal kararları ile delik deşik hale gelen yönetmelik kabul edilebilir bir halde değildir artık. Sahayı ve aile hekimlerini görmezden gelip aile hekimliğinin gereklilik ve özünü anlamayan birkaç bürokratın yıllardır sürdürdüğü yönetmelik inadı ile her geçen gün kamu zararı oluşmaktadır. Nitekim her yıl 1000’e yakın dava kaybeden bir yönetmelik artık kadüktür! Meslek örgütleri ile ortak hareket etmeden hazırlanacak olan yönetmelikte de benzer durumlar ile karşılaşılacağı nettir. Kamu zararına sebep olan bürokratların da görevden alınması ve bir cezai yaptırıma maruz bırakılması hukuki ve vicdani açıdan bir gerekliliktir. Söz konusu hekimler olduğunda en ufak bir malpraktis, büyük cezalara sebep olurken biz aile hekimlerinin çalışma şartlarını zorlaştıran, iş güvencemizi yok sayan, bin bir türlü şart ile hak ettiğimizi verecek yönetmeliği hazırlayanlar için de yaptırım gereklidir.
Vatandaşın temel sağlık hizmetlerinin devamlılığı sağlanmalıdır ve bu noktada ödeme ve sözleşme yönetmeliğinde yapılması planlanan değişikliklerin görüşmesinde ana katılımcı olarak yer almamız gerektiği nettir. Öncelikli hedefimizin talep ve önerilerimizi yetkili kişi ve kurumlar ile görüşüp iletmek olduğunu belirtir; bu imkan bize tanınmadığı takdirde, vakit kaybetmeden anayasal bir hak olan iş bırakma dahil olmak üzere saha ile birlikte hakkımızı arayacağımız eylemleri uygulamaya koyacağımızı belirtmek isteriz.
AHEF YÖNETİM KURULU