Hafta içinde medyada yer alan bazı veriler aile hekimlerini yeniden gündeme taşıdı. Çıkan haberlere göre İstanbul’da haziran ayında açılan 886 aile hekimliği kadrosuna sadece 35 hekim aile hekimi olmak üzere başvurmuştu. Bunun üzerine bir açıklama yapan Sağlık Bakanlığı ise Türkiye genelinde aile hekimi doluluk oranının yüzde 91.4, aile sağlığı personeli (ebe, hemşire, sağlık memuru, acil tıp teknisyeni vb.) doluluk oranının ise yüzde 86.5 olduğu bilgisini paylaştı. Açıklamada ayrıca, yalnızca İstanbul’da yapılan tek bir yerleştirme sonucunun aile hekimliği uygulamasının geneli hakkında bilgi vermesinin söz konusu olmadığı belirtildi.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2017 yılsonu itibariyle Türkiye’de 7.772 Aile Sağlığı Merkezi’nde 23.992 aile hekimi, 23.452 aile sağlığı personeli aktif olarak çalışıyor. Bir aile hekimine düşen nüfus sayısı ortalama 3.295 kişi. Bu sayı İngiltere’ de 1.800, Danimarka’ da 1.600, Portekiz’de 1.500, Almanya’da ise 1.000 kişi.
Uygulamanın 2023 yılı hedeflerine göre Türkiye’de 41.500 aile hekimi, 41.500 aile sağlığı çalışanı ve aile hekimi başına düşen nüfusun da 2.000 olması planlanıyor. Yani, şu andaki sayı üzerine 17 bin aile hekiminin daha eklenmesi hedefleniyor. Sağlık Bakanlığı, bu hedefleri tutturabilmek için her ay boşalan aile hekimliği birimlerini ve sıfır nüfuslu olup binası olmayan yeni aile sağlığı merkezlerindeki aile hekimliği birimlerini yerleştirmeye açıyor.
BAŞVURMAKTAN KAÇINIYORLAR
Öte yandan, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Genel Sekreteri Dr. Hakan Uzun, İstanbul’da yaşanan durum gibi, bazı bölgelerdeki sıfır nüfuslu ve binası olmayan boş kadrolara aile hekimlerinin başvurmaktan kaçındıklarını belirtiyor. Bunun farklı nedenleri olduğunu söyleyen Uzun, öncelikle aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının ücretlerinin giderek azaldığına işaret ediyor. Uzun, AHEF tarafından 3 ilde yapılan araştırmanın tüm Türkiye’ye yansıtılması sonucunda sıfır nüfuslu yeni aile hekimliği birimlerinin açılması nedeniyle aile hekimlerinin gelirlerinin ortalama yüzde 20 oranında azaldığının tespit edildiğini belirtiyor.
Aile Hekimleri Çalışanları Sendikası (AHESEN) Genel Başkanı Dr. Gürsel Özer, bu konuyu şöyle detaylandırıyor, “Binası hazır olmayıp, sıfır nüfuslu bir pozisyona başvuran bir aile hekimi adayı şunlarla karşılaşıyor. Öncelikle, bu kişinin aile hekimliği yapacağı bir bina bulması ve bunu devlete onaylatması gerekiyor. Onay alıp binayı kiraladıktan sonra bu binanın içini döşemesi lazım. Yani, büro malzemesinden sedyeye, hasta bekleme koltuğundan tıbbi malzemelere kadar her şeyi almak aile hekiminin sorumluluğunda. Bunun yanında, hemşire gibi aile sağlık merkezinde çalışacak personeli bulmak da aile hekiminin sorumluluğunda.” Özer, bu gibi giderler için aile hekimlerine cari gider ödemeleri yapıldığını söylüyor. Bu, aile sağlık merkezlerinin sınıflarına ve bulundukları şehre göre değişiyor. Örneğin, İstanbul için 3.500 TL civarında. Ancak, özellikle büyük şehirlerde hayatın sürekli pahalılaşması, kiraların yükselmesi, asgari ücretin artması gibi durumlar nedeniyle için bu miktar yetmemeye başlıyor. Özer, bu nedenle aile sağlı merkezlerinin bu giderleri karşılayabilmek için çoğunlukla aile hekimleri tarafından ortaklaşa açıldığını belirtiyor.
NELER YAPILABİLİR?
AHEF Genel Sekreteri Hakan Uzun, aile hekimliğine talebin artması için öncelikle aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının ücretlerindeki kaybın telafi edilmesi gerektiğini düşünüyor. Bunun için katsayılar artırılabilir. Ayrıca, cari gider ödeneğinin kesilmemesi veya kaldırılmaması, aksine cari gider ödeneğinin artırılarak devam etmesi gerekiyor. Sıfır nüfuslu aile hekimliği birimlerinin gelişi güzel açılmasının önlenmesi, sıfır nüfuslu birimlerin nüfus sayısı iyi hesaplanarak diğer aile hekimlerinin mağdur olmayacak şekilde uygun yerlerde açılması ve aile sağlığı merkezlerinin ilk açılış masraflarının Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanması, özellikle kira oranı yüksek yerlerde ekstra kira yardımı yapılması önemli bir destek oluşturabilir. Aile hekimleri üzerindeki iş yükünün azaltılması için gereksiz rapor isteklerinin tüm bakanlıklar tarafından ortak bir yol bulunarak kaldırılması, vatandaşa sağlığı için sorumluluk verilmesi ve vatandaşın usulsüz ilaç yazdırma isteklerinin önlenmesi için sağlık okuryazarlığını artırılmasına yönelik çalışma yapılması da önemli. Bunun yanında, aile sağlığı merkezlerinde sözel ve fiziksel şiddeti önlemek için sağlıkta etkin şiddet yasasının çıkartılması için gerekli girişimlerin yapılması gerekiyor.
tamamı için kaynağa bakınız