Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Geriatrik Hematoloji Derneği Araştırma Sekreteri, İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Zahit Bolaman 21 Nisan Akut Miyeloid Lösemi Farkındalık Günü sebebiyle önemli bilgiler paylaştı.
Akut miyeloid lösemi (AML) kanda akyuvarların öncü hücrelerinin kemik iliği, kan veya herhangi bir dokuda kontrolsüz çoğalması ile kendini gösteren bir lösemi şeklidir. Her yıl yaklaşık 100 bin kişiden 4’ünde akut miyeloid lösemi görülmektedir.
Akut miyeloid lösemili hastalarda başlıca belirtiler birkaç hafta içinde ortaya çıkan halsizlik, kol ve bacaklarda daha sık olmak üzere tüm vücutta kendiliğinden ortaya çıkan mercimek büyüklüğünde deride döküntü veya kolay çürük oluşumu, yeni başlayan dişeti kanamaları veya diş etlerinde ileri derecede büyüme ve bazen enfeksiyon ile ilişkili ateş varlığıdır.
Akut miyeloid lösemi erişkinlerde görülen en sık akut lösemidir
Hastalık her yaşta görülebilir ise de altmış yaş üzerinde 5 kat fazla görülür. AML küçük çocuklarda nadiren görülür. Ancak bağışıklık sistemi yetmezliği gibi genetik bir hastalık mevcut ise çocuklarda görülme sıklığı artar diyen Prof. Dr. Zahit Bolaman şunları söyledi: “Akut miyeloid lösemi altmış yaş üzerinde 5 kat fazla görülür. Çocuklukta erkek kadın cins ayrımı yoktur. Erişkinlerde erkekler hastalığa kadınlardan kısmen daha fazla yakalanır. Pestisit, kozmetik ürünlerin aşırı kullanılması, boya ile sık karşılaşma yanında özellikle sigara ve obezlerde (şişman) hastalık gelişime ihtimali artar.”
Akut miyeloid lösemi tedavi ile tamamen iyileşebilen bir hastalıktır
Prof. Dr. Zahit Bolaman: “Tedavide en önemli husus akut miyeloid lösemi tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesidir. Tanı anında tedavi seyrini belirlemek için genetik temelli analizler yapılır. Eğer hasta dinç ve ilave hastalıkları ağır değil veya kontrol altında ise 7-10 gün süre ile kemoterapi tedavisi uygulanır. Bu hastalarda iyilik hali elde edildikten sonrası pekiştirme kemoterapi tedavisi verilir.”
Yüksek riskli AML hastalarında bile kardeş veya akraba ya da akraba dışından elde edilen kök hücre nakli ile hastalığın tamamen iyileşebildiğini belirten Prof. Dr. Zahit Bolaman şunları sözlerine ekledi: “Son yıllarda hedefe yönelik tedavilerin kullanılması ve ülkemizde akraba dışından kök hücre bulmada yardımcı olan Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKÖK) yanında kök hücre nakli yapan merkez sayısının artması da hastalığın tedavisinde başarıyı artıran faktörlerdir. Sağlıklı vatandaşlarımızın Kızılay’a başvurarak kök hücre verici olması ile de kök hücre nakline erişebilen hasta sayısı dolayısı ile daha çok hasta iyileşecektir. Kemoterapiyi kaldıramayacak düzeyde sağlıklı olmayan veya ileri yaş gurubu hastalarda kemoterapi yerine daha az yan etkiye sahip ilaçlar kullanılır.”
Akut miyeloid lösemili hastalarda tedavi seyrinde enfeksiyona eğilim artar
Akut miyeloid lösemili hastalarda tedavi süresince akyuvarlardaki azalma nedeni ile hastalarda enfeksiyonlara eğilim artar vurgusu yapan Prof. Dr. Zahit Bolaman: “Bu hastalarda enfeksiyon gelişme riskini azaltmak için ziyaret yapılmamalıdır, bunun yerine uzaktan görüntülü görüşmeler yapılabilir. Hastalar akyuvarlar düşük olduğu sürece çiğ sebze veya meyve yememeye teşvik edilmelidir. Dışarıdan yemek kabul edilmemeli ve evde tencere yemeği tercih edilmelidir. Mümkün olduğunca her sefer taze pişmiş yemek yenilmesi doğru bir yaklaşımdır. Hastalığa iyi gelecek diye düşünülen hiçbir gıda veya içecek olmadığı asla unutulmamalıdır. Hasta odalarında nem olmamalı ve canlı bitki veya çiçek bulundurulmamalıdır. Hastalık dönemi boyunca daimi olarak pozitif enerjiye sahip aile, eş dost desteği olduğunda hastalık tedavi döneminin daha kolay geçebileceği unutulmamalıdır” dedi.
COVID-19 döneminde bu uyarılara dikkat
Prof. Dr. Zahit Bolaman: “COVID-19 döneminde tüm hastalara tanı anında ve tedavi öncesi COVID-19 testi yapılmalıdır. Hasta ile hasta yakınlarının teması kesilmeli, refakatçi olarak hastanın yanında kalan hasta yakınlarının dış ortam ile teması engellenmeli, sağlık personelinin hasta ve hasta yakını ile teması azaltmalıdır. Hastalar mümkün olduğunca tek kişilik, izole odalara yatırılmalı ve mümkün olduğunca dış ortam ile direkt ilişkileri kesilmelidir. Hafif ve orta risk gurubundaki hastalarda ya da ek hastalıkları olanlarda yoğun olmayan kemoterapi veya akıllı ilaçlar tercih edilebilir. Riskli hastalarda pandemi öncesinde de olduğu gibi sıkı önlemler eşliğinde yoğun kemoterapi sonrası allojenik kök hücre nakli tedavisi yapılmalıdır ” dedi.