Bilimsel fitoterapide dünya lideri olan AlchemLife’ın Avrupa Genel Başkanı Recai Özbir, Türkiye’de üretilen bitkisel kökenli fitoterapötik ürünleri Avrupa’ya göndermeye başladıklarını söyleyerek, “Fitoterapi konusunun Türkiye’de yaygınlaştırılması, bilinçlendirilmesi ve fitoterapi ürünlerinin en az kimyasal ürünler kadar etkin olduğu bilincinin yerleştirilmesi temel hedeflerimiz arasındadır” dedi.
W- AlchemLife’ın Avrupa Genel Başkanı Recai Özbir’den “fitoterapi” özelinde görüşlerini alacağız.
Recai Bey öncelikle sizi Eylül ayında atandığınız Alchem International’ın Avrupa Genel Başkanlığı görevi için tebrik ederiz. Bugüne gelene kadar kariyeriniz yolculuğunuz nasıl gerçekleşti?
R.Ö.- Kıbrıs Limasol’da doğdum. İngiliz Koleji’nden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’nde fizik mühendisliği, arkasından da nükleer mühendisliği okudum. Cerrahpaşa’da nükleer tıpta staj yaparken, aslında iş geliştirme kısmında daha başarılı olacağıma inandığım için İstanbul Üniversitesi’nde MBA yapmaya karar verdim. Aynı zamanda da çalışmaya başladım. 1989 yılında tercihimi ilaç sektöründen yana kullanarak, Elitaş Grubu’nda başladım. Küçük bir şirketti ama okul gibi olmasının avantajını yaşadım. Dış ticaretten planlamaya kadar birçok şey öğrendim. Benim için her zaman bilgi en değerli şey oldu. Daha sonra kariyerime Fako’da ve Alcon’da devam ettim. Her iki kurumda da hep yeni sistemler kurup, ilkleri yaşadığım güzel tecrübeler edindim. Sonrasında ise en büyük okulum dediğim Abdi İbrahim’de 15 yıl kadar çeşitli görevlerde bulundum. Tam da emeklilik hayalleri kuruyordum ki, İsviçre’de bulunduğum bir toplantıda Alchem International’dan birisi benimle tanışarak, fitoterapinin bütüncül sağlığı temel alan felsefesini anlatmak istediğini söyledi. O zamana kadar ilgi alanımda değildi. Hem felsefeyi hem klinik çalışmalarını inceleyince bilimsel destekli fitoterapötik ürünler, kullandıkları teknoloji dikkatimi çekti. Böylece emeklilik hayallerimi de bir kenara bıraktım. Ekim 2017’de Alchem İnternational’da Türkiye Genel Müdürü olarak göreve başladım. Eylül 2019’da Alchem International’ın Avrupa Genel Başkanlığı’na atandım.
Türkiye’den Avrupa’ya ürün gönderiyoruz
W- Alchem International’ın Avrupa Genel Başkanı olarak çalışmalarınız ne yönde devam edecek?
R.Ö.- Alchem International Avrupa Genel Başkanı olarak Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Başkanlığı’nı da yürütüyorum. Bütün Avrupa ve Türkiye olarak baktığımızda 100 kişilik bir ekibimiz var. Türkiye, Avrupa bölgesi merkez ofisi olarak gösteriliyor. Bu sayede bilimsel fitoterapi farkındalığının artırılması ve halka kaliteli bitkisel ürünleri ulaştırma noktasında Avrupa ülkelerine stratejik yaklaşım sağlama imkânına da sahip olduk. Yakın zamanda eczanelerde bitkilerin faydalarını anlatacağımız kitapçıklarımızı da hazırlayarak kullanıcıya sunacağız. Ayrıca ağrı mekanizmasında çok hızlı etki gösteren yağ formunun Türkiye’de üretilmesi kararını aldık. Sağlık Bakanlığı onaylı bir tesiste üretilen ilk parti ürünler Avrupa’ya gönderildi. Böylece hem Türkiye’de de yatırım yapmış hem de dış ülkeleri buradan da desteklemiş olacağız.
Sağlığınıza yatırımı fitoterapotik ürünlerle yapın
W- İlaç sektöründeki 30 yılı aşkın tecrübenizi bilimsel fitoterapi alanına aktarıyorsunuz. Fitoterapi ürünlerine ilginizin sebebi nedir?
R.Ö.- İlaç sektörü içerisinde önerilecek ürünlerin; güvenli olması, bildirilmiş bir yan etkisi bulunmaması, insan sağlığını destekleyici, holistik sağlık felsefesine uygun olması, uzayan insan ömrünü sağlıklı ve kaliteli bir yaşam ile desteklemesi son derece önemlidir. Türk toplumunun zamanında ve ileriyi düşünerek kendi sağlığına yapacağı yatırımın fitoterapötik ürünlerden geçtiğine inanmaktayım. Bugün geleceğimiz için yaptığımız yatırımlarla kaliteli standartlarda yaşayabilmemiz için, preventif yaklaşımı benimseyerek, fitoterapotik ürünlerle sağlığımızı desteklemeliyiz. Kimyasal tertiplerin zorunlu kullanımları dışında mümkün mertebe doğal ürünler ileride yaşlılığımızı kaliteli geçirmemizi sağlayacaktır. Bu felsefede baktığımız zaman, fitoterapi ürünlerinin insan sağlığına çok değerli bir yatırım olduğuna inanmaktayım. Türkiye’de ekonomik gelir ve bilinç düzeyinin bu felsefeyi yerleştirmekte bizi zorlayacağının farkındayız.
Amacımız, bilimsel ve etkin ürünlerle, Türkiye’de bu bilincin doğru yerleşmesini sağlamak, bunu eğitim ve bilgilendirme çalışmaları ile sürekli desteklemektir.
Standardize edilmiş preparatların farkındalığını ve yararlılığını tüm sağlık çalışanları ve sağlık arayan insanlara ulaştırmak, AlchemLife‘ın temel misyonları arasındadır.
PhytoAdvance teknolojisi dünyada tek
W- AlchemLife’ın uyguladığı PhytoAdvance teknolojisini diğerlerinden ayıran nedir?
R.Ö- İsviçre kökenli Alchem International, 75 yılı aşkın tecrübesiyle, dünyada 35 ülkeye bitkisel kökenli aktif hammadde tedarik ederken, ikinci kuşakla birlikte bilimsel fitoterapi alanındaki bilgi birikimi ve tecrübesini AlchemLife çatısı altında tüketicilerle buluşturmaya karar veriyor.
Binlerce yıllık bitkilerle tedaviyi, dünyada tek, patentli olan, son 20 yılda İsviçre ve İtalya’da geliştirilip klinik etkinliği ispatlanan PhytoAdvance teknolojisiyle; bitkilerin uygun kısımlarını işleme alarak standardize edilmiş aktif içerik elde edilmesini sağlıyor.
Alchem International uluslararası GMP standartlarında farmasötik bileşen üreticisi olarak, özel patentli PhytoAdvance teknolojisi ile fitoterapötik destek ürünleri elde etmek, sağlığa olan bağlılığımızın ve tutkumuzun merkezini oluşturmuştur. Ürünlerimizin üretimini ve satışını Amerika, Avrupa ve Asya’da yapmaktayız. Geliştirdiğimiz PhytoAdvance teknolojisi sayesinde, en saf ve en etkin doğal bileşenleri sunabiliyoruz.
W- Fitoterapide standardizasyon neden önemli?
R.Ö.- Standardizasyon, fitoterapide yaygın olarak kullanılan fakat çoğu zaman tanımlanamayan çok önemli bir kavramdır. Standardizasyon, bitki ekstratında bir veya birkaç aktif bileşik veya bileşik grubunun minimum miktarına sahip olma gerekliliğidir. Fitoterapötik ürünlerden fayda görmek için muhakkak standardize edilmiş olanların tercih edilmesi gereklidir.
Almanya’da tedavilerin yüzde 66’sında bitkisel ürün kullanılıyor
W- Faaliyet gösterdiğiniz pazarın Türkiye ve dünyadaki büyüklüğü nedir?
R.Ö.- 2017 itibariyle, fitoterapi ürünlerinin hacmi dünyada 107 milyar dolar civarına erişmiştir. Bu konuda Almanya, Fransa ve Japonya fitoterapi konusunda lider ülkeler… Almanya’da tedavilerin yüzde 66’sında doktorlar hastalarına bitkisel ürünler reçete ediyor. Japonya, Çin ve Hindistan ise bitkisel hammadde üretiminde büyük yol kat etmiş durumda… Türkiye ise kültürel olarak bitkileri seven bir ülke olmasına karşın bitkilerin belirli teknik ve bilimle incelenmesi yolunda pek fazla ilerleyemedi. Bu pazarın Türkiye’de yeni oluştuğunu söyleyebiliriz.
W- Global merkez açısından Türkiye’nin önemi nedir? Nasıl bir pazar olarak görülüyor?
R.Ö.- Merkez ofisimiz açısından, Türkiye öncelikli pazarların birinci sırasında. Türkiye, coğrafi konumu ve hatta bitki zenginliği açısından Orta Doğu & Kuzey Afrika (MENA) ve Bağımsız Devletler Topluluğu olarak (CIS) bilinen ülkeler için bir dağıtım üssü olarak görülmektedir.
Bilimsel dokunuşlara Türkiye’den devam edeceğiz
W- Türkiye’de fitoterapi alanında bu zamana kadar neden yatırım yapılamadı?
R.Ö.- Baktığınızda Türkiye’de endemik bitki olarak inanılmaz bir doku var ve özellikle Anadolu’da birçok insan kendini bu doku ile iyileştiriyor. Maalesef biz bu dokuyu her zaman aynı kalitede ürün sağlamak adına bilimle buluşturamamışız. Ya teknolojisini pahalı bulduk ya da bu alana yatırım yapmak istemedik. Oysa Fransızlar 60’lı yıllarda bunu fark etmiş. Almanya’da ve Fransa’da bitkisel tedavilerin uygulama oranı yüzde yetmişe yaklaşıyor. Bizde ise yüzde 15’lerde. Bitkisel tedavilerin doğru olanını tespit etmek, farkındalık yaratmak ve o bilgileri aktarmak bizim görevimiz. Bu da ancak klinik çalışmalarla desteklediğiniz zaman olur. Biz bilimsel dokunuşlar yapmaya Türkiye’den devam edeceğiz.
Avrupa’da da eğitimleri biz vereceğiz
W- Türkiye’deki yapılanmayı nasıl gerçekleştirdiniz?
R.Ö.- Yaklaşık 1,5 yıl önce bu felsefeyi yaymak üzere yapılanırken, misyonumuzu yine farklı olmak üzerine kurduk. Öncelikle Yeditepe Üniversitesi’nden Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Yeşilada ile de görüşerek, Yeditepe Üniversitesi işbirliğiyle, doktor ve eczacılara yönelik sertifikasyon programlarına başladık. Bütün felsefemiz bilgiyi ve bilimi insanlara doğru aktarmak üzerine kurulu. Bu sürede toplamda altı yüz elli eczacı ve doktora sertifikasyon programı gerçekleştirdik. Bursa’da gerçekleştirdiğimiz eğitimde de yine 60 kişi daha 4 hafta sonu süren eğitimlere katıldılar. Sınav sonrası da uzmanlıklarını alacaklar. Öyle ki bu bilimsel aktarımımızdaki başarımız sonrası, Türkiye Pazarlama Direktörü Esra Güleryüz tarafından eğitimlerimiz artık Avrupa’ya da Türkiye’den planlanmaya başlandı. Bu bizim için bir gurur kaynağıdır.
W- Türkiye’de kaç ürününüz satışta, satış kanallarınız ne, ürün sayısı artacak mı?
R.Ö.- Mart ve Mayıs aylarında pazara sunduğumuz iki ürünü, Eylül ayında altı ürüne çıkararak yaygın bir ürün gamı ile insanlara ulaşmayı hedefliyoruz. Phytorelief-CC isimli pastil formundaki ürünümüz standardize edilmiş nar, zerdeçal ve zencefil ekstreleri içermektedir. Erkeklere yönelik Prostaquil isimli ürünümüzün içeriğinde, pygeum (Afrika eriği), kabak çekirdeği, sabal meyvesi olarak bilinen saw palmetto ve çinko bulunmaktadır. Fitoterapi ürünlerinin, üretimden dağıtıma kadar tüm aşamalarının denetlenebilir kanallar aracılığıyla olması gerektiğini savunduğumuz için, ürünlerimizin dağıtımını, ilaç şirketleri gibi, ecza depoları aracılığıyla yapıyoruz ve sadece eczaneler üzerinden satışlarını gerçekleştiriyoruz. AlchemLife, grip & soğuk algınlığı, eklem sağlığı, prostat, karaciğer ve sindirim sistemi sağlığı alanlarında geniş ürün yelpazesi ile bütünsel doğal tedavi alternatifi sunuyor. Avrupa’da bilimsel dergilerde yayınlanmış ürüne özel klinik çalışmalarımız ile güvenle kullanıma uygun, yüzde 100 doğal fitoterapötik ajanlarımız ile artık Türkiye’deyiz… Farklı alanlarda kozmetik ve besin desteği ürünlerinde de klinik çalışmalar devam ediyor.
Türkiye’de bilimsel fitoterapi pazarını oluşturmayı amaçlıyoruz
W- AlchemLife’ın Türkiye pazarındaki hedefi nedir?
R.Ö.- Az önce de söylediğim gibi fitoterapi konusunun Türkiye’de yaygınlaştırılması, halkın bilinçlendirilmesi ve fitoterapi ürünlerin en az kimyasal ürünler kadar etkin olduğu bilincinin yerleştirilmesi temel hedeflerimiz arasındadır. AlchemLife Türkiye bünyesinde kurulan ekip, fitoterapi alanında uzmanlaşarak sağlık çalışanları ve toplum bilincinin bu yönde artırılmasını kendilerine amaç edinmiştir. Alchem Türkiye, standardize edilmiş yüzde 100 doğal ve yüksek etkinlikte ürünleri Türk toplumunun hizmetine sunmak ve bu bilinç içerisinde doğadan geleni en doğal şekliyle halkımıza iletmek amacındadır. Bu misyonla fitoterapi alanındaki öncülüğünü üstlenerek, bilimsel verilerle donatılmış fitoterapi pazarını oluşturmayı amaçlamaktayız.
W- Fitoterapötik ürünleri kullanmak isteyen tüketicilere tavsiyeniz ne olur?
R.Ö.- Türkiye’de bitki kaynaklı gıda takviyeleri bulunuyor ancak bitkisel içerikli fitoterapi bilimine uygun ürünlerin yer aldığı pazar henüz çok bakir. Çok büyük bir kirlilik de var. Lütfen fitoterapötik ürünleri eczaneden alsınlar ve de standardizasyonuna, klinik çalışmalarla ispatlanmasına, analizlerine bakarak kullansınlar. Sadece, bu üründe Omega 3 var, kullanın demek ticari bir amaç taşır. Öte yandan yaygın olan bir aktar kültürümüz de var. Aktarlara ise en büyük tavsiyemiz alınan üründe kimyasal olup olmadığını, ilaçlamasından ürünün toplanma ve koruma koşullarına kadar mutlaka kontrol etmeleri ve öyle tüketiciye sunmaları olacaktır.
W- Değerli Recai Bey AlchemLife’ın Avrupa Genel Başkanı olmanızı tekrar kalpten kutlar, “Fitoterapi” alanında başarılar dileriz.
Sağlığınıza yapacağınız yatırım fitoterapotik ürünlerden geçiyor