Antikor tedavisi ilk kez 19’uncu yüzyılda, araştırmacıların difteri tedavisi için, enfekte hayvanların kanıyla yapılan bir serumu kullanmalarıyla ortaya çıktı. Bu tedavi yönteminde, enfeksiyonu önceden geçiren insanların veya hayvanların ürettiği antikorlar, hastalıkla mücadele edenlere aktarılıyor.
VOA: Corona virüsüne karşı tedavi geliştirmeye çalışan araştırmacılar, immün (konvalsen) plazmanın ve yeni iyileşen hastaların kanından ürettikleri diğer ilaçların virüs üzerindeki etkisini inceliyor.
Yakın geçmişte bilimadamları, antikorların ayrıştırılıp Ebola veya kanser gibi hastalıkların tedavisi için büyük miktarlarda üretilebildiği “monoklonal antikorlar” adı verilen tedavi yöntemleri geliştirdi. ABD’de Eli Lilly ve Regeneron gibi önde gelen ilaç firmaları, Corona virüsüne karşı tedavi geliştirmek için bu yaklaşımı kullanmaya çalışıyor.
İmmün plazma ve monoklonal antikorlar arasında üreticiler açısından önemli bir fark var. Monoklonal antikor üretimi için sabit bir kan tedariğine ihtiyaç yok. Bu da, büyük miktarlarda üretim yapmayı kolaylaştırıyor.
Antikor ve aşı arasındaki fark ne?
Aşının amacı, kişinin virüse bağışıklık kazanmasını sağlamak ve böylece hasta olmasını önlemek. Antikorlardan yapılan ilaçlarsa, genellikle hastalığı tedavi edecek şekilde tasarlanıyor.
Bazı ilaç firmaları, antikor tedavilerinin koruyucu özelliği olabileceğini öne sürüyor. Regeneron’un kurucu ortağı ve başkanı George Yancopoulos, geliştirdikleri tedavinin aşı bulununcaya kadar bir ön koruma sağlayabileceğini ancak bunun yüksek maliyetli olabileceğini söylüyor.
Feinstein Tıp Araştırması Enstitüleri Moleküler Tıp Direktörü Doktor Betty Diamond, “Huzurevlerinde kalanlara veya ordu mensuplarına uygulayabilirsiniz çünkü antikorların yarılanma süresi epey uzun. Risk gruplarında bir önlem olarak kullanılabilir ancak bütün ülkeye uygulamazsınız” diyor.
Shanghai Junshi Biosciences firmasının üst düzey yöneticisi Feng Hui, antikor ilaçlarının aşıdan daha pahalı olmasının, bu ilaçlarda kullanılan protein miktarından kaynaklandığını kaydediyor.
Antikor ilaçlarında, bir doz aşıda bulunandan yüzlerce hatta binlerce kat daha fazla protein bulunuyor.
Corona virüsüne karşı antikor tedavisi geliştiren firmalar
Eli Lilly, antikor tedavileri geliştirmek için Junshi ve Kanadalı biyoteknoloji firması AbCellera Biologics ile işbirliği yapıyor. Her iki ortaklıkta da tedavilerin insanlar üzerindeki erken klinik denemeleri başlamış durumda.
Regeneron ise, genetiği değiştirilmiş farelerden elde ettiği farklı antikorları birleştirdiği ilacının klinik denemelerine bu ay içinde başlamaya planlıyor. Firma, yaz sonuna kadar veya en geç sonbaharda, yüzbinlerce önleyici doz üretmeyi hedefliyor.
CoVlg-19 Plazma İttifakı’ndaysa, aralarında Japon ilaç firması Takeda ve CSL Behring’in de bulunduğu 10 firma, immün plazmadan elde edilen hiperimmün globülin tedavisi geliştirmeye çalışıyor. Bu tedavi yönteminde, standart bir antikor dozu kullanılıyor ve hastaların kan gruplarının uyuşması gerekmiyor.
Avrupa Komisyonu’nun finanse ettiği ve İsveç araştırma enstitüsü Karolinska’nın önderlik ettiği Corona Virüsüne Karşı Antikor Terapisi (ATAC) projesi, hem immün plazma hem de monoklonal antikorlar üzerinde çalışıyor. Proje kapsamında immün plazmadan elde edilen monoklonal antikorlar, Almanya’da gönüllüler, İsviçre’deyse hayvanlar üzerinde test ediliyor.
İngiliz GlaxoSmithKline ise, antikor tedavisi araştırmalarında ABD’den Vir Biotechnology firmasıyla ortaklık yapıyor ve plazmadan en iyi antikorları seçen bir tedavi geliştirmeye çalışıyor.