Geçen iki yazı evrimin bir ip değil de kurdele modeli ile açıklanmasının daha mantıklı olduğundan söz etmiştik. Bu durumda ister istemez üçüncü bir soruyu gerektirir: Peki arada kalanlar diye bir kavram var mı? Bu soru sadece mantığı anlamak için değil, kavramın doğrulanması açısından da önem taşır. Evet, arada kalan organ sistemleri vardır, bunlar da kontrol ve geçiş dokularını meydana getirirler.
Dr.Yavuz Dizdar
Öncelikle iç tabaka ve dış tabakayı ayırt eden bazı özelliklerden bahsedelim. İç tabaka, yani sindirim sistemi bir tüp yapısı gösterir. Bu tüp önce merkezi konumda iken kuşlarda ve memelilerde eksen etrafında dönüşlerle mide için doksan, kalın bağırsaklar için 270 derecelik bir dönüş yaparak nihai konumuna yerleşir. Buna karşılık tüp yapısında bir değişiklik olmaz. Mevcut tüpün yemek borusu ve çıkış bölgesi merkezi konumlarını korur, orta hattan çıkan karaciğer sağa doğru sürüklenirken, tam karşısındaki pankreas da benzer şekilde, ama sola sürüklenir. Bu sistemin orta hattaymış gibi görülen ince bağırsakları ise aslında iç zar ile (mezenter) arka duvara asılı olarak kalır.
Dış tabaka olan sinir sistemi ise orta hatta simetrik gelişir. Bunun tek istisnası yine simetrik olmakla birlikte sinir yollarının çaprazlamalarıdır. Şöyle ki her iki gözü yukarıdan aşağı eksenle bölün, iç yarı çaprazlar, ama dış yarı aynı yöne gider. Bu durumda sağ göz için lensin kırması nedeniyle sol dış yanı, sol göz içi ise sağ dış yanı görür. Aynı şey hareketle ilgili sinirler için de geçerlidir. Sol beyne inen felç sağ tarafın hareketini yitirmesiyle sonuçlanır. Bu istisnalar dışında sinir sistemi simetrik olarak gelişerek embriyoyu dıştan, kaslarla içten sarar. Bu nedenle kaslar ve dokunma duyusu merkezi sinir sisteminin uzantılarıdır.
Ara bölgenin özellikleri farklıdır
Bunlara karşılık ara bölgede durum farklıdır. Ara bölge aslında her iki sistemin kavuşma noktasıdır ve dış tabakanın uyarılarıyla esas daha içerideki tabakayı kontrol eder. Arada kalan organlar bu nedenle (pankreasın insülin vb. da dahil) salgı bezleri (tiroid, böbreküstü bezler); üreme organları (Fallop tüpleri ve rahim) ve boşaltım organlarıdır (böbrekler ve idrar kesesi). Uyarı dış tabakadan gelir, dönüştürülür ve iç tabakayı etkiler. Örneklerle açıklamaya çalışalım. Kan aslında kan yapım organı da olan böbreklere gelir ve süzülerek ara tabakaya aktarılır, mesaneye iletilir; idrar salgısının geldiği böbrek memeleri (papilla) götürücü kanallardan farklıdır. Bir diğer örnek D vitaminin sentezidir. Dış tabaka ışığı algılar ve D vitamininde ilk değişikliği yapar, bu daha sonra karaciğere ve en sonunda böbreklere gider. D vitaminin en çok etki ettiği yer kalsiyum emiliminin sağlandığı sindirim sistemi ve kalsiyumun bağlandığı ara doku olan kemiklerdir.
Ara bölge başkalaşım gösterir
Ara tabaka diğer tabakaların aksine başkalaşım (metamorfoz) özelliği gösterir. Batın için ana damarlar, üreme ya da boşaltım olsun, birkaç aşamada ortaya çıkarak nihai halini alır. Aslında bu biçimde bakıldığında karaciğer iç tabakaya ait olsa da, safra yolları ara yüzün özelliğini gösterir; yani karaciğerin uzantısı olarak ortaya çıkmazlar, bilakis batın içinde oluşarak karaciğerle birleşirler. Seyrek görülmeyen çift safra kesesi ya da çift böbrek taşıyışı yolu olması başkalaşım özelliğinin sonucu gibi görünür.
Peki bu durumda doğum hangi tabakanın işi olarak görünmektedir? Tartışacağız.